Bölüm 4 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatrı vardır."

76 8 4
                                    

-" Beni takip et." diyerek yürümeye başladı, bende arkasından onu takip diyordum. Kart okutma yerinden geçmeyerek yan taraftaki alandan geçtik. Bunu bize güvenlik görevlisi açmıştı. Asansöre bindiğimizde hiçbir şey düşünmüyordum. Sakin kalmalı ve düzgün davranmalıydım. Asansör 8. kata çıktığında kapılar açıldı. Alper bana bakarak:
-" Önden hanımlar." diyerek  bana yol açtı. Yanından geçerek asansörden indim. Artık yan yana yürüyorduk. Garip bir şekilde bu katta hiç insan yoktu. Ben neden buradaydım? Bana dünle ilgili mi bişey söyleyecek diye düşüdüm ama kayda değer konuşulacak bir şey olduğunu da düşünmüyordum. Biraz daha ilerlediğimizde  sonunda birini görmüştüm. Bu kişi bir kadınıdı sapsarı saçları, beyaz teni ve şık giyimiyle gerçekten çok hoş bir kadındı. Kadın kalkarak:
-" Merhaba Alper bey, hoş geldiniz!" dedi gülümseyerek. Alper ise yine aynı tavırla:
- " Merhaba Yaseminciğim, odama iki tane orta şekerli türk kahvesi alabilir miyim?"
-" Tabii, hemen ilgileniyorum." dedi Yasemin. Bence Yasemin Alper'in asistanı gibi bir şeydi.
Alper ilerideki odanın kapısını açtıktan sonra girmem için bekledi, ben girdikten sonra kendi de girerek kapıyı kapattı. Oda gerçekten MÜKEMMELDİ. Neredeyse tüm İstanbul'u görüyordu ayrıca deniz manzarası da vardı! Kim böyle bir manzarada çalışmaya hayır diyebilirdi ki!
Alper sandalyesine oturduktan sonra:
-" Otursana." diyerek masasının önündeki tekli koltukları işaret etti. Ben de dediği gibi oturdum.
-" Daha iyi misin? Dün baya sarhoştun seni de öylece bırakıp gittim, kusura bakma."
- " Yok hiç önemli değil aksine ilginiz için çok teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.
-" Ee? İçtin mi dün türk kahvesini?" dedi hafif tebessümle.
-" Yok hayır, aslına bakarsanız kusmak iyi geldi... Yani şey ayıldım gerek kalmadı."
-" Biz doğru düzgün tanışamadık. Adın ne?" dedi ilgili bir tavırla.
-" Devin" dedim sadece.
-" Ben de Alper Yücesoy, Devin tanıştığıma memnun oldum." dedi kibarca bir sesle.
Bir dakika... Bir dakika... Alper Alper Yücesoy mu? Hani şu Yücesoy holdingin mimarı... Ben nasıl akıl edemedim ya! Alper dedi aşağıdaki kadın o kadar nasıl anlamadım! Şaşkın bir tavırla:
-" Ben de çok memnun oldum Alper bey." dedim. Alper birden,
-" Sen Ceyda'yı nereden tanıyorsun?" diye sordu. Ceyda ne alakaydı ? Tabii sorabilirdi sonuç olarak çalışanıydı ama...
-" Kendisi benim hem ev arkadaşım hem de çocukluk arkadaşım." dedim. Tam o sırada Yasemin geldi elinde tepsi vardı.
Tepsideki fincanları masaya bıraktıktan sonra  afiyet olsun diyerek odadan çıktı. Yine yalnız kalmıştık.
Alper'in suratı ciddi bir vaziyet almıştı ama neden? Ben yanlış bir şey söylememiştim ama ben arkadaşım dedikten sonra düşünceli bir tavır almıştı.
-"Sana güvenebilir miyim Devin?" dedi ciddi bir tonda.
-" Güvenebilirsiniz Alper bey." dedim ne diyeceğinin merakı içindeydim.
- " O zaman sana bir teklifim var Devinciğim. Daha sonra sana bir şey anlatacağım ama ilk olarak antlaşmayı kabul etmelisin."dedi. Teklif neydi acaba?
-" Sizi dinliyorum Alper bey." dedim ne diyeceğine odaklı biçimde.
-"Senden bir şey isteyeceğim eğer kabul edersen dile benden ne dilersen. Para, araba, ev, iş herhangi bir şey. İstediğim şey ise şu; yurt dışında rakip olduğumuz bir şirket sanki köstebek varmış gibi yaptığımız projeleri kopyalıyor bir de üstüne bazı dosyalarımız kayıp  ve bu dosyalar benim için çok ama çok önemli Devin." dedi bir taraftan kahvesini yudumlarken ve devam etti:
-" Senden istediğim şey ise o köstebeği bulup bana o önemli dosyaları getirmen." dedi
-" Alper bey ben hiçbir şey anlamadım. Size nasıl yardım edebilirim? Ben burada bile çalışmıyorum ve buradaki kimseyi tanımıyorum."
-" Devin, şüphelendiğimiz birkaç kişi var ve bunlardan biri Ceyda ve Eren. Eren'i tanıyorsun değil mi? Adamlarımdan biri sizi dün konuşurken görmüş."
- " Ceyda asla böyle bir şey yapmaz!" dedim hiddetlenerek. " Siz benden arkadaşıma karşı sizle bir olamamı mı istiyorsun?" diyerek devam ettim.
-"Hayır Devin, tabii ki zorunda değilsin. Bu sadece bir teklif ama eğer bana yardım etmezsen birçok kişi işsiz kalabilir."
dedi. Bunu düşünmem lazımdı bir taraftan kardeşim gibi gördüğüm arkadaşım diğer tarafta her an işsiz kalabilecek yüzlerce masum çalışan vardı.
-" Düşünmem lazım." dedim sakince.
-" Tabii ki Devin hakkın var." dedi o da sakince. " Sana telefon numaramı vereyim her ne karar verirsen ver beni ara. Eğer evet dersen sana detayları anlatırım."dedi ve telefon numarasını bir kağıda yazarak bana verdi.
-" Tamam, ararım. Artık ben gideyim." diyerek ayağa kalktığım sırada birden başım döndü neredeyse tam düşecektim ki Alper hemen beni belimden tutarak cam kenarındaki uzun koltuğa oturttu. Dizlerinin üstüne çökerek merakla:
- "İyi misin Devin? Birden ne oldu anlamadım." dedi ve birden elini alnıma götürdü sanırım ateşime bakmak istemişti.
-" İyiyim, sanırım şekerim falan düştü. Alelacele geldim buraya, kahvaltı da yapmamıştım." Ve tekrar ayağa kalktım.
-" Kahve için teşekkürler." dedim canlandırmaya çalıştığım sesimle.
-" Her zaman." dedi gülümseyerek. " Kendine de iyi bak Devin ve dediğim konuyu da düşünmeyi lütfen unutma." dedi ilgili bir sesle.
Kapıya doğru ilerlediğim sırada  Alper geçmem için bana kapıyı açtı.
-" Görüşmek üzere, Alper bey." dedim kibarca bir tebessümle.
-"Görüşelim." dedi Alper aynı tebessümle.
'görüşelim.' mi dedi? görüşelim... görüşelim... Bunu düşünürken çoktan asansöre binmiş ve holdingten çıkmıştım. Eve gidince ciddi şekilde enine boyuna düşünmem gereken bir şey vardı. Antlaşma...

Her Şey MümkünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin