15' TUTKUNUN KOLLARINDA

Start from the beginning
                                    

Yol boyunca hastalanmamamız için açtığı klimanın sıcak dalgaları midemi bulandırır gibi olunca yutkundum. Saçlarım neredeyse kurumuştu, üzerimizdeki kıyafetler de tenimize yapışmıştı.

"Burası benim evim değil, senin evin." dedi kısık bir sesle. Hayretle titreyen bakışlarım karşımızdaki köşkü buldu ve büyük bir hayranlıkla izlediğim esnada konuştu.

"Burası senin evin, benim evim yanımda. "

İçimi saran hisle boğulduğumu sandım. Göğüs kafesimi yakan kaynar bir soluk çektim içime, bin bir his bir denize döndü ve ben o hisler denizinde çırpındım.

"Benden ev olur mu ki?" dedim köşkten çektiğim bakışlarımı ona çevirip. Dudakları kırıldı, başını cama yaslayıp izledi beni.

Kısık gözleri, geriye hafif bir tavırla yatırdığı başından arda kalan boşlukta ortaya çıkan boğazındaki çıkıntısı ve titreyen kaburgalarıyla sessiz bir halde izledi beni.

"Dünyanın en güzeli evi olur." dediğinde diyecek bir şey bulamadım. Yalnızca utançla kaçırdığım gözlerimi azar azar yüzüne çevirip gülümseyerek ondan kaçırıyordum.

"Panjurlar dikkatini çekti mi?" dedi bir an sonra. Başımı sallayıp onayladım onu. Kısa bir an lila panjurları seyrettiysem de zihnimin tüm odağı onundu. Tam da bu yüzden saliseler içinde tekrar onu buldu bakışlarım.

"Özel bir sebebi mi var?" diye sordum meraklı sesimle.

"Çok özel bir sebebi var." dediğinde yutkunup, devamını bekledi kalbim.

"Altı yıl önce, bahçenize büyük minderler ve puflar koymuştunuz. Her akşam üzeri orada ya arkadaşlarınla yahut tek başına otururdun. Hatırlıyor musun?"

Benim kafamdan silinen o anıları dahi hatırladığını anladığımda göz pınarlarım sızladı. Dudaklarımı ısırıp başımı salladım.

"Bir akşam seni arkadaşınla konuşurken duymuştum. Lilayı çok sevdiğin için lila renk bir mindere oturduğundan bahsediyordun."

Göğsümü yakan bir soluk doldurdum içime. Yüzüm dalgalandı, sızlayan o pınarların gözyaşlarımla dolduğunu sezinledim.

"Sonra lila panjurları olan bir evin olacağını söylemiştin. Bu senin için o zamanların en büyük hayaliydi."

Yanağımdan akan yaşı aceleyle silip gözlerimi kaçırdım. Eğdiğim başım göz yaşlarımı bu sefer kucağıma düşürüyordu. İçimi deşip dışarıya çıkmak isteyen bin hıçkırık büyüttüm içimde.

"Janset benimle alay etmişti. Lila panjur komik olurmuş, öyle söylemişti." dedim fısıltıyla.

"Hayalin, hayalim oldu o gün. Kendime bir söz verdim," derken ıslıklı bir solukla doldurdu ciğerlerini. "sen olsan da olmasan da ikimiz için bir yuva inşa edecek ve hayalindeki gibi lila panjurları olacaktı."

"Tibet," deyip kestim konuşmayı. Dilime gelmiyordu sözler. Bıraktığı ağırlık çok başkaydı. "Beni gerçekten bu kadar çok mu sevdin?" dedim bir zaman sonra.

AŞKIN DIŞAVURUMUWhere stories live. Discover now