Bölüm 12 "Hız "

42 6 3
                                    


!!! Arkadaşlar oy atıp yorum yaparsanız çok sevinirim♥️💌 Bir sonraki bölüm yarın gelecek.

Sabah güneşi tatlı talı gözlerimi açtırırken kendimi gererek yavaşça kalktım. Yan tarafa döndüğümde Alper yanımda değildi.Telefonu elime aldığımda saate baktım. Saat henüz 8'di. Yatağı düzelttikten sonra odama geçtim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime bakmaya başladım. Saçım başım birbirine girmiş, gözlerim biraz şişmişti. Saçımı da düzelttikten aşağı doğru inmeye başladım.
Alper'in mutfaktan sesi geliyordu. Sanırım biriyle konuşuyordu.
-" Tam tahmin ettiğimiz gibi Safa, sen ilgilen ben yarın değil ondan sonraki gün zaten döneceğim... Bu arada dün akşamın olmasına yardımcı olan o Hüseyin miydi neydi ona da iyi bir ayar verin. Hadi görüşürüz."

Mutfağın kapısına yaslanmış onu izlerken beni fark etti.
-" Günaydın!"  Dedi gülümseyerek
-" Sana günaydın da bu ne hamaratlık mis gibi çıtır ekmek kokusu alıyorum."
-" Aynen öyle, sen geç masaya ben de omleti alıp geliyorum."
Alper masayı verandaya kurmuştu. Bu sanırım güneşli hava yüzündendi. Masaya oturduğumda arkamdan Alper de geldi.
-" Ne yaptın, bulabildin mi ? Kimmiş?"
-" Sen boşver bunları Devin, ben halledeceğim. Sen iyi uyudun mu?"
-" Uyudum."
-" Ben kalkarken mışıl mışıl uyuyordun. Ama ben kalıp gibi yatıp kalkarım diyordun pek öyle değilmiş. Görmüş olduk!" dedi çayını yudumlarken. Bu ne demekti?
-" Neyi görmüş olduk? Öyleyimdir zaten ben."
-" O yüzden uyandığımda elin yüzümdeydi hatta..."
-" Şaka yapıyorsun."
-" Yo, bacağını da bacağımın üstüne atmıştın hatta!" Dedi sırıtırken
-"Yorgunluktandır yoksa ben..."
-" Öyledir öyledir. Hadi yemeye başla." Dedi ekmek uzatırken " Bugün seni bir yere götüreceğim."
Heyecanla: -" Nereyeee?"
-" Sapancaya geldik o kadar. Sana doğa güzelliklerini göstermeden olmaz!"
-" Tamam hızlıca yiyelim o zaman! Diyerek hızlı hızlı çiğnemeye başladım.
-" Dur dur" kahkaha atmaya başladı " Yavaş ye. Boğazında kalacak, daha erken gideriz."
-"Ellerine sağlık bu arada Alper. Omletin mükemmel olmuş."
-" Beğenmene sevindim."
Kahvaltımızı yaptıktan sonra beraber masayı ve mutfağı topladık. Odama geçtiğimde Alper'in bana verdiği nike takımla çıkmaya karar verdim. Saçlarımı üstten at kuyruğu yaptıktan sonra üstüme siyah montu da giyerek odadan çıktım.
Alper aşağıda oturuyordu. Benden önce hazırlanmıştı. Üstünde lacivert sweatshirt altına ise gri eşofman giymişti. Gözlükleri yine kafasındaydı.
-" Hazırım, çıkabiliriz." Dediğimde ayağa kalktı
-" Peki, çıkalım o zaman."
-" Nereye gittiğimizi söylemedin."
-" Görürsün."
Evden çıktığımızda kapının önünde (sayabildiğim kadarıyla) 11 tane adam vardı. Aralarında dünkü Yusufu da gördüm, hepsi başını eğmiş bekliyorlardı.
Alper ile arabaya geçtikten sonra arkadan da araba çalışma sesi duydum.
-" Onlarda bizimle mi gelecek?"
-" Hepsi değil. Sadece 4 tanesi."
-" Hep böyle mi hayatın."
-" Nasıl?"
-" Tek dışarı çıkamıyor musun?"
-" Çıkıyorum ama nadir."
-" Anladım."
Dün akşam aslında bu yollardan geçmiştik ama karanlık olduğu için görememiştim.Her yer yemyeşildi ve biz orman yolundan ilerliyorduk.Yaklaşık 15 dakika kadar sonra araba durdu. Tabelada  Sakarya tabiat parkı yazıyordu. Demek ki Alper'in planı ormanda vakit geçirmekti. Güvenlikten geçtikten sonra Alper arabayı otoparka park etti.  Arabadan indiğimizde beraber yan yana yürümeye başladık. Hava güzeldi, çok sıcak olmasa da hafif serin ve bunaltıcı olmayan bir hava vardı.
-" Devin, ATV'ye binmek ister misin? Orman büyük birazını böyle turlamış oluruz."
-" Olur, eğlenceli görünüyor."
Biraz ötedeki ATVlerin olduğu kısma doğru ilerlemeye başladık. Burada baya fazla ATV vardı, her renk mevcuttu diyebilirdim.
