•Kaçış•

1.3K 188 36
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.

Şimdi şu prensesi bir görelim bakalım.

Gölete geldiğimde Kral ile Prens Taehyung kamelyada yan yana oturmuş karşılarında da sanırım prenses ve onun ağabeyi vardı.

Yalanım yok çok güzeldi. Yani Taehyung benimle evleneceğine onunla evlense daha iyi olacaktı. Üstelik o Prens Taehyung'a veliahtta verebilirdi. Prens onunla evlenirse kesinlikle beni unuturdu.

Yanlarına gittiğimizde elimizdeki tepsilerden ikramları ve çayları masanın önüne koyduktan sonra geriye çekildik ve beklemeye başladık.

Taehyung'un yüzü bembeyazdı ve hiçbir şekilde başını kaldırıp etrafında neler olup bittiğine bakmıyordu. Kral ise halinden memnun görünüyordu. Prensesin ağabeyi ile koyu bir muhabbete dalmışlardı. Prenses ile elimdeki yelpazeyi sallayarak etrafa kibirli bakışlar atıyordu. Hava da o kadar sıcak değildi hâlbuki. Yaz aylarının sonuna gelmiştik. Yavaş yavaş havalar soğuyordu artık. Tabii şu an o kadar soğumamıştı.

Demin dediklerimi geri alıyorum. Prenses güzel olabilirdi lakin kesinlikle Taehyung ile uyumlu değildi. Nasıl desem? Yıldızları uyuşmuyordu.

Taehyung en sonunda başını kaldırdığında göz göze geldik ve gözlerini kocaman açtı.

Gülümseyip göz kırptığımda bana kaş göz yaparak gitmemi söyledi.

Kral ona dönerek prenses ile bir yürüyüşe çıkmasını söyledi.

Acaba prensesin babası kral neden gelmemişti? Bir şey mi olmuştu ki?

Taehyung başını sallayıp kalktı ve prensesin yanına giderek elini ona uzattı. Prenses Taehyung'un elini tuttuğunda Taehyung onu kaldırıp elini uzatarak ona yol gösterdi ve prenses önde o arkada yürümeye başladılar.

Yanımdaki cariye gelmemi söyleyerek beni prens ve prensesin peşine düşürdü.

Taehyung arkasına baktığında bizi görmesi ile ona gülümsedim.

Sevdiğimi biriyle görmek canımı yakıyordu. Üstelik o hâlâ beni severken başkasıyla evlenmesine göz yummak çok batıyordu bana.

Taehyung önüne dönüp onunla konuşan prensesi dinlemeye başladığında başımı eğerek yanımdaki cariye ile peşlerinden ilerledim.

Sohbetleri pek ilerliyor gibi değildi. Prenses genellikle kendinden ve zenginliğinden bahsedip duruyordu, Taehyung ise sadece başını sallayarak onu dinliyordu.

Tabii arada prenses Taehyung'un dibine kadar girip koluna yapışıyordu. Ben de kaşlarımı çatmış onları izliyordum.

En sonunda kamelyaya geri döndüğümüzde prens ve kral ortalıkta görünmüyordu.

Acaba onunla da mı işi pişirecekti? Tövbe haşa ne diyorum ben? Saçmalıyorum iyice. Prens Jimin gencecik yakışıklı bir insandı. Öyle bir hataya düşmez bence. Neyse ne ya!

Bir süre sonra kral, prens ve yanında biri daha geldi.

"Taehyung, Park Krallığının kralı ve aynı zamanda da kayınbaban ile tanış."

Kalbime oturan bir şey vardı. Ve bu canımı yakıyordu. Elimden gerçekten hiçbir şey gelmiyordu onu kurtarmak namına.

Ne yapabilirdim ki? Prens Jimin ve Prenses Chaeyoung ile konuşmanın da bir faydası olmayacaktı. Bana yardım etmeyecekleri belliydi. Hele prenses bana asla kulak asmazdı.

Taehyung ve Park kralı tanışırlarken ben göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum. Bu iş artık iyice ciddiye binmişti. Hiç çaremiz yoktu. Taehyung evlenecekti ve ben bu hususta hiçbir şey yapamıyordum.

Incompetent PainterWhere stories live. Discover now