Bölüm 25: BOŞ BAKIŞ ASLINDA KOCA BİR ROMANDIR

184 28 60
                                    

Öncelikle herkese merhaba yayınlayacağım bölüm 1. Kitabın final bölümüdür. Bazı soru işaretlerin aydınlığa çıkacağı ve bazı virgüllerinde kafamızda koca bir soru işareti bırakacağı bir bölüm olacak. Birazcık kafa karışıklığı olabilir eksiksiz yazmaya çalışacağım. Umarım!

UYARI: Bir önceki bölümü okumayı unutma!

Kitabımızda karakterleri yeterince tanıdık, onları benimsedik...bazı karakterlerden çok söz etmedim. Amacım ilk önce ekibi tanımak ve onların neler yapabildiğini görmenizi istedim. Her şeyi bol aksiyonu, kaosu dolu dizgin yaşanılamayan aşkları aklınıza gelebilecek her şeyi 2.kitabımıza sakladım.

Tüm yalanların düzlüğe çıktığı, aslında bildiğimiz her şeyin yalandan ibaret oldu bir bölüme hoş geldiniz...iyi okumalar.

Hikâyenin sonunda görüşelim...

"Sevgilim, sen gittin ya şimdi; senin karanlığın bana dost oldu... yarım bıraktığın su bana zehir oldu. Ne olur sen gitme sevgilim ben senin yerine de giderim. Ya da tut şu kırık solgun elimi... dünyanın uçurumdan birlikte atlayalım."

Alaz Bozkurt

ŞİMDİKİ ZAMAN ALAZ BOZKURT

Odada duranlar hep bir ağızdan birbirileriyle sohbet ederken ben sadece karşımdaki kadına bakıyordum. Her zamanki gibi Ömer'le Erenin arasına oturmuş yarım ağız gülerek onları dinliyordu. Ömer parmakların ucuyla çillerine dokunup kahkaha atarken, Efsun da koluna vurup mavi gözlerini büyütüyordu. Yandan Efsunun tabiriyle meraklı Eren başını uzatıp Ömer'e laf atarken Efsun gözlerini çekmeden sadece başını salladı.

Neyin böyle hararetli sohbetini yapıyorlar bilmiyordum...ya onlar için çok heyecanlı bir sohbetti ya da onlara sohbet olsun yeterdi. Sınıfın arkasında oturan yaramaz çocuklar gibiydiler boş buldukları an ortamı unutuyorlardı.

Yarım ağız Efsunun hareketlerini izlerken o bu sefer Erene dönmüş bir şeyler anlatıyordu. Birden Erenin kafasına kalem fırlatıldı. Sohbeti bölünen üçlü büyüttüğü gözlerle karşılarına bakarken yan gözlerle bende baktım. Sınıfın gürbüzü atmıştı.

"Ben ömrümde böyle ekip görmedim" diye yanımda söylendi Nejat abi. Kol dirseğimi sandalyemin koluna dayayıp çenemi kaşıdığımda yan yan ona baktım. Masanın üzerine koyduğu dosyayı okuyordu. Nejva'nın dosyası. Onay kâğıdı gelene kadar Nejvayı sorguya cekemiyorduk ama pıruzu beklediğimiz kadar çok beklemeyeceğimizi de biliyordum.

"Biraz akli dengeleri yerinde değil" diye mırıldandığımda oda yan gözle bana baktı.

"Biraz mı?" diye sorduğunda elimi havaya kaldırıp, "eh işte" dedim. Gülerek başını sallarken kendini geriye doğru çekip sandalyeye yaslandı. Benim gibi kol dirseğini sandalyeye dayayıp eliyle önümüzdeki vaziyeti gösterdi.

"Biz bence bunlara beyin tomografisi çekelim." Dedi. Gösterdiği yere baktım. Daha önce neden düşünmedim ben bunu! "Taner deli, Eren uykucu ve vurdum duymaz, Ömer'se," tekrar yan gözle bana baktı. "Saf! Ama zehir. Zaferse götüme kamyon girse umurumda olmaz kafasında"

Başımla söylemediği kişiyi gösterdim. "Onun için ne düşünüyorsun?" diye sorduğumda Efsuna baktı. Yavaştan bende ona baktım. Gözlerini devirerek Ömer'i dinliyordu.

"Hiçbir boktan anlamayan, benim askerlikte ne işim var kafasında." dediğine az da olsa katıldığımda tekrar ona baktım. Efsuna bakmaya devam ediyordu. "Ama biri kanına dokunsun gözü dönüyor... Efsun bildiğimiz Efsun olmuyor. Sevmiş ama kaybetmiş can acısını kahkahayla atmaya çalışıyor"

Son Vasiyetحيث تعيش القصص. اكتشف الآن