-" İki tane ATV kiralamak istiyoruz." Dedi Alper genç adama dönerek
-" Tabii, kimlik alabilir miyim? Bir tane olması yeterli."
Alper cüzdanından kimliğini çıkartarak adama doğru uzattı.
-" Buyrun , öndekilerden vereyim size."
Öne gittiğimizde adam bana kırmızı olanı göstererek binmemi istedi. Bindiğim sırada bana gaz ve freni gösterirken elimle eli temas etti. Bunu bilerek mi yapmıştı bilmiyordum ama bana bakarak sırıtışına bakılırsa bilerek olan bir şeydi. Ben hızlıca elimi çektiğim sırada Alper görmüş olacak ki adamın yanında bitti.
-" Hayırdır?"
-" Hayırdır derken?"
-" Sen benim yanımdaki kadına hangi cesaretle temas etmeye kalkıyorsun!"
-" Bilmeden oldu beyefendi, kasıtlı olan bir şey değildi."
-" Olamaz zaten. O eli kırarım!"
Adam müşterisi gelince yanımızdan ayrılmak durumunda kaldı. Büyük ihtimalle bu duruma içten içe de sevinmişti.
-" O adam sana nasıl dokunur?"
-" Bilmiyorum, birden oldu hemen elimi çektim zaten."
-" İki çift de laf söyleseydin keşke!"
-" Sen geldin o sırada zaten Alper! Ayrıca sana ne oluyor ya? Sana ne !"
-" Bana ne ha? Doğru bana ne ki!" Diyerek kendi ATV'sine bindi. " Arkamdan gel Devin, öğretmiştir zaten o lavuk sana."
Lavuk mavuk ne biçim kelimelerdi ya? Ben bu adama nazar mı değdirdim acaba? O kadar nazik, kibar dedik adam hödük çıktı. Demek ki kibarlığı tanıyana kadarmış. O önde ben arkada giderken ben fazla hız yapmamaya çalışıyordum. Ehliyetim bile yoktu, araba kullanmayı bilmiyordum. Alper ormanın içine doğru ilerlemeye başladı. O kadar hızlı gidiyordu ki ben arkada orman ayılarına yem olacaktım. Alper'i zar zor görmeye başlayınca hız yapmaya başladım. Tam ona yanaşmaya başlamıştım ki kendimi yerde buldum... ATV desen ağaca doğru yol almıştı. Birden ben bağırınca ( Sanırım biraz sesli olmuştu.) Alper durdu ve arkasına dönerek bana baktı. Ben ise... Yüzüstü yerde yatıyordum.
-" DEVİN, dur kıpırdama!"
-" Ay, canım acıyor..."
Alper koşarak yanıma gelmişti. Beni yavaşça yere oturtarak.
-" Tamam birtanem. Kıpırdama, bir bakayım yarana."
-" Canım acıyor Alper." Bir taraftan da ağlıyordum
-" Kaşının üstü yarılmış Devin, pansuman yapmalıyız."
-" Ya dikiş atılması gerekiyorsa Alper!" Dediğim sırada daha da çok ağlamaya başladım çünkü dikişten çok korkuyordum. Küçükken okulda çenemin altını yarmıştım o günden beri en büyük korkum bunu tekrar yaşamaktı.
-" Hayır Devin, dikişlik bir şey değil. Güven bana." Diyerek beni yerden kucağına aldı.
-" Gerek yok Alper, yürüyebilirim."
-" Olsun başın falan döner ATV' ye kadar taşıyacağım seni."
-" Benimki ne olacak?"
-" Bunları düşünme sen. Alırlar." Dedi kulağıma doğru.  ATV'nin arkasına beni oturttuktan sonra yüzümü avuçlarının içine alarak:
-" Özür dilerim." Diye fısıldadı " Benim yüzümden, biliyorum..."
-" Hayır, değil. Ben hızlı sürdüm."
-" Sebebi bendim ama." Dedi ve yavaşça alnıma bir öpücük kondurdu.
-" Acım biraz geçti şimdi." Dedim gülümseyerek.
O da bu dediğim şeye gülmüştü. Alper de ATV'ye bindikten sonra yavaşça kiraladığımız yere doğru sürdü. Kimliğini alırken bir de acil yardım çantasıyla almıştı. Beni ormandaki banklardan birine oturttuktan sonra kendi de oturdu. Birbirimize çok yakındık. Çantadan çıkardığı o acı veren kırmızı şeyi sürdükten sonra benden bir ah sesi çıktı.
-" Sert yapma zaten yapmıyorsun da işte... Sürme onu ben sevmiyorum."
-" Şşşş... Sürmem lazım mikrop kapmasın hem sen karışma doktor benim burada." dedi hafif bastırarak.
-" Tamam, yeter."
Pamuğu geçtikten sonra yara bandını yapıştırdı.
-" Canının yanmasına sebep olduğum için özür dilerim. Söz, bir daha olmayacak."
-" Sana güveniyorum."

Bölümü beğendiniz mi?
Sizce suçlu Ceyda mı?
Devin ile Alper arasında bir şeyler olmaya başlamış olabilir mi?

Her Şey MümkünWhere stories live. Discover now