30 bölüm

1.1K 90 74
                                    

nefret bu hayatta tattığım en büyük şeydi. Çocukluğumdan beri içimde ki nefret biraz olsun dinmemişti. Dindirememiştim.

Beni büyüten ailem her ne kadar benim için herşeyi yapsada hep eksik kalmıştım.

İnsanların anne ve babası ölürken onlarsız büyümenin acısını çekerken benim gerçek öz annem ve babam yaşamasına rağmen onlarsız büyümüş ve çocukluğumu onlarsız geçirmiştim.

Ama beni en çok yaralayanda hala beni sevmemeleri. İnsan kendi çocuğuna bunu yapar mıydı. Belkide başka görmediğimiz duymadığımız anne babasız büyüyen kişiler benden daha çok acı çeken kişiler vardı belkide ben onlar arasında en iyisiydim çünkü yine beni bir anne ve baba büyütmüştü.

Ama kendi öz anne ve babası etmiyordu İşte. Edemiyordu.

onlara bazen çok bencillik ettiğimi düşünüyorum onlar kendi öz çocukları olmama rağmen istediğim istemediğim herşeyi önüme koydular istesem ölürlerdi o kadar çok hissettirdiler bana ama benim aklım hep gerçek aileme gidiyordu elimde değildi.

düşüncelere dalmışken arabanın durduğunu bile hissetmedim.

"Ömer geldik inelim mi." Dedi baran bana bakarak. Bakışlarımı camdan çekip bana bakan barana baktım.

"İ-inelim." Dedim boğazımda ki düğümü yuttum. Baran başını aşağı yukarı sallayıp inmişti arabadan ben de kapımı açıp indim.

Konağa göre daha küçük bir evdi. Bakışlarım hala evdeyken Baran yanıma gelip elini belime attığında bakışlarım ona kaydı.

Herkes yavaşça içeri girdiğinde bizde arkalarından içeri girdik. Herkes kapıda beklemiş selam veriyordu.

"Hoşgelmişsiniz hanımım." Dedi babam güler yüzlü bir yüzle. Elini öpmek için eğildiğinde yüzümü buruşturdum. havva hanım elini çekti öpmesine engel olarak.

herkes salona girdiğinde baran hala yanımda duruyordu. Eli hala belimdeydi.

"Baran ağam sizde hoşgeldiniz." Dedi yüzünde ki güler yüz bana baktığında hafif soldu.

"Hoşbulduk." Dedi baran başını salladı.

"Ömerim hoşgeldin." Dedi karşımda duran kadın. Gözleri dolu dolu olmuştu. Cevap vermeden başımı hafif salladım.

Baran yürümeye başladığında eli belimde olduğu için otomatikman bende ilerledim.

Bir anda bedenime sarılan kollarla duraksadım. Başımı hafif eğdiğimde gördüğüm küçük bedenle gülümsedim.

"Abi ben seni çok özledim." Dedi geri çekilerek. Elimi saçlarına atıp karıştırdım. Gülümsedi. Hatırladığım kadarıyla saçlarının karıştırılmasından nefret ederdi ama ben yapınca hoşuna gitmişti.

"Girelim mi içeri." Hala yanımda duran bedene baktım. Başımı sallayarak onu onaydım. Elimi sefanın omzuna atıp onunda bizimle içeri gelmesini söyledim.

Salona girdiğimizde herkes oturmuş birbirleriyle sohbet ediyordu. Koltuğa geçip oturduğumda sefada yanıma oturdu. Bir iki dakika sonra içeri narin ve tarık girdiğinde herkes gülümseyip onları tebrik etti.

Narin bana baktığında 'tebrik ederim' diyip gülümsedim. Başını sallayıp gülümsedi.

"Sağol kardeşim." Diye otuz iki diş sırıtan tarığa kaydı bakışlarım bana bakıp pis pis sırıtıyordu. İğrenen bir ifadeyle baktım.

Bakışlarım sefaya kaydığında etrafa durgun bakışlar atıyordu. Dudaklarım kıvrıldı sıkılmıştı bu ortamdan.

"Sefa." Dediğimde hızla bana baktı ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. "Okula gidiyor musun abicim." Dediğimde başını sallayıp onayladı.

TUTSAK bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin