Gökdeniz şaşkınlıkla doğrulurken Aybars hâlâ itilmediği için sadece bastırdığı dudaklarını araladı ve etrafını çevreleyip hafif bir baskıyla üzerinde hakimiyet sürdüğü tepeciği içine çekip dudaklarından bir hapishaneye hapsetti. Altındaki bedenin hiç duymadığı ağlamaklı inlemesi arabada yankılanırken kendisini o kadar iyi hissetmişti ki, Gökdeniz'e iyi hissettirdiği için çok gururlu ve çok mutlu hissediyordu. Birileri sanki ona ödül takdim edecekti, fikrince etmeliydi de, iyi bir iş çıkarıyordu. Yavaş yavaş başladığı bu serüveni biraz hızlandırmaya karar verdi ve dilini de işin içine kattı. Önce dili etrafını çevreleyip ufak bir tur attı, ardından yerini bildirmek istermiş gibi tepeciğin üstüne yerleşip tatlı bir baskıyla geriye ittirdi. Bu adımlar doğrultusunda gözleri kapalı olduğu için Gökdeniz'i göremese de Allah'a şükür ne kulakları sağırdı ne de etrafından bi haberdi. Zavallı Gökdeniz hayatında çıkarmadığı sesleri çıkarıyor, içinde alevlenen hisle başa çıkamadığı için belini kırarak sarışından uzaklaşmaya çalışıyordu. Aybars o kadar çabuk bırakacak birisi değildi ama, pes etmek mayasında yoktu. Bir eliyle otoriter bir şekilde kıvrılmış beli sertçe koltuğa mıhlarken diğer eliyle de boştaki sertleşmiş tepeciği kıstırmıştı. Gökdeniz hem hareketini engelleyen belindeki elle, hem şiddetle ona bastırılan sert kasıkla, hem de hassas yerlerini istila etmiş sarışınla kapana sıkışmış gibiydi. Zevkten kendini kaybetmişti, hiçbir zaman göğsü emilmemişti ve bunun da zaten bu kadar iyi hissettireceğine asla inanmamıştı.

Zaten büyünün Aybars'ta olduğunu biliyordu. Aybars yanağını öpse mahvoluyordu, sorun tamamen çocuktaydı. Yerinde duramadı, olduğu yerden kaynayıp kaynayıp taştı. Aybars'ın altında eriyordu ve sarışın resmen onu bıkıp usanmadan gerek elleriyle, gerek dudaklarıyla yeniden şekillendiriyordu. Farklı şeylere odaklanmaya çalışsa da çocuğun ağzı o kadar güzel bir iş koyuyordu ki ortaya, Gökdeniz gerçekten ağlamak istiyordu.

Artık dayanamadığı ve resmen sona yaklaştığı için çocuğu üstünden itti. Kendinden geçmiş Aybars koyu ve bayık gözlerle ona sorar gibi bakınca Gökdeniz oturma pozisyonuna geçmiş, istemsizce tüm parçaları yerinde mi diye tüm vücudunu yoklamıştı. Koltukları öne çektiklerinden uzanıp kendi koltuğunu normal hizaya getirdi ve etraftan emin olduktan sonra ön camı biraz araladı.

Aybars o sırada hâlâ şaşkınlıkla Gökdeniz'in onu bıraktığı yerde oturuyordu. Yanlış bir şey mi yapmıştı? Yapmadığına emindi, Gökdeniz'e kötü hissettirecek bir şey asla yapmazdı. Belki de çok gelmişti bu olanlar Gökdeniz'e. Biraz daha yavaş ilerlemeliydi bilmiyordu.

Şaşkınca yanında elleriyle kendini yelleyen çocuğa baktı ve konuşmasını bekledi. Gökdeniz bu korku dolu ifadeye kalbini bırakıp uzanmış, sıkıca Aybars'ın dudaklarından öpmüştü.

"Daha demin boşalıyordum."

Sarışın anlamazca çocuğa baktı ve mırıldandı. "E ne güzel işte."

"Devamı gelirdi."

"Hâlâ sorunu göremiyorum?"

"Arabamın arka koltuğunda yaşansın istemiyorum. Tabii ki burada olacağı zamanlar da olur ama benim ilkim olacak."

"Nasıl yani hiç seviş-"

"Ben hep üstte olan taraftım Aybars." Aybars'ın duyduklarıyla anında beyaz yanaklarına allar otururken kendi üstünde Gökdeniz'i hayal etti. Hep hayal ediyordu ama bu sefer kendisini sürerken değil de kendisinin onu sürdüğünü hayal etmeye çalıştı. Boğazı anında kururken kalbi ağzına geldi ve ne yapacağını bilemedi. Asla altta olmam diyen kendisi Gökdeniz istese bunu kabul edebileceğini bile şu an fark ediyordu. Düşüncesiyle etkilenmişti.

