on dört

521 77 16
                                    



"ya sadece bir antrenman, 6 kişi gelmiş olmamıza inanamıyorum."

jay sürekli yakınıyor, jake'le o kadar yakın olmadığını ve burada bulunmasının saçma olduğunu söylüyordu ama jungwon'la yan yana durmaktan da keyif aldığını belli ediyordu. aralarında garip bir şeyler vardı, konuştukları şeyler çoğunlukla ortaktı. yine de ikisinin de aşk yönünden birbirlerine yaklaşmaya korktuklarını görebiliyordum.

"siktir git o zaman zorla mı gel dedik sana?" sunghoon artık kendini tutamamış ve küfür etmişti. bu sırada sunoo ve niki bizden oldukça bağımsız birbirleri ile konuşuyorlardı. niki'nin sunoo'ya olan şefkat dolu bakışlarını görebiliyordum. sunoo'ya onun biricik bebeği gibi davranıyor, onu gerçekten de seviyordu.

bense hiçbir ilerleme kaydedememiştim.

sunghoon'la ikimizin jake'ten hoşlandığını öğrendiğimiz günden beri jake'in gözünde aynıydım. sınıf arkadaşı, normal bir hyungu. oysa onun beni sevmesini istiyordum. arkadaş olarak değil. aşık olmasını istiyordum bana, benimle sevgili olmasını.

ama burada karşıma başka bir engel çıkıyordu. sunghoon.
jake'le sevgili olursam onun duygularını hiçe saymış olacaktım. onun gözlerinin içine baka baka jake'in elini tutacak ya da onu öpecektim. bunu onun gözlerinin içine baka baka yapamazdım.

derin bir nefes alıp sahaya döndüm. izlemeye bizden başka gelen birkaç kişi daha vardı. jake sahanın ortasında nefesleniyor, ellerini beline yaslamış takımdakilerin yerini inceliyordu.

bir anda dizime konan elle hafiften yerimden sıçradım. "iyi misin?" sunghoon endişeli gözüküyordu. "hm, sorun yok." diye mırıldandım. bir şeyi kafama taktığımda istemsizce bunu dışarı yansıtıyordum bu yüzden inkar etmedim. "neyi dert ettin yine kendine?" dedi bacağımdaki elini çekmeden. bir bakıma burada olduğunu söylüyor, destek veriyordu.

"arada geliyor ya öyle üçümüzün ilişkisi falan." hiçbir şey demedi. bazı zamanlar onun da böyle dalıp gittiğini, sadece bu konuyu düşündüğünü biliyordum. "sanırım gerçekten üçümüz birlikte zaman geçirmeliyiz." dediği şeyle başta şaşırsam da sonra kahkaha attım. "niye öyle dedin ki şimdi?"

"çünkü ikimizden sadece biri jake'le vakit geçirirse diğeri üzülüyor. böylece ikimiz de mutlu olabiliriz." bu fikir ona gerçekten mantıklı gelmiş gibi görünüyordu. "jake de kabul ederse.. ona göre arkadaşça bir buluşma yapabiliriz evet." dedim.

sunghoon elini çekip arkasına yaslandı. "bizi sevmiyor değil mi amına koyayım?" bu düşünce aklına yeni gelmiş gibi uzaklara dalmıştı. "bak döverim seni boşa efkar yapma. hadi güzelliğimizi izleyelim." kafasını kaldırıp bana şaşkınca baktı. "güzelliğimiz? sahiplenmişsin ama ikimiz için." güldüm. "öyle tabii."

bir süre antrenman yapan jake'i izledik. aslında her zaman yaptığı şeyleri yapıyordu. ya da her insanın yaptığı şeyleri. ama bana o kadar farklı, o kadar güzel geliyordu ki. baktıkça tekrar aşık oluyordum. onu gördüğümde güzelleşiyordu hayatım. sanki bana yük olan, streslenmeme sebep olan şeyler ve dertlerim onu görünce uçup gidiyordu. gerçekten mutlu hissettiriyordu.

"hepiniz gelmişsiniz, beklemiyordum." yanımıza gelen jake yorgunla nefesleniyordu. terlemişti, ıslak saçları alnına yapışmışken onları kenara çekmemek için kendimi zor tutuyordum. "bu arada.. birkaç haftaya maçım var. gelmenizi gerçekten çok isterim. işiniz falan yoksa yani, gelmezseniz de üzülmem. üzülürüm de sorun etmem anlamında." ellerini iki yana açmış hızla konuşurken kolumu omzuna atıp onu durdurdum.

"biz anladık seni. şahsen ben gelmeyi de çok isterim. sen tam tarihi söylersin." diye mırıldandım. gülümseyerek kafa salladı. yanımda oldukça kısa, minicik kalıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu. "siz de uygun olursanız gelebilirsiniz."

"antrenman bitti mi?" sunoo'nun sorusunu kafasını sallayarak cevapladı jake. "o zaman kafeteryaya gidelim. hem bir şeyler içeriz hem de sohbet ederiz. size de uyarsa tabii." jungwon'un söylediklerini herkes onayladığında jake üstünü değiştirmek için soyunma kabinlerine ilerledi. biz onu dışarıda beklerken o hazırlanıp çıkmıştı.

"saçlarımı kurutmamışsın?" dedim kolumu omzuna atarken. "sizi bekletmek istemedim." dedi dudak büzerek. "saçmalama, hasta olacaksın." boynuna sardığı havluyu alıp saçlarını kuruladım. bu sırada o kahkaha atmıştı.

gerçekten sevimliydi ve ben kendimi onu izlemekten alıkoyamıyordum.

—-

ilk defa heeseungin gozunden okuduk

bolum atmayali uzun zaman olmustu😮‍💨😮‍💨 hazir sinavlarim da basliyorken atamam diyerekten bolum saliyorum, opuldunuz🩵

yildiza basip yorum yapmayi unutmayin💓

gorusurzz

stardust, heejakehoonDove le storie prendono vita. Scoprilo ora