KB-7

20.7K 971 5
                                    

"Şimdi annenler yüzüğü bende biliyor, öyle mi?" Deniz içkisini dudaklarına götürürken başını salladı.

"Aynen öyle kardeşim."

"Peki cumartesi gelince ne olacak?"

"Sen yurtdışından döneceksin. Yüzüğü bana vereceksin, ben de anneme vereceğim." Tibet boş gözlerle arkadaşına baktı.

"Güzel plan Deniz ama bir eksiğimiz var sanki... yüzük." Derin bir iç çekişle karşılık verdi Deniz arkadaşına.

"O yüzüğü almam lazım Tibet.  Senin kızlardan birini ayarlasana bana, gidip gelelim Muğlaya." Tibet tek kaşını kaldırdı.

"Neden benim kızlardan olacakmış? Kendi pisliğini kendin temizle koçum."

"Ya Tibet saçmalama. O kızlardan birine bile diyemem ben hadi karım numarası yap diye. Zaten hevesle yüzüme bakıyorlar bir açığımı yakalamak için. Aman yok, valla sümük gibi yapışır düşmezler yakamdan."

"Öyle de kanka. Kusura bakma ben kurda kuzu emanet etmem. Sonra alemde adım çıkar lan, Tibet Denize kız kaptırmış diye. Kimse bilmez ki işin içinde bir iş olduğunu. Yani normalde veririm kardeşim birkaç numara, yenisini tavlarız sorun değil de... işte." Deniz gözlerini kısarak baktı arkadaşına.

"İyi lan. Sen yalanımı ortaya çıkarma tamam. Ben bulurum birilerini."

***

"Semihe söylesek?" Çağla gözlerini devirerek baktı arkadaşına.

"Saçmalama Serra."

"Ay neden ki? Kabul eder zaten, çocuk ağzına bakıyor farkında değilsin." Çağla derin bir nefes aldı.

"Yok Serra. Semihi böyle bir yalana alet edemem. Bir kere çocuk hep yanımızda. Sen Ardayla ayrılıncaya kadar-" İkisi de aynı anda ellerini kulaklarına götürüp bar tezgahına vurdular. "O çocuk hep yakınımda olacak. İş bittiğinde ne yapacağız, Semih sen bir uza mı diyeceğiz Ardanın en yakın arkadaşına?" Serra başını salladı.

"Haklısın, Semih riskli iş. Bakarsın aranızda gerçekten birşeyler olur. Cık, yok. Tanımadığımız biri olsun." Çağla arkadaşının söylediklerine karşılık iç çekti. Yok bu Serra hiç vazgeçmeyecekti bu Semihle ikisini başgöz etme sevdasından. Ailesi bir, Serra ikiydi.

"Neyse Serra, sen oturadur. Ben bir lavaboya gidip geleyim."

Çağla yavaşça yerinden kalkıp lavaboya yöneldi. Otururken pek farketmemişti ama gerçekten fazla içmiş olmalıydı, pek dengesi yerinde değildi.

Lavaboya girdiğinde önce yüzüne buz gibi suyu çarptı ardından yüzünü kurulayıp makyajını tazelemeye başladı.

"Hayır nereden bulacağım ben beş gün içinde bana koca numarası yapacak adamı? Off!" Gözlerini kısıp aynada kendini süzdü. "Hayır ya! Güzel de değilim ki arkadaş." Başını iki yana salladı.  "Oyunculuk ajansından adam tutsam? Babamdan para da alamam, nasıl tutayım? Acaba sırtıma evlenecek adam aranıyor diye pankart mı yapıştırsam? Cami cami gezerim?" Küçük bir kıkırtı duyduğunda tek kaşını kaldırdı.  Anlaşılan rezil olmuştu. Sarhoşluğunun etkisiyle kendi kendine konuştuğu yetmiyormuş gibi bir de bu haltı kabinlerde insan var mı yok mu kontrol etmeden yemişti.

Başını uzatıp kabinlerin olduğu koridora baktı. Üç kapıdan sadece biri kapalıydı. Uzun bir süredir içeride olduğuna göre işi bitmek üzereydi demek ki.

Hemen işini bitirip tuvaletteki kişiye daha fazla rezil olmadan lavaboyu terketmek isteyen Çağla bordo rujunu eline aldı ve dudaklarına götürdü.

"İyi fikirmiş, ben de deneyeceğim." Bir kadına ait olmasına ihtimal vermediği sesi duyduğunda yerinde sıçramış ve ruju çenesine doğru yol almıştı. Hızla rujunu çantasına attı ve peçete çekip ıslatmasıyla yüzünü telaşla temizlemeye başladı.

İşini bitirip hızla ardına döndüğünde pek de yabancı olmayan yüzü gördü. Gözlerini kırpıştırıp hayal görüp görmediğini düşündü. Ama hayır, o kadar da sarhoş olmadığına emindi fakat aynı şeyi karşısındaki adam için söyleyebileceğini sanmıyordu. Kendine yalpayarak gelen ve neredeyse gözleri kapanmak üzere olan adam oldukça sarhoş gözüküyordu, hem de kadınlar tuvaletinde olduğunu farkedemeyecek kadar.

"Ö-ömer?" Deniz gözlerini  kırpıştırıp kızın söylediklerini anlamaya çalıştı.

"Ömer mi? O kim be?



Devam edecek...




Kaçma Benden (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin