7. Papatya güzeli

655 135 237
                                    



Beyazlar içindeydim bugün. Hep düşündüğümün aksine bu beyaz kefenim değildi. Daha bir kaç gün önce eşim olacak alfayla aldığım gelinlikti.

Evet, düğün günü gelip çatmıştı. Ben çoktan hazırdım. Taehyung'un gönderdiği omegalar beni düğünümüze güzelce hazırlamıştılar.

Saçıma papatyalardan güzel bir çiçek tacı takmış, yüzüme hafif makyaj yapmıştılar. Neyse ki çok beğenerek aldığım gelinliği kendim giymem için müsaade etmiştiler.

Ne kadar hazır olsam da evde kaos hakimdi. Ablam gelmişti ve söylenerek mutfakta iş yapıyordu. Aslında dün uyumadan önce tüm evi toplamıştım ama... neyse.

"Ya hyung! Takım elbisemin düğmesi koptu. Diker misin? Ablam beceriksiz olduğundan ona vermedim"

Tek söylenen ablam da değildi galiba. Hoshi somurtarak odaya dalıp beni görmesiyle dona kalması bir olmuştu. Çünkü beni ilk kez gelinlikle görmüştü.

Büyüttüğü gözleriyle bana bakarken dudaklarımı birbirine bastırıp başımı yana eğmiştim hafifçe. Beğenmesini umut ediyordum.

Hoshi, bana doğru adımlayıp tam karşımda durduğunda parlak gözlerini görmek içimi rahatlatmıştı. Bu bakışları çok iyi biliyordum. Beğenmişti!

Gözlerini yüzümün her noktasında gezdirirken buklelerimden birini aşağı çekmiş, sonra çiçekli tacıma dokunarak fısıldamıştı.

"Papatya güzeli..."

Kardeşim için en güzel çiçek papatyalardı. Ve o bana papatyalı her şeyi yakıştırırdı. Onun 'Papatya güzeli' olmak ayrı bir güzeldi.

Kıskançlığını belli etmekten çekinmezken, "Çok güzel oldun. Artık benim güzel omegam değil, onun güzel omegası olacaksın" diyerek somurttuğunda gülmemek için zor tuttum kendimi.

O kadar tatlı görünüyordu ki böyle yapınca. Hoshi için değerli olduğumu biliyordum ama beni paylaşamaması başka bir seviyeydi.

Zaten buruk olduğunu bildiğimden, "Ben hep senin güzel omegan olacağım" diyerek küçük kardeşimi teselli ettiğimde yüzündeki somurtkan ifade anında gitmiş, gülümseyerek beni kolları arasına almıştı.

Çünkü sadece senin için güzelim, kardeşim.

Bunu ona söylemedim. Mis kokulu bebeğimin kolları arasında sessizce huzurun tadını çıkardım. Kaderimin üzerine çöken kara bulutları hissetmiş gibi.

Fakat çok takılmadım. Amacının nazlanmak olduğunu bildiğim alfamın ceketinin düğmesini dikerken, bir yandan da anlattığı şakalara gülüp durdum.

Ta ki ablam odama gelip gerçekliği yüzüme vurana kadar.

Hoshi'yi odadan göndererek konuşmamız gerektiğini söylediğinde çok gerilmiştim. Tanrı aşkına! Ablamla hiç sohbet etmemiştik ki!

Karşımda dikilip beni baştan aşağı süzdükten sonra boğazını temizlemişti. Konuşmanın ciddi konu olduğunu da o an anlamıştım.

"Sana bunları annemin söylemesi gerekiyordu. Amma buna ömrü yetemediği için bu görev bana düşüyor" diye söze başladı. 

Nasihat verecekti büyük ihtimalle. Lâkin kaçırdığı bir nokta vardı ablamın. Annem bana nasihat vermezdi ki... İnsan görmediği birine günahını bile veremezdi.

"Söyleyeceklerim belki de seni çok kızdıracak çünkü içindeki o eşitlik kavramını biliyorum. Ama zaman geçdikçe aslında doğruları söylediğimi idrak edeceksin"

Ophira TaekookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang