Bölüm 10 "Şef!"

50 7 2
                                    

Herkese selam eğer bu yazıyı okuyorsanız yorum yaparsanız sevinirim. (Bu isteğimin sebebi aktif okuyucularımı görmek ^_^)

Birden kapı çaldı ve Alper kapıyı açmaya gitti. Büyük ihtimalle Mustafa aldığı yiyecekleri getirmişti.
-" Şöyle bırakabilirsin Mustafa, eyvallah"
-" Rica ederim Alper bey, Safa beyler de burada haberiniz olsun."
-" Ben ona gelmemesini söylemiştim. Neyse ararım onu ben."
-" Afiyet olsun."
-" Sağ ol." diyerek kapıyı kapattı Alper. Mutfağa doğru gittiğini anlayarak ben de yanına gitmek için kalktım. Mutfak kapısını ulaştığımda Alper poşeti tezgaha koyup ürünleri çıkarmaya başlamıştı.
-" Bi sorun mu var?"
-" Yok, hayır. Safa'yla aramızda bir anlaşmazlık oldu anlaşılan. Şimdi onu çağıracağım ve çözeceğiz. Biz onunla konuşurken sende istersen yemekleri hazırlayabilirsin."
-" Çok şanslısın Alper. Yemek konusunda iyiyimdir."
-" Ya, demek öyle! Görelim marifetlerini şef!" diyerek yanağımdan bir makas aldı. Birden şaşkınlık ifadesi tüm yüzüme yayıldı.
Neyse ki Alper yüzümün bu halini görmemişti çünkü cebinden telefonunu çıkartarak Safa'yı yanına çağırdı.
Safa eve girdiğinde birlikte verandaya çıktılar. Veranda mutfaktaki kapıdan açılıyordu, bu nedenle yemek yapmaya hazırlanan benim önümden geçtiler. Geçtikleri sırada Safa bana bakıp gülümseyerek selam verdi tabii bende ona karşılık verdim. Alperle verandaya geçtiklerinde kapıyı arkalarından kapattılar yani sadece görüntü vardı, ses yoktu! Neyse ki çok da merak etmiyordum. Arabadaki kısa sohbetimize göre Safa ile Alper arkadaşlardı. Safa hem iş hayatında onun sağ koluydu hem de Alperin güvenliğinin sağlanmasına yardım ediyordu. Alper'in Safa'ya önem verdiği belliydi ama yadsınamaz bi gerçek ki bence Safa da Alper'i fazlaca önemsiyordu.
Alper görüntüden anladığım kadarıyla sanki Safa'ya kızıyordu.Bence bunun sebebi Safa'nın Alper'i dinlemeden arkamızdan gelmesiydi. Her neyse yemeği yapmaya başlamam gerekiyordu. Evet! Yemek konusunda iyiydim ama uzmanlığımı makarna konusunda yapmıştım. Bir öğrencinin her gün yemekten usanmadığı o yemekti makarna! Poşette yok yoktu. Hemen mantar, spagetti ve tavuğu çıkartıp ellerimi sıvadım. Önce tencereye su koyup kaynaması için ocakta bıraktım daha sonra da tavukları küçük parçalara doğramaya başladım. Ve sonrası çorap söküğü gibi geldi. Evi mis gibi körili makarna kokusu sararken veranda kapısı açıldı. Önce Alper sonra Safa çıktı.
-" Yemek hazır! Sen de katılsana bize Safa, açsındır."
Safa tam ağzını açmıştı ki
-" Yok Devin aç değildir zaten çok işi var daha İstanbul'a dönecek."
-" Evet Devin, Alper doğru söylüyor. Nazik teklifin için teşekkürler."
-" Rica ederim."
Alper Safa'yı kapıdan yolcularken ben de ona eşlik ettim. Kapı kapandığında:
-" Fena bir lezzet kokusu alıyorum şef!"
-" Sen bir de tadına bak öyle konuş!"
- "Tamam bari ben de bir şey yapayım, salata konusunda ustayımdır. Sen sofrayı hazırla bende sana kendi marifetlerimi göstereyim."
-" Tamam,olur."
Şöminenin yanındaki küçük orta sehpaya servis açarak tabakları, çatalları vs götürdüm sofra hazırdı artık.
-" Alper, ne içelim? Ne seversin?"
-" Bana fark etmez, sana uyarım."
-" Tamam o zaman, cola içeriz."
Colaları da bardağa doldurduğumda iş tamamdı. Ben yere oturduğumda Alper salata kasesiyle geldi. Ve hemen karşıma oturdu. Zaten orta masa çok da büyük sayılmazdı ama iki kişi için idealdi.
-" Hadi bakalım, afiyet olsun."
-" Alper..."
-" Dışarıdaki adamlarına da mı versek? Çok yaptım zaten."
-" Devin, merak etme onların bir sistemi var, aç kalmıyorlar. Ayrıca 20 tane adama yetecek kadar yemek olduğunu sanmıyorum." Diyerek çatalı eline aldı. Makarnayı ağzına attığında onu heyecanla beklemeye başladım, onun beğenmesini istiyordum.
-" Nasıl? Beğendin mi? Güzel mi? Lezzetli mi?"
Bu dediğim ya da ses tonum onu güldürmüş olacak ki bir taraftan çiğnerken diğer taraftan da gülüyordu.
-" Sen ne ara böyle güzel makarna yapmayı öğrendin ya? Senden özel ders istiyorum şef."
-" Ayy! Beğenmene sevindim."
-"Onu fark ettim de sende başla artık."
Doğruydu ben onun yorumunu duyacağım diye daha çatalı elime almamıştım. Bende yemeye başladım, her zamanki gibiydi zaten neredeyse haftanın 3-4 günü yiyordum yani ekstrem bi durum yoktu.
-" Salatamı dene ama Devin, yaptım o kadar. Sen ye diye..."
-" Deneyim..." diyerek bir kaşık aldım. Gerçekten güzel bir ikili olmuşlardı.
-" Nasıl? Seninki kadar iyi mi?"
-" Yani... Sayılır. Bunu özel derslerden sonra konuşalım çaylak!"
Bu dediğimle koca bir kahkaha attı. İlk defa böyle fazlaca güldüğünü gördüm. Çok güzel ve samimi gülüyordu...Kısılan gözleri, güzel dişleri, dudakları... Her şeyiyle mükemmeldi.
-" Ben ciddiyim yalnız."
-" Ya öyle mi hocam? Kusura bakmayın daha ciddi davranmalıyım ama dudağınızın kenarında bir şey varken gülesimi durduramıyorum."
-" Nerede?"
Bana doğru yaklaşarak dudağımın tam kenarına parmağını nazikçe dokundurdu.
-" Tam burada..."
Masadaki peçeteyi elime aldığımda o da benim elimden alarak dudağımı temizledi ve yavaşça yerine geri oturdu.
-" İşte şimdi tamamsın şef!"

