25 bölüm

1.7K 109 28
                                    

"Boşuna uğraşıyorsun." Diyerek içeri giren baranla gözlerimi dolaptan çekip ona dönmüştüm.

"Anlamadım." Dedim kaşlarımı çatarak.

"Aptalı oynamayı ne zaman bırakacaksın annemle yaptığınız plandan bahsediyorum. Ha doğrusu annemin seni sattığı plandan." dediğinde kaşlarım gevşedi karşımda duran sinirli adama baktım.

havva hanım böyle bir şeyi nasıl yapar ya hemde daha beş saat bile geçmemişken hemen oğluna yetiştirmişti.

<DÖRT SAAT ÖNCE> YAZARDAN.

"İstiyorum."

ömer odadan çıktıktan sonra havva hanım az önce olanları düşünmeye başladı.

ömer plan yapıp Emre'yi getirmesi için ondan yardım istiyordu.

Ama ömerin bilmediği büyük bir gerçek vardı. Emre ölmüştü. o fotoğrafı gördüğünde baranın içtenlikle güldüğünü görmüştü Emre'ye aşık bir baran.

Bu tabiki fotoğrafın kapalı yüzüydü. bu gerçeğin arkasında koca yalanlar acılar biriktirmişti. Bunların hepsine havva hanım gözleriyle şahit olmuştu.

ömeri her ne kadar sevmesede o bu konakta yaşayacaktı. Burdan gitmesine müsaade etmeyecekti.

Ve bu yüzden yolu her şeyi barana atlatmaya karar verdi. odadan çıkıp merdivenleri indiğinde baranın giriş kapısından içeri girdiğini gördü.

Koşar adımlarla barana yaklaşıp elini tutup yan odalardan birine götürdü. Baran şaşkınlıkla annesine baktı ne yaptığını anlamamıştı.

"Ana napıyorsun." Dedi odaya girdiklerinde havva hanım kapıyı kapatıp oğluna döndü nefes nefese.

"oğlum çok önemli bir şey oldu." Dedi nefesini düzenlemeye çalışarak. Baran nefessiz kalan annesine bakıp onu koltuğa oturtup sehpada duran suyu uzattı.

"Sakin olur musun noldu." dedi baran su içen annesine bakarak. Havva hanım derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Ömer Emre'yi öğrenmiş." Dediğinde baran yüzünde ki şaşkınlık yavaşça ifadesizliğe dönüştü.

"Nasıl öğrendi bilmiyorum gelip benden yardım istedi Emre'yi bulup getirirsek baranla olurlar ve baran beni bırakır dedi." Baran dilini yutmuş bir şekilde annesine bakmaya devam etti.

"Ben dedim ömer oğlum yapma ne kaçması olmaz böyle yapma dedim ama dinlemedi hatta be-beni tehdit etti illa bana yardım edeceksin dedi." baran bakışlarını annesinden çekip gözlerini boş odada gezdirdi.

Baran son kez annesine bakıp hızla odadan çıkıp evden ayrıldı. Arabasına binip son hızda sürmeye başladı.

Emre ile olan geçmişini unutmak silmek için çok çaba vermişti. Yıllar sonra tamamen unutmuşken tekrar bugün annesinin anlattıkları ile o adı duymasıyla dünyası başına yıkılmıştı.

Araba son hızda giderken bir anda frene basınca öne doğru savruldu koca bedeni. Bir kaç saniye direksiyonu sıkıp inmişti arabadan.

O gün Ömer'le yıldızları izlediği tepeye gelmişti. Burası barana huzurlu gelen tek yerdi hatta bazen 'eğer ölürsem burada ölmek istiyorum.' Bile diyordu ve bu düşünce onun için hiç değişmemişti.

bu tepeyi barandan başkası bilmiyordu bu tepeyi o gün ilk defa yalnız değil biri ile gelmişti ve o kişi ömerdi.

