Annem bir yandan Elif yengem bir yandan Buğra'nın ağzına yemek tıkıyorlardı. Buğra ise gayet halinden memnundu. Yerlerimize oturduğumuz da babam konuşmuştu.

"Yavaş yavaş kalkalım artık." Diğerleride babamı onayladığında kalkmıştık. Onlar önden giderken ben en arkadaydım. Tam yemekhane kapısından çıkacakken birisi Deniz demişti. Arkamı dönüp baktığımda, az önce kucağıma aldığım çocuğu gördüm.

"Deniç." Daha dört yaşında olduğu için kelimeleri tam söyleyemiyordu. Hemen onun önüne çöktüğümde boynuma sarıldı. Onu kucağıma aldım ve ayağa kalktım.

"Bir daha gel Deniç." Yüzü boynuma gömülü olduğu için sesi boğuk bir şekilde çıkmıştı. Gülüp elimi kumral saçlarına daldırdım ve yanağını öptüm.

"Gelirim tabi. Senin gibi bir yakışıklıyı bulmuşum kaybeder miyim hiç?"

***

Sapık: Nasılsın? Yazmıyorsun bu aralar

Siz: Çocuk esirgeme kurumundaydım

Siz: Bugün boş bir zamanım yoktu

Siz: Ama merak etme yine sürekli mesaj atıp seni rahatsız edicem

Siz: Benden kurtuluşun yok yani :)

Sapık: Kurtuluşum olmadığını biliyorum

Siz: Zeki çocuk

Sapık: çocuk olduğumu nerden çıkardın ;)

Siz: En fazla kaç yaşında olabilirsin ki?

Sapık: Yakında öğrenirsin kaç yaşımda olduğumu, kim olduğumu

Siz:

Sapık: Harbi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sapık: Harbi

Siz:

Siz: Aynen şöyle bakıyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Siz: Aynen şöyle bakıyorum

Siz: Cidden kim olduğunu söyleyecek misin?

Sapık: Yakında

***

Cidden bu kimdi? Ve beni nerden tanıyordu?

Bunları düşünmeyi bırakıp telefonu yanında duran komidinin üstüne koydum ve yataktan kalktım.

00:33

Bu saate kadar uyumamam tam bir salaklıktı. Adımlarımı balkona doğru çevirdim ve kapıyı açıp çıktım. Açıkçası hava soğuktu. Hiç takmadan balkondaki koltuğa oturdum ve kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım.

Yıldızlara bakmaya devam ederken bahçeden konuşma sesleri gelmeye başlamıştı.

Kaşlarımı çattım ve sessiz bir şekilde koltuktan kalktım. Balkondan aşağı bakmak için korkulukların önünde durdum. Hemen aşağıda Barım abim ve Zahir abi vardı. Onlara görünmemek için, olduğum yerde biraz eğilip konuştuklarını dinlemeye başladım.

"Korumaların sayısını arttırın. Arka bahçede de olsun adamlardan. İlhan piçinin ne yapacağı belli olmaz." Sonlara doğru sesi sinirli çıkmıştı Barın abimin.

"Tamam abi. Abi yanlış anlamazsan bir şey demek istiyorum." Zahir abi çekingen bir şekilde sorduğu soru ile daha dikkatli dinlemeye başladım.

"Sor koçum." Abimden gelen onay ile birlikte Zahir abi hemen konuştu.

"Hani Deniz için Mardin'e gitmelerini istedin ya. Deniz için Mardin daha tehlikeli değil mi? Oradaki düşman aşiretlerden birisi Deniz'e bir şey yapmazlar mı?"

Yav arkadaş niye hep olan bana oluyor? Anlaşılan Mardin'de de rahat yok bana.

"Ordada bir sürü koruma olucak. Bu sadece bir önlem. İlhan'ı oyalamak için. Ki eğer orda Arın'a veya ailemden başka birisine zarar gelirse bunu yapan kişiye neler yapacağımı herkes biliyor. Ha eğer yinede buna cesaret eden birisi olursa onun soyunu kuruturum." Daha fazla dinlemek istemediğim için eğildiğim yerden kalktım ve odama girdim.

Hemen yatağın içine girdim ve yorganı üzerime çektim.

Mardin'de beni neler bekliyordu?

İyi şeylerin beklemediği belli.

***

"Buğra. Elimin tersindesin Buğra. Sus Buğra." Kafam kollarımın arasında olduğu için sesim boğuk bir şekilde çıkmıştı.

"Sen uyumuyor muydun ya?" Kollarmın arasına koyduğum kafamı kaldırıp Buğra'ya baktım ciddi mi diye.

"Ciddi misin sen ya!? Sürekli açım açım diye böğürüyorsun! Uyutmuyorsun ki." Ders boş olduğu için biraz uyumak istemiştim ama Buğra ve Ali sayesinde bu pek olmuyordu.

"Tamam tamam sen uyumana devam et. Sessiz oluruz biz." Ali gülerek söylendiğinde göz devirmiştim. Çok uyku bıraktılar ya.

"Uyku mu bıraktınız be?" Diyip elime telefonu aldım. Hiç arayan soranımda yoktu ki! Telefonu tekrar kapatıp masaya koydum.

"Aklıma gelmişken. Buğra, biz kısa bir süreliğine Mardin'e gidiyoruz. Sen de Mardin'deki amcanlarda kalmaya gitsene." Buğra'nın amcası ve yengesi Mardin'de yaşıyorlardı.

"Ne alaka şimdi durduk yere?" Olanları ona anlatmamıştım daha. Aslında Ali'de bilmiyordu.

"Anlatırım size daha sonra, Mardin'e geliyorsun di mi?" Kafasını sallayarak onay vermişti.

"Geliyorum tabii ki de." Bu dediğine gülümsedim ve arkama yaslandım. Bu sırada telefonuma bildirim gelmişti. Hemen elime aldım ve baktım.

0566**: Eğer kardeşine bir şey olmasını istemiyorsan okul çıkışında okulun arkasındaki sokağa gel.

Ne?

*24.03.2024*

🖤🖤

ARIN DENİZ (Gerçek ailem) Where stories live. Discover now