9.Bölüm

35 4 33
                                    


Sen beni,
NE TAMAMLADIN,
ne de TAM ANLADIN...!

🍃🍃🍃🍃🍃

Eylül...

İki tane daha başarısız kütüphane girişimimizden sonra Cenk Bey yani Cenk beni eve bırakmayı teklif etti. Hayır diyemedim çünkü arabayla gezmemize rağmen çok yorulmuştum. Binanın önüne gelince "Burası tekrardan teşekkür ederim." dedim. Araba durunca inmeden devam ettim.

"Kusura bakma bugün seni işlerinden alıkoydum ama iyi bir fikir olacağını düşünmüştüm" dedim.

"Bizim işimiz bu bazı şeyler aranmak ister, çaba ister. İnci gibi değerli bir şey olmasını istiyorsak usanmadan devam etmeliyiz." dedi.

"Aslında biz yanlış yerlerde bir şeyler aradık." dedim birden aklıma gelen yeni fikirle.

"Nasıl yani?" diye sordu haklı olarak. Hemen açıklamaya çalıştım. "Bence bu yeni basılmış kitaplar bize ilham olamaz yani olmuyor. Biz sahaflar çarşısına gidelim. Orada bir sürü eski kitaplar oluyor. İnsanlar evdeki eski kitapları getirip veriyor. Ne varsa eskilerde var demişler.

Gidelim bakalım bize nasıl bir ışık tutacak hangi kapıları açacak. O zamanın yazarları daha bir başka biliyoruz. Şimdiki yazarlara hakaret ettiğimden değil elbette ama o zaman teknoloji gelişmemiş. Her şey daha doğalmış. Görmüş geçirmiş insanlar en nihayetinde. " dedim.

Büyük bir sabırla beni dinledi." Sana katılıyorum bence de çok faydası olabilir. O zaman yarın sahaflar çarşısına gidiyoruz. "

Hemen atladım." Şey yarın dersim vardı. Staj günüm değil. "

"Sonra ki gün de hafta sonu zaten yoksun." dedi kendi kendine konuşarak.

"Hiç önemli değil hafta sonu bir planım yok gidebiliriz isterseniz yani istersen." alışamamıştım hala senli benli konuşmaya tam olarak.

"Hafta sonunu çalmaya hakkım yok. Zaten benim projem için çabalıyorsun. Ben kendim halletmeye çalışırım." dedi.

"Hayır hayır öyle düşünmeyin. Yani başlarda gıcık oluyordum evet ama şimdi gerçekten yardımcı olmak istiyorum."

"Eylül... Teşekkür ederim." dedi gülümsedim ve arabadan indim.

Kapının şifresini girince kapı açıldı. Geri dönüp baktığımda arabası gözden kayboldu. Bende binaya girdim ve üçüncü kattaki daireme gitmek için merdivenlerden çıkmaya başladım.

Asansör vardı ama binmedim. Zaten arabayla gelmiştim çıkamayacak kadar da yorulmamıştım. 3.kata geldiğimde anahtarı cebimden çıkardım. Çıkarırken yere bir şeyler düştü. Ah tabi ya yırttığım kağıdı çöpe atarım diye cebime koymuştum. Hani şu bana çarpan sonrada numarasını veren çocuk. Yüzünü hatırlamaya çalıştım ama unutmuştum bile.

Kapıyı açıp içeri girdim. "Cereeeeeennn ben geldim kuzum." ayakkabılarımı dolaba koydum. Salona baktım ışık yanıyordu ama Ceren orada yoktu.

"Cereeeeeennn evde değil misin?"

"Banyodayım canım." diyen sesle içim rahatladı. Evde tek olmayı sevmeyengillerdendim ben. "Tamam canım." dedim odama geçtim. Yatağa sırt üstü kendimi attım. Ne gündü ama. Sabah sinir oluyorum diyerek gittiğim Cenk Bey ile yeni bir başlangıç yapmıştık. Cenk Bey gitmiş Cenk kalmıştı ve artık sinir olmuyordum. İnsanın düşünceleri bir gün içinde değişebiliyormuş demek ki.

Elimi kaldırdım yine o kağıt çöpe atacaktım avucumun içinde kalmış şimdide. Yataktan kalktım ve çalışma masama geçip üzerindeki çöp kutusuna kağıdı attım. Bir de ona mesaj mı atacaktım. Yok daha neler.

Üzerime pembe pijama takımlarımı giyinip odadan çıktım. Ceren'i görünce küçük çaplı bir kalp krizi geçirdim. Ama şimdi iyiydim. "Tövbe Bismillah kızım bu ne hal! Sana kaç kere dedim şu maskeyi yapma ya da yapınca bana gözükme diye. Vallahi bir gün senin yüzünden kalpten gideceğim ya."

"Oy oy benim balım gelmiş sanki birazda stresliymiş" diyerek yanaklarımı sıkmaya başladı. Ellerini ittim. Suratı hayalet gibi duruyordu şu an. "Kız çek ellerini rüyama gireceksin valla ya of." diyerek salona kaçtım. Ardımdan kahkaha atıyordu junior hayalet seni.

"En sevdiğin havuçlu tarçınlı kekten yaptım mutfakta." diyen Ceren'in sesi kulaklarımı tekrar doldurunca mutfağa gittim. Kokusu burnuma dolunca gözlerimi kapattım tadını çıkardım. Bayılırdım bu keke. Kendime kocaman bir dilim kestim ve tabağa koydum. Kahve makinesinden de bir kahve yaptım ve balkona çıkıp oturdum.

Hava güzeldi. Şu an dışarıda sessizlik hakimdi. Sessizlik ve huzur. Bazen tek ihtiyacımız olan şey yalnızca bu ikiliydi.

🍃🍃🍃🍃🍃

GÜZEŞTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin