11 bölüm

2.5K 119 31
                                    

o günkü konuşmamızdan sonra bir hafta geçmişti bir haftadır onunla konuşmuyor ve olabildiğince uzak duruyordum.

yemekleri bile odamda yiyordum onun izni olmadığı sürece bu odadan çıkmaya bile iznim yoktu.

Ailemi annemi babamı çok özlemiştim acaba onlarda beni özlüyor mudur...

İstanbulu arkadaşlarımıda çok özlemiştim.. ister istemez gözlerim dolduğunda kendimi tuttum ağlamayacaktım hayır.

saate baktığımda akşam yemeği saati gelmişti ben her zamanki yemeğin odama gelmesini beklerken bir çalışan gelip baran efendinin beni aşağıya beklediğini söyleyip gitmişti.

Bense oturmaya devam edip aşağıya inmeyecektim onun yüzünü gormeye bile tahammülüm kalmamıştı.

düşünüp plan yapmaya bile başlamıştım bu gece bu evden bir daha asla geri gelmemek üzere gidecektim.

beni durdurmaya kimsenin gücü yetmez yetemez.

ben oturduğum yerde düşüncelere dalarken kapının sertçe açılmasıyla yerimde irkilmiştim.

gözlerim kapıdan içeri giren adamın sert ve öfkeli gözleriyle buluştuğunda içim tuhaf olmuştu.

bana doğru adımlayıp "çalışanı gönderip aşağıya inmeni emretmiştim." Dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Emirlerin benim üzerimde işlemez." Dedim sesimi titretmeden.

tam karşımda durduğunda başını eğip bana bakmıştı. hala koltukta oturuyordum.

bir kaç saniye daha bana bakıp "kalk" demişti. onu takmayarak daha çok yayıldım koltuğa.

sinirlendiği yüz şeklinden an be an anlaşılıyordu.

başımı yana çevirip göz demasımızı kestiğimde koluma giren sert baskıyla ayağa kaldırıldım.

"Sana bir şey söylediğimde ikiletmeden yap ben sözlerimi ikiletmeyi sevmem." Dedi sert nefesini yüzüme vurarak.

kolumun acısı daha yeni geçmişken şu an tekrar ediyoru o acı elleri büyük olduğu için kolum ona göre zayıf kalıyordu.

Kolumu çekmeye çalışsamda bırakmadı aksine daha sıkı tuttu yüzüme bakmaya devam ediyor her hareketimi izliyordu. tam ağzımı açıp itiraz edecekken beni odadan çıkartıp salona götürdü sertçe.

masada oturan herkes bizi bekliyordu kimse başlamamıştı yemeğe.

Sandalyeyi çekip kolumu bıraktı "otur." Dedi ayakta durmaya devam ettim kolumu tekrar tutup oturtmuştu beni.

bedenim o kadar güçsüz düşmüştü ki yada hep ona karşı güçsüzdüm tek hareketi ile sürükleniyordum.

baş köşeye yani tam yanıma oturup "başlayın." Demişti. herkes itiraz etmeden sözünü dinleyip yemeğe başlamıştı bense bom boş bakışlar atıyordum boş tabağa.

tabağa koyulan yemeklerle elin sahibine baktım bana bakıp kaş göz yaparak tabağı gösterip "yemeğini ye." Demişti.

bir kaç saniye daha ona baktıktan sonra tekrar tabağa baktım bu gece planımı uygulacağım için yemek yemeye ihtiyacım vardı. onun sözünü dinlemek istemesemde yemeği yemeye başladım.

herkes yemeğini yedikten sonra odalarına gitmişti ben de odada oturup herkesin uyumasını bekliyordum herkes uyuduğunda planımı uygulamaya başlayacaktım.

Aslında çok büyük bir plan yapmamıştım normal kaçış planıydı. herkes uyuduğunda sessiz bir şekilde dışarı çıkıp mutfakta olan arka kapıdan çıkıcaktım dışarı mutfakta bir kapının olduğunu ilk günlerde görmüştüm ve benim için çok iyi bir şeydi bu çünkü diğer kapıda bir sürü koruma oluyordu.

mutfak kapısından çıktıktan sonra her şey kolaydı yanımda para vardı ilk otobüsle İstanbul'a gidecektim. Aslında uçakla gitmek daha iyi olurdu ama bilet almak için değil bu odadan çıkıp su içmeye bile iznim yoktu.

saat iki buçuğu çeyrek geçiyordu herkes uyumuş olmalıydı. iyi ki baranın bu odada kalmamasını sağlamıştım yoksa bu odadan çıkmak daha zor olurdu.

odanın kapısını yavaşça açıp çıkmıştım odadan merdivenleri sessiz bir şekilde inip mutfak kapısının önüne geldim arkam bakıp etrafta kimsenin olmadığına emin olup mutfağa girip arka kapının olduğu yere gelip duvarda asılı olan anahtarları alıp kapıyı açtım.

Sonunda kurtuluyordum özgür oluyorum.

Yavaşça dışarı adım atıp soğuk havanın yüzüme esmesini sağlamıştım kapıyı yavaşça kapatıp bir kaç saniye daha kapıya baktım. Ve sokaklara girip koşmaya başladım.

her şeyi herkesi arkamda bırakıp gidiyordum buralardan.

uzun yolu koşarak aştıktan sonra otogara gelmiştim istanbul otobüsü yarım saate kalkacaktı.

etrafta biraz oyalandıktan sonra sonunda yarım saat geçmişti otobüse binip boş koltuklardan birine oturmuştum.

yanımda ki boş koltuğa oturan teyzeyle ona baktım o da bana bakıp gülümsemişti. gözleri ellerime kaydığında ben de baktığı yere bakıp duraksamıştım.

Parmaklarımda ki evlilik yüzüğünu çıkartmayı unutmuştum o kadar alışmışım ki parmaklarımda yüzük olduğunu bile hisetmemiştim.

bir kaç saniye daha yüzüğe bakıp parmaklarımdan çıkardım ve bir saniye bile düşünmeden camı açıp attım.

Teyze bana anlamsız bir şekilde bakıp sorgulamadan önüne dönmüştü.

sonunda herkes bindiğinde yola koyulmuştuk.

camdan dışarıyı izleyip buraya geldiğim ilk günü hatırladım o gün gerçek annemin hastalığı için geldiğimi düşünürken aslında hayatımın tamamen değişeceğinden habersizdim.

eğer bilseydim o gün duygusallık yapıp gelmezdim buraya asla.

Ama artık çok geçti evlenmiştim ama umrumda değildi burdan gidip bir daha gelmeyecektim.

Yol akıp gitmeye devam ederken gördüğüm çeşmeyle gözlerim kilitli kalmıştı onunla ilk orda karşılaşmıştım.

Nerden bilebilirdim ki o adamın benim kocam olucağını. Bazılarına bu olay komik gelebilirdi ama benim için hem zor hemde acıydı.

her şeyi arkada bırakmak en iyisi hiç bir şey olmamış gibi herkes yoluna baksın artık ki ben öyle yapacaktım.

her şeyi arkada bırakmak en iyisi hiç bir şey olmamış gibi herkes yoluna baksın artık ki ben öyle yapacaktım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ömerimiz

———————————
Sizce ömerin dediği gibi herkes yoluna devam edecek mi?

Peki baran ömerin gittini öğrendiğinde napacak?

Yorum ve vote atmayı unutmayın.

TUTSAK bxbWhere stories live. Discover now