20. BÖLÜM: KABUL ETMEK

13 6 0
                                    

♪ Perdenin Ardındakiler, Beyza Başak – "Kalbim Girdi Bir Çıkmaza"

Son bardağı da rafa yerleştirip dolabın kapağını kapattım ve kirlileri bulaşık makinesine dizmeye başladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Son bardağı da rafa yerleştirip dolabın kapağını kapattım ve kirlileri bulaşık makinesine dizmeye başladım.

"Kalanları bırak, ben hallederim kızım."

"Sorun değil anne. Yapıyorum işte."

"Sen hayırdır ben istemeden bana ev işi yapıyorsun."

"Haksızlık ediyorsun." Hava çorba içmek için sıcak olsa da canım tarhana çorbası çekmişti bu yüzden annem ocak başında tarhana karıştırırken ben de mutfağı toparlıyordum.

"Yok yok, bir karın ağrın var senin. Belli. Etrafımda dolanıyorsun sabahtan beri. Çoktan ders çalışacağım deyip kaçmıştın."

Dudaklarımı ağır ağır yaladım, en azından konuyu açan taraf olmamıştım. Kolay hallolmasını umdum. "Anne," derken son harfi uzatmıştım, kendi içimde itiraf etme mücadelesi veriyordum, vazgeçip sonra kendimi yine ikna ediyordum. 

"Söyle de rahatla artık Duygu, ne oldu kızım?"

"Benim bu hafta sonu Bursa'ya gitmem gerek." İşte, tek nefeste söylemiştim.

"Gerek," dedi soru sorar gibi. "O nereden çıktı?" Bir anda dikleşip gözlerini irileştirdi. "Sude'ye bir şey mi oldu?"

"Sude ile hiçbir alakası yok anne."

"Doğruyu söyle bana! Başına bir iş mi açtı? Arkasını toparlamak için mi gitmek istiyorsun?"

"Tam olarak başına bir iş açan benim," diye mırıldandım. Bu kez sahiden rolleri değiştiriyorduk çünkü onu peşimde sürükleyecektim. Umarım arkamı toparlayacak bir durumun içine düşmezdik, bu ihtimaller kalbimi sıkıştırıyordu. Sude'ye içimi dökmeye kalksam enerji kanunlarından başlayıp çeyizde sonlandıracağı bir motivasyon konuşması yapacaktı ve bunu duymak istemiyordum. Bu yüzden kendi yükümü kendim sırtlandım.

"Adamakıllı anlat şunu bana!" Karıştırmayı bıraktığı çorbanın altını kapatıp bir sandalye çekti ve oturdu.

Annemin, şansım olduğunu düşünmüştüm her zaman. Yaşıtlarıma baktığımda, beni yetiştirme şeklinden dolayı ona ne kadar teşekkür etsem azdı. Farklı olmaktan gurur duyduğum tek konu karakterim olabilirdi. Yalan söylemeye kalksam illa ki bir açık verirdim. Kiminle, nasıl ve ne konuşmam gerektiğini kesinlikle biliyordum. İnsanlar genellikle yanıma yaklaşmaya çekinirdi ancak yanıma geldiler mi, samimiyetine inandığım kimseyi yarı yolda bırakmazdım. Kendimi korumak, kısıtlamaktan geçse de bunu becermekte de gayet iyiydim.

Ne olacaksa olsun ama doğru olan olsun kararına varıp ellerimi sabunladım ve annemin karşısına oturdum. "Bursa'da bir çocukla tanıştım. Onunla görüşmek istiyorum."

BİR BAL'MIŞ BİR YOKMUŞWhere stories live. Discover now