19. BÖLÜM: 45 DERECE

13 8 0
                                    

♪ Tuğkan – "Acelen Yok"

"Sınıfı sayar mısın kızım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Sınıfı sayar mısın kızım." Berna, hocanın önündeki sırada oturmanın getirdiği o sorumlulukla doğrulup gözüyle sınıfı saydı. Günde en az iki kere bunu tekrarlıyordu. "32, hocam."

Edebiyat hocası, sınıf defterini kontrol edip, "Bir kişi eksik," diye mırıldandı. "Kimin yanındaki arkadaşı yok?"

Herkes yanındakinden evvel cam kenarı tarafına, en arka sıraya baktı. Bu bende gülme isteği yaratıyordu, Ufuk yine ortalıkta yoktu. Burada olduğunda da sürekli uyukladığı için yoklamayı kaçırdığı çok oluyordu.

Serhat sırıtarak, "Ufuk yok hocam," dedi. Ona olan sinirim geçmemişti bu yüzden konuşunca burun kıvırdım.

"Hay Allah! Yine mi yok bu çocuk? Kaçmış mı?"

"Eşyaları burada."

"Nerede olduğunu bilen var mı?"

Berna yerinden kalkıp pencereden dışarıya bakınca kıkırdadım. "Bahçede değil."

Selim Hoca bir elini sıkıntıyla beline yerleştirip diğer eliyle alnını ovalarken kendi kendine söylendi.

"Halı sahada olabilir hocam." Konuşan yeniden Serhat'tı. Bir insan ortalığı karıştırmaktan ancak bu kadar zevk alabilirdi.

"Yine mi?" Ufuk'a en toleranslı davranan Edebiyat hocasıydı ancak artık o bile bıkmıştı. "Gidip biri çağırsın şunu! Her gün her saat ne yapıyor orada? Halı saha görevlisi mi bu çocuk?" Nefesini sinirle dışarı verdi. "Sanki ben hazırlanıyorum üniversite sınavına!"

Ufuk'u halı sahadan getirmeyi kendine görev edinen Özgür ayaklanmışken kapı tıklatıldı ve Ufuk, kolunun altına futbol topu sıkıştırmış bir şekilde sınıfa girdi. Hepimiz onu görünce kahkahalarla güldük ancak hocanın yüzü sinirden birkaç renk attı. Ufuk da hiçbir fikri yokken bize katılıp gülünce hoca mümkünmüş gibi biraz daha öfkelenmişti.

"Neredesin oğlum sen!"

"Hocam kusura bakmayın, zil sesini duymamışım da."

"Halı sahaya zor geliyordur ses şimdi."

"Evet hocam, nereden bildiniz?" Dalga geçmiyordu, sahiden hocanın bilebilmesine şaşırmıştı.

Herkes yeniden gülmeye başlamıştı ama hocanın bakışlarıyla susmak zorunda kaldık. "Yeter! Geç yerine sen de, bir daha bu durum tekrarlanırsa disipline gideriz! Duydun mu beni?"

Başını sallayıp ardından mahcup bir şekilde önüne eğdi. Sırasına geçerken Mustafa gülerek elinin tersiyle koluna vurdu, her zamanki gibi derse geç kalıp azar yediği için onunla dalga geçiyordu. Omuz silkip sırıtmakla yetindi Ufuk. Mahcup olduğu falan yoktu, bir sonraki derste aynı şey tekrarlanacaktı, bunu burada hepimiz biliyorduk.

BİR BAL'MIŞ BİR YOKMUŞWhere stories live. Discover now