Yemekler bittikten sonra sofrayı topladık. Artık akşam karanlığı olmaya başlamıştı. Ben bir koltukta otururken Alper de bir diğer koltukta oturuyordu, elinde tabletle bir şeyler yapıyordu ben sorduğumda işle alakalı diyip geçiştirmişti.
-" Bir şeyler içmek ister misin?"
Kafasını tabletten kaldırarak:
-" Ne gibi?"
-" Sıcak çikolata? Çay? Kahve? Salep?"
-" Olur... Buna hayır diyemem."
Mutfağa geçtiğimde hakkımı sıcak çikolatadan yana kullanmıştım. Zaten hazır, paket halinde alınmıştı tek yapmam gereken arkadaki tarif kısmını yapmamdı. Ev işte şimdi tam mutluluk hormonu salgılatacak bir kokuya bürünmüştü. Bardaklara koyup salon kısmına geçtiğimde Alper tableti bırakmış beni bekliyordu. Ona bardağı verdikten sonra bende yerime geri oturdum.
-" Ellerine sağlık, çok güzel kokuyor."
-" Afiyet olsun!"
-" Devin sana bir şey söyleyeceğim... Konuyu da şimdi açmak istemiyorum ama."
-" Direkt söyleyebilirsin Alper."
-" Antlaşma konusunda ciddisin değil mi? İstanbul'a dönünce geri dönüşü olmayabilir."
-" Evet, sana yardım edeceğim. Daha önce de dedim zaten."
-" Sen mezun olduğundan beri hiç iş deneyimin olmadı değil mi, öyle demiştin.
-" Evet, olmadı."
-" İyi bir üniversiteden de mezun olmuşsun, şaşırtıcı. Bizde son zamanlarda senin çalışabileceğin bir departmana çalışan arıyorduk şu an bulduk ama... Zaten seni işe alamam. Artık bir işin var zaten."
-" Aslında hiç şaşırtıcı değil. Bazı sebeplerden dolayı anlaşamıyordum işverenle ve istemediğim bir işe girmek istemedim. Ayrıca seninle yaptığım bu antlaşmayı iş olarak görmüyorum."
-" Bence görmelisin. Sonuç olarak bu işten başarıyla çıkabilirsen belli bir miktar para alacaksın ve o parayla bir iş kurabilirsin."
-" Aslına bakarsan iş kurma gibi bi hayalim yok, sadece işimi dilediğim gibi yapmak istiyorum."
-" O zaman umarım yaparsın Devin... İhtiyacın olduğunda ben sana her zaman yardım ederim."

Artık saat 11'e geliyordu.
-" Benim uykum geldi uyuyacağım."
-" Peki, bende uyusam iyi olacak." Diyerek ışıkları teker teker söndürmeye başladı Alper. Yukarı kata çıktığımızda ona dönerek:
-"İyi geceler Alper."
-" Tatlı rüyalar Devin."
Odaya geçtiğimde kendimi yatağın sıcak kollarına bıraktım. Yorganın altına girerek tatlı bir uykuya daldım.

Saat 02:26
Aşağı kattan gelen bir ses...
Bir eşyanın kırılma sesi...

Her Şey MümkünWhere stories live. Discover now