16.BÖLÜM: GERÇEĞE ADIM ADIM

31 3 7
                                    


Herkese uzun bir aradan sonra Merhaba! Biraz ara vermem gerekiyordu. Dersler derken bölüm yazamamıştım. Fakat şunu anladım ki yazmamak beni daha kötü bir ruh haline getiriyordu ve bende iyi olmak için yazmayı seçtim. Sonuç olarak burdayım. Bir sorun olmazsa burda kalmaya devam edicem ve gitmeyeceğimm

Oy vermeyi unutmayın ♡







Prenses tekrardan canavara baktı.
Onun hayatını mahvettiği sanıyordu.
Aslında bu gerçek degildi.
Canavar prensese yalan hayattan
Çekip çıkarıyordu.
Prenses canavarın aslında
Canavar değil;
Prensin aslında Canavar
Olduğun öğrendi
O gün.

16. BÖLÜM :GERÇEĞE ADIM ADIM

Elimin altındaki titreyen telefona son kez bir bakış attım. Abim arıyordu. Son bir kaç gündür yaptığım gibi meşgule attım çağrıyı.

Huzursuz eden bir şeyler vardı. O şeylerin adını bir türlü koyamasamda içimde bitmek bilmez bir acıya neden oluyordu.

Abim benden bir şey gizliyordu. Beni Abim büyütmüştü, onu çok yakından tanıyordum. Hislerini, davlarınışlarının ne anlama geldiğini.. Bana söylememekle kararlıydı. Seni korumak istiyorum adı altında sakladığı sır beni ondan uzaklaştırıyordu.

Abime dargınlığım ve Uzay'ı daha fazla görmek istemememden dolayı yaklaşık iki haftadır şirkete uğramıyordum. Abim bu süreçte eve gelmişti ve ben Alp'in evinde olduğum süre zarflarında uğramıştı eve. Bu iki hafta içerisinde onuda çok fazla görmemiştim.

Görsem nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Kırgınlık ağır basardı muhtemelen.

Uzay'ın abime bıraktığı, abiminde bana verdiği, her ne kadar keşke vermesem dediği o flashbellek aklımı kurcalamaya devam ediyordu.

Sözler..

Sözler birer aynadır. Yansımadan ibarettir. Bir kelime dahi karşıda bambaşka bir etki yaratırken bu denli akıl karıştıran o video beni Çıkmaza sokmaya yetiyordu.

Derin bir nefes çektim içime. Uzay'ın bahsettiği gerçek neydi? Abim niçin beni korumak istemişti.

"Canım?"

Alp'in sesiyle ona doğru döndüm. Elindeki iki kupanın birini bana doğru uzattı. Sıcak kahveyi, dilimi yakacağını bilerekten büyük bir yudum aldım.

Alışıktım ben. Dilimi yakacağını bilerek içtiğim o sıcak kahve sadece metofordu. Uzun yıllar boyunca yaralanacağım, içimdeki ateşi harcayacak bir sevdaya tutunmuştum. Uzay'ın canımı yakacağını bilerek onu sevmek kendime verdiğim zararların en başında geliyordu.

Şimdiki zamanda sıcak bir kahve geçmiş zamanda birer sevda külleriydi. Geçmiş benden geçmemişti. Kalbimde bir başkası vardı fakat ruhumdaki yaralar kabuk tutmaya yüz tutsa dahi, o yaralar hala vardı.

Yaralar dikiş tutmazdı. Kabuk bağlarlardı ve ben bile bile o kabuğu soyardım izi kaldığında ise o yaradan nefret ederdim. Şimdi olduğu gibi. Uzay bir yaraydı. Bu dört yıl içerisinde kabuk bağlamış fakat ben o kabuğu soyup izini tenime kazımıştım. Şimdi ise nefretin en büyüğüyle sınanıyordu.

"Neyin var? Bu bir haftadır ruh gibisin.? Ne olursa olsun senin yanında olucağımı biliyorsun değil mi?"

Alp, sessizce konuştu. Kahvemden bir yudum aldım. "Sana bir şey anlatmam gerekiyor. Daha doğrusu geçmişi, geçmişimi."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 01 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BIÇAK VE YARABANDI Where stories live. Discover now