12

3.7K 458 142
                                    

Yorum istiyorum...

...

Son bir kaç ay benim için hayatımın en zor zamanlarıydı. Bebeğimi kaybettiğim o günden beri Kim Taehyung'la öğretmen öğrenci ilişkisi dışında tamamen bağımız kopmuştu.

Okulu bırakmayı, başka bir üniversiteye gitmeyi düşünmüştüm ama Jimin ve Yoongi hyung buna izin vermemişlerdi. Her daim yanımda oldukları için kendimi hiç yalnız hissetmesemde ne zaman kendimle kalsam kalbimdeki o karanlık ve derin boşluğa çekiliyordum. Güçlü olmak için verdiğim savaşı o anlarda kaybediyordum.

Şimdi ise haziranın ortasındaydık ve yazın gelişiyle içimde yeni kıpırtılar oluşmaya başlamıştı. Tepedeki güneş içimi ısıtıyordu ve beni eski neşeli günlerime geri döndürüyordu. Yaz tatiliyle beraber sürekli onu göremeyecek olmak unutmamı kolaylaştıracak diye düşünüyordum. Çünkü bilirsiniz gözden uzak olan gönülden de uzak olurmuş... Umarım öyledir!

"Bavulunu hazırlamadın mı hala Jungkook?"

Seoul'den uzaklaşıyorduk. Jimin ve Yoongi hyung sayemde sevgili olmuşlardı. Eh bu da benim işime gelmişti. Çünkü hyung sayesinde bu şehirden uzaklaşacaktım. Daegu'ya ailesinin yazlığına götürecekti bizi. Bavulumu hazırlamıştım aslında ama Jimin çok heyecanlı olduğu için gergindi. Yoongi'nin ailesiyle tanışacaktı tabi gergin olması gayet doğaldı. Onlar evcilik oyunu oynarken ben yaz aşkımı bulmayı umuyordum. Şaka...

"Hazırım ben. Hyung ne zaman gelecek?"

"Bir saate burada olur sanırım. Akşam olmadan yola çıkmalıyız demişti. Mayonu, güneş kremini aldın mı?"

"Aldım tabi bak. Nasıl?" diye sordum elimde tuttuğum mor iplikli mayomu gösterirken. Sonra ikimiz kahkaha atarken Jimin yere düştü. Bu komik olay aramızda sürekli yaşanıyordu. Hazırlanamız bittiği sırada Yoongi hyung arabasıyla Jimin'in evinin önüne geldi. Hyung zengin değildi ama durumu gayet iyiydi. En azından gönlü zengindi yani çünkü bütün bir yaz iki deli omegayla uğraşacaktı.

"Selam Hyung."

"Hazırsanız gidelim."

"Hazırız aşkım." dedi Jimin. Yanağından öpmeyi de eksik etmedi. O öne otururken ben arka koltuğa geçtim. Yolculuklar bende hüzünlü bir hava yaratıyordu. Kafamı cama yaslayıp derin düşüncelere dalıyordum genelde ama Jimin buna izin vermek istemiyordu anlaşılan. Çünkü Yoongi hyungun arabasındaki müzik sistemi acayip bir şeydi ve o bas sesi kulak tırmalasa da dans etmeme engel olamıyordu. Daegu'ya yolculuğumuz bağıra bağıra şarkı söyleyerek ve müziğin ritmine oturduğumuz yerden olabildiğince eşlik ederek başlamıştı.

Akşam olmadan Yoongi hyungun ailesinin yazlığına varmıştık. Ailesi köyde oldukları için yazlık bize kalmıştı. Tek katlı küçük bir evdi. Şehirden uzakta olmaması ve bahçesinde küçükte olsa bir havuzunun olmasına bayılmıştım. Şimdiden burası benim için bir cennet gibiydi ve ben kendimi oldukça iyi hissetmeye başlamıştım bile.

"Jungkook senin odan burası. Biz Jimin'le yan odada kalacağız."

"Fazla gürültü yapmazsınız değil mi hyung?" diye gülmemle hyung kaşlarını çatarak bana attığı kötü bakışlardan sonra kendi odasına geçti. Ben de odama girip bavulumu yere bıraktıktan sonra kendimi yatağa attım.

Yine oluyordu işte. Yalnız kaldığım her an o aklıma düşüveriyordu. Öğretmenimi unutmalıydım. Tek seferlik maceramızı ve bebeğimizi unutmalıydım. Hiç yaşanmamış saymalıydım olanları. Kötü bir tecrübe edindim sadece diyerek avutuyordum kendimi ama omegam bu durumdan rahatsızdı. Onu unutmaya çalışmamı engelliyordu adeta. Ama kendime bir söz vermiştim işte. Aşktan daha çok kariyer odaklıydım artık. Ama bu yaz tatili için bunu geri plana atmıştım. Şimdi deli gibi eğlenecek ve yirmi yaşımın tadını çıkaracaktım.

My Alpha - taekook-Where stories live. Discover now