Baran başını kaldırıp içine derin bir nefes aldı. Gözlerinden düşen yaşa engel olamadı.

biraz öyle durduktan sonra etrafına bakıp arabaya ilerledi. Arabaya binince normal hızda sürmeye başladı.

Araba durduğunda inip mekana doğru ilerledi. İçeri girdiğinde her zaman oturduğu masaya ilerleyip oturdu.

"Ooo baran ağam siz bilir miydiniz buranın yolunu." Diyerek yanına gelen yaşlı adama baktı baran.

"Dayım biliyorsun olayları." Dedi baran mahçup bir şekilde. Burada herkes yaşlı adama dayı derdi lakap gibi bir şeydi onun için.

"Nedir bu halin hangi denizde gemin battı anlat bakalım." Dedi yaşlı adam baranın karşısında ki sandalyeye oturarak. Baran bakışlarını masadan çekip yaşlı adama baktı.

"Bir şey yok." Dediğinde yaşlı adam başını iki yana sallayıp öne doğru eğildi.

"Aşk mı." Dediğinde baran hızla 'hayır' demişti.

"Aşk diye bir şey yoktur dayım herkes sen ve yenge gibi değil. bunu daha öncede sormuştun bende sana yine bu cevabı vermiştim. Her geldiğimde aynı şeyi soruyorsun." Diyerek arkasına yaslandı baran.

bir çocuk gelip masaya mezeler ve rakı bırakarak gittiğinde baran rakısını alıp yudumlamaya başladı.

"Yanlışın var oğul her geldiğinde aynı şeyi sormuyorum." Dediğinde baran gözlerini rakısından çekip karşısında duran adama baktı.

Haklıydı. Emre ile birlikteyken baran her kavga ettiğinde yada mutlu olduğunda buraya geldiğinde dayı 'aşk mı' diye sormamıştı ama baran bunu hiç dert etmemişti ama şimdi sorusunun cevabını alacaktı.

"Neden ben onunla birlikteyken her sana geldiğimde 'Aşk mı' diye sormadın dayı." Dediğinde yaşlı adamın dudakları alayla kıvrıldı. Baran kaşlarını çattı.

"Çünkü ortada aşk yoktu ki sorulsun." Dediğinde baran ağzını açıp tek kelime bile edememişti.

"Ama görüyorum ki artık var." Baran ona içtenlikle gülümseyen adama bakıp ayağa kalktı hiç bir şey söylemeden mekandan çıkıp arabaya binip konağa sürdü.

konağa geldiğinde yavaş adımlarla içeri girip ömerin odasına adımladı. İçeri konuşarak girdiğinde ömer bakışlarını dolaptan çekip barana dönmüştü.

<ŞİMDİ Kİ ZAMAN>

Ömer üzerine yürüyen adama bakıyordu. Baran her ona adımladığında ömer geri adımlıyordu. ömerin sırtı duvara değdiğinde duraksamıştı.

Ömer dibine girdiği baranın gözlerine baktı. Baran kendisine göre minik kalan bedene bakmak için başını eğdi.

"Napıyorsun çekil şurdan." Dedi ömer yan taraftan çıkmaya çalışarak ama baran hızla elini dolaba yaslayıp kolları arasında hapsetmişti.

"Geçmişi kurcalama kaçmak için başka planlar ara." Dedi baran ömerle olan mesafeyi daha fazla kısıltarak burunları birbirlerine değiyordu şimdi.

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum." Dedi ömer inkar ederek. Baranın dudaklarında alaylı bir gülüş dokuldu.

"Aradığın kişiyi bulamazsın." Baran gülüşlerini durdurup konuştuğunda ömerin kaşları çatıldı.

"nedenmiş o." Dedi kendini tutamayarak. Bu yaptığına bir küfür savurdu. Siktir.

Baran ömerin dudaklarından dökülen küfüre gülümsedi.

"Ölen birini bulamazsın çünkü."

———————————————

TUTSAK bxbUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum