\6.BÖLÜM\

1.6K 76 3
                                    

Umay'dan

İnsanlar her zaman en çok kendilerine gaddar olurlardı en çok acıyı zararı kendilerine verirlerdi en zalim insanın bile en büyük zalimliği kendisine olurdu bunu çok iyi biliyordum ve en büyük acı psikolojik olandı bunu da çok iyi biliyordum. Hayatım boyunca psikolojik ve fiziksel olarak çok fazla acı çekmiştim ama fiziksel olarak aldığım yaralar geçmiş kabuk tutmuş sonrasında hiçbir zaman silinmeyecek olan izlere dönmüştü bedenimde ama psikolojik olanlar üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin bırak kabuk tutmayı kanaması bile durmamıştı ve durmayacaktı bunu zor yoldan öğrenmiştim yaşadığım yıllar boyunca.

Emindim canımın acısı ne olursa olsun dinmeyecekti ne yaparsam yapayım içimdeki sızı bir an bile beni yalnız bırakmayacaktı belki de bundan bu kadar emin olduğum için ölmeyi bu kadar çok istiyordum.

Ben Umay Bozkurt 22 yaşında hayatımın daha başındaydım ama bu hayattan istediğim tek şey ölmekti. Ben ölmek istiyordum bu hayat tutunduğum bütün dallarımı kırmış benim bütün hayallerimi ellerimin arasından zorla çekip almıştı.

Hayat bana yaşamak için hiçbir sebep bırakmayıp sonrasında ise yaşamam için yeni sebepler vermeye çalışıyordu bu nasıl bir çelişkiydi bir çocuğun ellerinden zorla en sevdiği oyuncağını alıp daha sonrasında ise yeni bir oyuncak verip artık bununla oynayıp öbürünü unutacaksın demek gibi bir şeydi bu.

Hayat benden çok sevdiğim ailemi almış sonrasında yeni bir aile vermişti. Nasıl babamın verdiği güveni unutup bir başkasını babam olarak benimserdim. Nasıl annemin şefkatini unutup bir başkasını annem olarak benimserdim. Nasıl hayatını bana adayıp benim her şeyim olmuş beni de kendisine her şey yapmış abimi unutup bir başkasını abim olarak benimserdim.

Yapamazdım.

Benim ruhum kalbim aklım paramparçaydı benim dünyam küçüktü yeni insanlara hiçbir zaman yer yoktu şimdi ise hayatımın en boktan döneminde koca bir kalabalık düşmüştü tam ortasına ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Aslında biliyordum ama ne isteğim vardı ne de cesaretim kabullenemiyordum çünkü biliyordum kabullensem duvarlarımı indirip severdim onları en çokta bunu istemiyordum işte çünkü ben bu hayatta neyi sevdiysem ellerimden alındı.

Tekrar kaybetmek istemiyordum şuan hayatımda kaybetmek istediğim tek şey canımdı ondan başka da kaybedecek bir şeyim olmasın istiyordum. Onların davranışlarının yanında bencillikti bu isteğim belki benim için olan çabalarını görebiliyordum ne kadar birbirimize yabancı olsak bile benim için olan uğraşlarını görebiliyordum ama yapamazdım tek dileğimin ölmek olduğu hayatıma onları sokamazdım hastalıklı beynimin cehennemden beter olan ruhumun kapılarını açamazdım onlara.

Ama içimdeki küçük bir parça iyileşmek isteyen o küçücük parça istiyordu aç diyordu bana aç kapılarını sarsınlar yaralarımızı iyileştirmese bile kabuk tutar belki eskisi kadar acıtmaz diyordu.

Duymak istemedim o sesi öleceğim dedim ölmekten baka bir çaremiz yok bizim dedim defalarca dinletemedim.

Utkuyla dışarı çıktığımız o olaylı günün üzerinden yaklaşık üç gün geçmişti ve ben bu üç gün boyunca kaldığım odadan dışarı adım bile atmamıştım yaptığım tek şey uyumak uyanmak balkonda oturup gökyüzünü izlemek olmuştu. Beni odadan çıkartmak için herkes çok uğraşmıştı ama ben yapamamıştım yapmak istememiştim başımı çevirip yüzüne bile bakmamıştım gelenlerin ara ara ölmemek için odama bırakılan yemeklerden yemiştim az da olsa, ataklarımdan biri tutmuştu büyük ihtimalle her ay iki veya üç kez olurdu bu durum bazen günler bazen haftalarca sürerdi bu durum.

Hastaydım ben hastalıklı bir beynim kırılmış bir kalbim ve ölmüş bir ruhum vardı. Tek kurtuluşum ise ölümdü ne kadar istesem de ne kadar çabalasam da asla sahip olamadığım tek şey.

UMAY - SESSİZ ÇIĞLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin