14. BÖLÜM: ZİHİN OYUNU

22 7 0
                                    

♪ Böyleyken Böyle - "Dumanlar Var Üzerimde"

"Bu geri zekâlılarla aynı döneme denk geldiğimi kabullenemiyorum ben ya," diye söylenip kulaklıklarımı bir çırpıda çıkarttım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Bu geri zekâlılarla aynı döneme denk geldiğimi kabullenemiyorum ben ya," diye söylenip kulaklıklarımı bir çırpıda çıkarttım. Dışarıdan gelen sesi kesmek için müziği neredeyse fullemem gerekiyordu, o zaman da okuduğum sorudan hiçbir şey anlamıyordum. Hava yağmurlu olduğu için öğle arasında, neredeyse herkes sınıftaydı. Bir kısım tahtadan saçma sapan şarkılar açıp sözlere eşlik ediyordu, sırf dalga geçmek için bizi bu şarkılara mecbur bıraktıklarına emindim. Her ne kadar dinlemesem de açtıkları şarkıların hemen hepsi ezberime giriyor ve aklıma takıldığından tüm gün sözleri mırıldanırken buluyordum kendimi. Sonra Duygu neden sinir krizi geçiriyor oluyordu, acaba nedeni neydi!

Bir grup erkek uzuneşek oynuyordu, bu iğrenç görüntüye daha fazla maruz kalmamak için hemen başımı çevirdim. Geri kalanlar ise telefondan ortak bir oyun oynuyordu, peki ben bunların kessene, beni koru tarzındaki bağrışmalarını duymak zorunda mıydım? Ayrıca burnuma bebeksi kokular geliyordu, Sinem'in el kreminin tüm sınıfta dolaştığını tahmin etmekte hiç zorlanmadım.

Bir de benim gibi ders çalışmaya çalışan beş altı kişi vardı. Kayra, "Nasıl farklı bir şey bekliyorsun da her seferinde sinirleniyorsun anlamıyorum," dedi gayet sakin bir sesle. Dönüp ona baktım, elini başına yaslamış bir şekilde soruları yandan okuyordu. Ben sadece matematik çözerken müzik dinleyebiliyordum ancak onun ders ayrımı yoktu, bu sakinliğini müziğe yordum oysa kulaklıkları masada duruyordu. Eğilip ne çözdüğüne baktım, haksız sayılmazdı, fizik dersinin de insanı kabullenişe iten bir yanı vardı.

"Bu gürültüde nasıl odaklanabiliyorsun?"

"Emin ol bebeğim, olay o kadar gürültü değil ki." Bezmiş haline kıkırdadım. Kitabı önüme doğru iterken, "Şu soruya bakar mısın," dedi.

Kısaca bir göz gezdirmem bile yetmişti. "Ben bu konuyu yapamıyorum, çözmeyi denersem moralim bozulacak. O yüzden hiç almayayım."

"Tabii, kesin yapamıyorsundur, ben de inandım. Şimdiye kadar bir kere bile zayıf not almadın Duygu, beni kandırma."

"Soru kalıplarını ezberliyorum, sana bunu bin kere söyledim. Tavsiye ederim."

"Yalancı," diye soludu. "Sen yapamıyorsan benim halim nicedir, kim bilir?"

"Yapamıyorum," dedim üzerine basa basa. "Bir kere de söylediğime inan."

Oflayıp kitabını kendisine doğru çekti. Önümde bir hareketlenme hissettiğimde başımı kaldırdım. Serhat çalan şarkıya ayak uydurarak önümde dans etmeye başlamıştı. Anlamaya çalışırcasına ona bakarken, "Bu şartlar altında da çalışabilecek misin," diye sordu ciddiyetle, saçma dans figürlerini sergilemeye devam ediyordu.

"Beyninle ne gibi bir zorun var? Yürü git şuradan!"

İnatla gözlerimin içine bakarak dans etmeyi sürdürürken göz devirdim, sinirlerim bozulduğundan gülüyordum. Hal böyleyken ciddi olduğumu yeterince iyi yansıtamıyordum ve onun da pes etmek gibi bir niyeti yoktu. En sonunda, "Al bak, bu şartlar altında çalışamıyorum," deyip kitabın kapağını kapattım. Birkaç saniye ikna olmak istercesine bana bakıp ardından yeni kurbanı Kayra'nın başına gitti. Sinirden güldüğüm gibi biraz daha böyle devam ederse sinirden ağlamaya başlayacaktım, emindim. Telefonumu kontrol ettim, boş ekranla karşılaşınca ekranı kilitledim.

BİR BAL'MIŞ BİR YOKMUŞWhere stories live. Discover now