"Özür dilerim nutkum tutuldu."

"Ondan dolayı daha rahat bir yerde olmasını tercih ederim. Daha ilerlersek sevişmeyle kalmazdık çünkü."

"Doğru." Sanki daha demin her şeyi o yapmamış gibi utançla otururken ve ellerini izlerken zavallı kalbi göğsünde inanılmaz büyük bir şiddetle bir o yana bir bu yana atıyordu kendini. Gökdeniz'in ilki olmak korkutucu ve inanılmaz toksik bir şekilde hoşuna gitmişti. Hemen rahat bir yere gidip çok daha ileri gitmek istiyordu, bir plaket hazırlayıp herkese hava atmak istiyordu, Gökdeniz'e sahip olduğunu tüm dünya, her insan müsveddesi bilsin istiyordu. İç çekti ve yanında dikkatlice ona bakan adama gözlerini çevirdi.

"Bana kızdın mı Aybars?"

"Sana neden kızayım ömrüm?" Bir süredir sessiz olduğunu fark edip sıcakça sorduğunda karşısındaki adam dünyanın en güzel gülümsemesini sunmuş, yanağını sarışının omzuna sevgiyle sürtmüştü. Aybars onu kolları arasına çekti ve alnından aşkla öptü. "Bir tanem."

Bir süre öyle sessizce kaldılar. Araba nefeslerinden sıcaklamıştı ancak açtıkları cam daha katlanılabilir hale getirmişti, üstelik Gökdeniz biraz yarıda kestiği için suçlu hissediyordu. İşleri eski pozisyona getirmeden yeniden kızıştırmak ve aşkını mutlu etmek için elini yaramazca aşkının kabarıklığını koruyan pantolonuna bastırdı. Aybars şaşkınca kolları arasındaki güzeline bakarken Gökdeniz itiraz almadığı için avucunu daha da bastırarak şişlikte daire çizmeye başlamıştı. Sarışın bedenini kaydırdı ve kasıklarını daha da öne çıkardı. Her dokunuşta içi yanıyordu, Gökdeniz tarafından daha fazla dokunulmak istiyordu. Dudaklarını kalp dudaklara bastırdı ve Gökdeniz'in onu sertçe öperken aynı zamanda sertçe kasıklarını sevmesine izin verdi. Becerikli ellere sahipti ve her okşayışta Aybars daha demin altında kıvranan Gökdeniz'i daha iyi anlıyordu.

Dudakları birbirlerini sertçe eziyor, arada ayrıldıklarında ıslak dudaklar soluklanmaya çalışarak yakındaki bölgeleri de aşkla seviyordu. Bir el iki ele çıktığında ve Aybars'ın pantolonunun düğmesi aceleyle açıldığında o kadar heycanlanmıştı ki sarışın, bayılacağını düşünmüştü. Çocuksu bir heyecanla kalçalarını kaldırdığında Gökdeniz sertçe pantolonu aşağı çekiştirmişti. Baksırlı görüntüyü görmek istediği için ısrarcı dudaklardan ayrılıp sarışının vücudunu süzdüğünde öyle bir iç çekti ki Aybars onu altına alıp sanki şu an yapmıyormuş gibi saatlerce öpmek istedi.

"Çok şey yapmak istiyorum ama galiba en çok üstüne oturmak istiyorum." Dalgınca şöylediği şeyin Aybars'ı ne kadar çıldırttığından haberi yoktu. Kasıklarını nasıl sızlattığından ve gözlerini nasıl geriye kaydırdığından. Üstelik bu arsız lafları öyle aç bir suratla ve sertliği güzel elleriyle sıvazlarken söyleyemezdi. Bu bir yerlerin kitabına göre yasak olmalıydı.

Sarışın delirmiş hissetti ve hızlıca Gökdeniz'i aynı çocuğun istediği gibi sertliğinin tam da üzerinde oturttu. Evet yine belki gerişi dönmeyen yola girmişlerdi ancak bu sefer daha kontrollü olacaklardı, buna inanmak istiyordu.

"Evet çok istediğin yere oturduğuna göre, bana hünerlerini göster bakalım."

Gökdeniz dudaklarını ağır ağır yalayarak ıslatmış, kalçalarını delirtecek bir yavaşlıkta sertlikte oynatmıştı. Bir elini çocuğun omzuna, diğerini de boynuna yerleştirirken sarhoş gibi onu izleyen çocuğun dudaklarına doğru eğilip meydan okurcasına fısıldadı.

"Önce benim de pantolonumdan kurtulmamız gerek ama."

Y/N: Bu mubarek ramazan ayında yazdığım şeye bakın. bi de bana hiç smut yazmıyosun falan dersiniz daha ne yazayım sayın seyirciler DAHA NE YAZAYIM

organize sanayi [gay]Where stories live. Discover now