52.BÖLÜM"BEREKET YAĞMURUMSUN"

9 3 0
                                    

Kaan: Başlayalım. Dağılıyoruz.

Herkes bir yerlere saklanır.

Giray: Dağılmayalım daha kolay vuruluruz.

Eylem: Neredeler sizce?

Nil: Bence tam tersi dağılalım ben şu harabeye saklanıyorum siz de diğerlerini izleyecek güzel bir yer bulun.

Giray: Nil...

Eylem: Tamam bırak gitsin. Bende keşif yapacağım bekle bekle nereye kadar.

Giray: Tamam... O-o rüzgar gülü çiçeği değil mi?...hov... Iska

Kaan: Gardını indirme.

Giray: Eyvallah sende kaçsan iyi olacak.

Kaan: Acımam yok diyorsun yani.

Nil: Onu bilmem ama benim acımam yok. Vuruldun Kaan, üç olursa çıkarsın oyundan haberin olsun bütün şarjörü üstüne boşaltmamı istemiyorsan saklan.

Kaan: Acımasız la bu, tamam tamam kaçtım ben.

Giray: Nil... Sana bunu vermek istedim.

Nil: Uzun bir süre elindeki çiçeğe baktım.

Giray: Iıı tabi kabul etmek sana kalmış.

Nil: Neden bu çiçek?

Giray: Sürekli bakıyorsun balkondayken. Bende sevdiğini düşündüm.

Nil: Nefret ediyorum.

Giray:Ama sürekli taç yapraklarını sevip öpüyorsun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Giray:Ama sürekli taç yapraklarını sevip öpüyorsun.

Nil: Ara sıra... Bana beni hatırlatıyor... O sabahı, kollarımda ve boynumda morluklarla kalktığımda aynada gördüğüm kızı , abinin yanıma gelip özür dilediğini, öptüğünü, benim abi üzülmesin diye gülümseyişimi, mor çok güzel abi ben çok sevdim diye yalan söyleyişimi, eve gidince anneme anlattığımda gözlerindeki acıyı, babamın gözlerinin dolduğu o anı, gidişini, dönmeyişini, annemin yalanlarını, babaannemin gerçekleri söylemesini, babamın hapiste oluşunu, tek suçlunun ben oluşumu, anneme mektup yazdıktan sonra sokakta geçen ilk gecemi, o abinin evinin önünden geçerken duyduğum suçluluk duygusunu, en son babamın öptüğü morlukların yerlerini yeniden morartırsam babamın gelip tekrar öpeceği inancıyla her gün izi geçtikçe kollarımı boynumu morartışımı, insanların garip bakışlarını, o yaşta babama ve anneme zarar vermenin suçuyla boynu eğik gezdiğim günleri, babaannemin ben evden kaçmadan önce o abinin mezarının üstündeki çiçekleri...hatırlatıyor. Sanki o mor taç yaprakları benim geçmişimin her bir parçası,koparmak istediğim ama kıyamayıp sadece okşadığım. Annem görmesin diye silip atamayınca anlattığım morluklar gibi. Babam sarılınca canım yansa da sarılıyor diye o acıyı sevmem gibi. Söküp de atamadığım geçmişimin bir parçası. O çiçeği her gördüğümde kendime lanet edişim... O çiçekten nefret ediyorum...

Giray:Ben özür dilerim... Sana söz veriyorum seni hiç bırakmayacağım gitmeyeceğim izin ver acın acım olsun. İzin ver yolun yolum olsun. Birlikte omuzlayalım. Bırak başını yaslayıp rahatlayacağın omuz benim omzum olsun. Bırak da rengini değiştireyim hayatının. Hiç sevilmediğin kadar seveyim seni. Nefes alacağım limanım ol Nil. Yanımda ol yanında olayım nefes alayım. Ben sana yaslanayım sen bana. Okşadığın geçmişinin acısını paylaşayım senle. İçime sığmayanları al götür fırtınanla. İzin ver birbirimize merhem olalım. Yüreğime esen, kapılarını kıran samyeli rüzgarıydın. Baktıkça içimi ferahlatan sabah yeli oldun. İzin ver aynı rüzgara karşı beraber yürüyelim.Helal ol bana. Gözlerine esir et beni. Söz veriyorum ordan oraya o rüzgarda senle birlikte savrulmaya.And içerim bıraktığım gün tabuduma bu çiçekleri koyduğun gün olsun.

Nil: Eğer...olurda bir gün... bırakırsan seni kendi elimle gömerim oraya bu çiçeklerle. O rüzgarda beni yalnız bırakırsan fırtına olur atarım seni rüzgar gülü çiçeği bahçelerine. Eğer canımı yakarsan tatlı meltem zannettiğin an kasırga olurum sana. Yıkarım geçerim. Bora olup sol yanını paramparça ederim.

Giray: Ol Nil ol. Eğer bırakırsam bora ol.

Nil: Ben yüreğini parçalayan bora değil... Yüreğinde esen tatlı rüzgarın olmak isterim.

Giray: Hayır artık benim yüreğimde esen tatlı rüzgar değil yüreğime yağan bereket yağmurumsun Nil.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin