74

122 10 1
                                    


2 Eylül

19:44

anahtarını cebine atıp kapıyı kapattı. bugün çok yorulmuştu o yüzden hemen duşa girmek istiyordu.

"anne?" normalde eve gelmese arar, geldiğini duyduğunda ise hemen karşılardı annesi. ama son zamanlarda bunlardan eser kalmamıştı. eskisi kadar konuşmuyorlardı, hatta annesi gerekirse yüz yüze bile gelmiyordu oğluyla. onu kırmak istemiyordu çünkü. fatih bunu anlıyordu. üzerine gitmek istemiyordu ama ne ona her şey yolunda gidecek diyebiliyor ne de onun istediği gibi yaşamaya söz verebiliyordu. annesi onu anlıyordu bir şekilde ama yine de anlamadığı yönleri daha çoktu.

mutfağa ilerledi, annesi balkonda sigara içiyordu. o kadar şaşırdı ki birkaç saniye olduğu yerde donmuştu resmen. 

"anne, ne yapıyorsun sen?"

"fatih?" dedi kadın, oturduğu yerde ona dönüp. "ne zaman geldin?"

"anne..." gidip sigarayı aldı ve küllüğe bastı. "ne bu yaptığın şimdi?" onu sigara içerken hiç görmemişti daha önce. öyle ki kendisi içiyor diye epey azar işitirdi. yanına oturdu, ellerini tuttu.

"annem, hiç yakıştı mı sana bu?"

"bırak fatih," dedi kadın, bıkkın sesi ile. "sen de sana yakışmayan çok şey yapıyorsun. bari bana karışma." fatih anlamıyordu çünkü başta daha ılımlıydı annesi. belki cem'e acıdı, hastanede onu da oğlunu da biçare görünce tüm bunları idrak edemedi diye düşünüyordu. onunla konuşmuyor, çoğu kez yüzüne bakmıyordu artık.

"ne bana yakışmayan? sevmek mi? sevdiğim kişiyi, bana güvenen kişiyi yarı yolda bırakmak yakışacak mı bana peki?"

"uydurma, sevgi değil bu. tövbe tövbe." ayağa kalktı fatih, masada duran paketten bir tane de kendisine çıkarıp yaktı.

"ben kendimi sana nasıl anlatayım ki? daha sen anlamıyorsun, dışarıdakilerle nasıl uğraşayım?"

"ben oğlumu düşünüyorum. pişman olmandan korkuyorum. takıldın bir saçmalığa, böyle mi yaşayacaksın hayatını?" sitemli çıkan sesine rağmen gözleri dolmuştu. "görüyorum televizyonda, orada burada. kimse istemiyor böyle insanları. günah, oğlum. değer mi bunca şeye?" 

"değer." dedi fatih, gayet net ve kendinden emindi. "içimi bilsen, görsen bunları demezdin."

"ben onu bunu bilmem. o çocuğa da üzülüyorum. seni de sürüklüyor peşine, ne desem bilmiyorum. hayat değil ki bu?" bu sohbeti ilerletmek istemiyordu fatih artık. sigaranın yarısına yeni gelmişti ki söndürdü. 

"bile isteye niye böyle bir hayatı isteyeyim? denemedim mi sanıyorsun, anne? olmuyor. ben cem'siz bir hiçim artık. sok bunu kafana." tam içeri girecekken boğazındaki yumruya aldırış etmeden bitirdi lafını. "beni böyle kabullenmezsen de eyvallah."

ceketini alıp çıktı, bu evde durmak ona iyi gelmeyecekti. 

ellerin, bir kibrit aleviOnde as histórias ganham vida. Descobre agora