13

4.1K 434 145
                                    


İyi okumalar...

Göl kenarında küçük ama güzel bir restorandaydık. Yeonjun mama sandalyesinde otururken gölün üzerinde gezinen kuğulara bakıp gülümsüyor, parmağıyla onları bana gösteriyordu. "Ördek, bak ördek." diyordu inatla.

"Hayır bebeğim onlar kuğu." diyordum ama babası gibi laftan anlamıyordu işte. Kuğuların ördek olmadığını anlatma çabamdan vazgeçip önüme döndüğümde Taehyung'un annesiyle gözgöze gelmiştim. Yüzündeki gülümseme utanmama sebep olmuştu. Sanırım Yeonjun'la olan yakınlığımız hoşuna gitmişti.

"Ne yemek istersin Jungkook? Buranın yemekleri çok güzeldir. İstediğini söyleyebilirsin canım."

"Aslında ben pek aç değilim efendim."

"Olmaz bir şeyler yemelisin. Kendine pek iyi bakmıyorsun Jungkook. Çok zayıfladın son bir aydır."

Taehyung'un gözlerinin içine sen ciddi misin der gibi baktığımda annesininde bakışları ona dönmüştü. Bunu farkettiğinde ise boğazını temizleyerek, "Bu lezzetleri başka yerde bulamazsın diye söylüyorum. Mutlaka tadına bakmalısın." diyerek bozuntuya vermemeye çalışmıştı ama bence annesi aramızda bir şeyler yaşandığının farkına varmıştı.

Annesininde ısrarları üzerine yemek siparişimi vermiştim. Kısa zamanda masamız lezzetli yiyeceklerle dolmuştu. Uzun zamandır yemediğim kadar yemek girmişti mideme. O kadar yemeğin üzerine birde tatlı söylemişlerdi. Tatlıyı yerken Taehyung'un annesi havadan sudan konular açmış, Taehyung'un ne kadar çalışkan bir öğrenci olduğundan bahsetmişti.

Taehyung ise ara sıra annesine sitem ediyor, tatlı bir şekilde atışıyorlardı. Bu halleri gülmeme sebep olurken bir yandan da buruk hissediyordum. Kendi ailem geliyordu aklıma. Son yaşadığımız olayı atlatamıyordum içimde. O anları düşündükçe ağlayasım geliyordu. Bu yüzden hemen olduğum ana dönüp sohbete eşlik etmeye çalışıyordum.

"Ben lavobaya gidiyorum."

"Tamam oğlum."

Taehyung lavobaya gittiğinde annesi ve oğluyla başbaşa kalmıştım. Çok tatlı bir kadındı Taehyung'un aksine.

"Seni çok sevdim Jungkook." dedi birdenbire. "Sanırım Taehyung da seni çok seviyor, seninle epey ilgili." dediğinde ise şokla gözlerimi açtım.

"Biliyor musun ben lisedeyken matematik hocamdan hoşlanırdım."

Bu konuşma nereye gidiyordu hiç bilmiyordum ama merakla dinlemeye başlamıştım.

"Bilirsin öğretmenine aşık olan öğrenciler vardır. Merak ediyorum oğluma da aşık olan öğrencileri var mı?"

"Ne?! Şey bilmem ki...Belki vardır." dedim. O kişi benim diyemedim.

Gülümsedi. Ardından koca bir iç çekip Yeonjun'a baktı. "Taehyung eşini çok erken kaybetti ne yazık ki. Oğlunu yalnız büyütmeye uğraşıyor, zorlandığını biliyorum ama o iyi bir baba. İşiyle ve oğluyla meşgulken kendini geri plana atıyor ama. Oğlum çok ketum biridir Jungkook, duygularını pek gösteremez aslında hep içinde yaşar. Onun yeniden mutlu olmasını öyle çok istiyorum ki.. "

Bir şey söyleyememiştim. Bir yanım Taehyung ve oğlu için üzülüyordu diğer yanım ise ölmüş bir kadını deli gibi kıskanıyordu. Bu sessizlik fazla sürmemişti çünkü Taehyung masaya dönmüştü. Onun dönüşüyle annesi birden çantasını aldı ve ayağa kalktı.

" Oğlum teyzen aradı sen lavabodayken. Yeonjun'u görmek istiyormuş. Ben torunumu alıp gidiyorum. Siz keyfinize bakın tamam mı?"

Hayır onu kimse aramamıştı. Ağzım açık kadına bakakalmıştım. Resmen bilerek oğluyla başbaşa kalmam için yalan söylüyordu.

My Alpha - taekook-Where stories live. Discover now