Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
✭
"ben bu niki'yi döverim."
heeseung'ın gülerek dediği şeyle kahkaha attım. "inadımıza yapıyor, biliyor jake'in bizimle takılmaktan hâlâ çekindiğini de onunla sürekli takılmasının sinirimize dokunacağını."
"neyse hadi sevgilimizin yanına gidelim o zaman?" yüzündeki gülümseme yerini korurken elini omzuma attı ve yemekhaneye ilerlemeye başladık. bir şeyler yiyip okul çıkışı dışarıda neler yapsak diye planlarken yanımızdan koşarak geçen kişiyle ne yapacağımızı şaşırmıştık. arkamı dönüp koşan kişinin jake olduğunu doğruladığımda heeseung kaşlarını çattı. "ağlıyor muydu yanlış mı gördüm?" diye mırıldandığında hiç düşünmeden peşinden koşmaya başladım. tuvalete girdiğimizde kapalı olan tek kabinin içinden de ağlama sesleri geliyordu.
"jakey?" dedim kabinin kapısını tıklatırken. fakat tek duyduğum burun çekme sesiydi. "yavrum iyi misin? hadi, kapıyı aç bize." dedi heeseung sakin bir ses tonuyla. hızla tuvaletin kapısını kilitledim içeri kimse girmesin diye. "hadi güzelim, biz varız zaten sadece." dedim bir umut kapıyı açması için. ona bir şey olmuş olduğu düşüncesi içimi yiyip bitiriyordu.
birkaç saniye hiç ses gelmedi. heeseung kapıyı tıklattı bir kez daha. "hadi, aç kapıyı." sesi çok yatıştırıcı bir tondaydı. kapının açılma sesi gelince hızla klozetin üzerine oturmuş, dizlerini kendine çekmiş ve kafasını dizlerine gömmüş bebeğimizin yanına ilerledik. ben sırtımı tuvalet kabinine yaslarken elimi sırtına yerleştirdim. heeseung ise saçlarını okşamaya başladı. "sorun ne bebeğim?" diye mırıldandı heeseung. "sadece," dedi ağlamayı bırakıp nefeslendiğinde. "sarılabilir miyiz?" heeseung yavaşça jake'i belinden kaldırıp bana yasladı. kendisi klozete oturduğunda eliyle dizine vurup jake'i kendine çekti. jake onun tek dizinde otururken kollarını boynuna sardı ve heeseung belimden beni kendine çekti. ben heeseung'ın bacakları arasındaydım, ayakta bir elim onun omzunda diğer elim jake'in saçındayken gözlerimi kapattım.
huzurun tanımıydı bu. sevginin, şefkatinin, mutluluğun. en azından benim için.
bir süre hiçbir şey demeden sarıldık. sonunda jake sakinleştiğinde kafasını geri çekip gözyaşlarını sildi ve belime sarıldı. gülümseyerek sırtını sıvazladım. "anlatmak ister misin artık?" dediğimde kafasını salladı. "niki'yle takılıyorduk işte tweet atmıştı zaten görmüşsünüzdür," kafamı salladım. "bir kız var, sizin yanınıza gelmek için yemekhaneden ayrıldığımda beni köşeye çekti. heeseung ve sunghoon yetmedi niki'yle de mi takılıyorsun diye sordu. bana," demek istediği şeyi anladığımda hızla onu kendime çektim.
