BİR NEFES - Bölüm 44

91 13 13
                                    


SELAMLAR GECİKME İÇİN KUSURA BAKMAYIN ŞEKER OKUYUCULARIM. ÇOK ÖNEMLİ İŞLERİM VARDI. AMAAAAA SİZLERE ŞAŞIRTICI BİR BÖLÜMLE GELEREK TELAFİ EDECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM. KEYİFLİ ANLAR OLSUN. 

Hayat sadece nefes almaktı sanki benim için. Bir bitki gibiydim, şu anda yalnızca nefes alıp uyuyan bir canlıydım o kadar. Mümkün olduğunca düşünmemeye çalışıyordum. Bazen kendimde güç bulabildiğimde sevdiklerimin aslında ölmemiş olabileceğini düşünüyordum. Keşke her şey gerçekten bir illüzyon olsaydı. Birileri beni kandırmış olsaydı keşke. Kandırılmayı en çok istediğim zaman dilimindeydim. Kendimi yalnız ve tükenmiş hissediyordum. Sihirli güçlerim olsaydı ve bir anda tüm hayatımı istediğim gibi değiştirebilseydim keşke. O zaman sadece sevdiklerimin var olduğu bir dünya yaratır ve sonsuza dek onlarla yaşamak isterdim. Zaman kavramımı yitirmiştim. Yataktan kalkmadığım için Ayaz abi yanıma bir tepsi içinde kahvaltımı getirmişti. Çınar tabi ki yine yoktu. Muhtemelen yine hastaneye babama ve abilerime bakmaya gitmişti. Ayaz abinin getirdiği tepsiye dokunmamıştım yine, canım hiçbir şey istemiyordu. Umutsuz bir şekilde bembeyaz tavanı izlemekten başka yapacağım bir şey yoktu. 

Odamın kapısı açılınca donuk bakışlarla kapıya baktım. Ayaz abi elinde telefonla gelmişti. Telefonu bana uzattığında dayımın sesini duydum. Onun sesini duymamla gözyaşlarıma hakim olamadım. "Bebeğim nasılsın? "dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. "Dayı gelmen lazım." diyebildim. O ise sesindeki titremeye engel olmaya çalışıyordu sanki. "Elya böyle olmak zorundaydı tatlım. Şu anda çok üzgün olduğunu biliyorum ama istesem de yanına gelemem."

Ne demek istiyordu. Böyle olmak zorunda olan neydi ki? Her şey bir anda olmuştu. Planlı bir şey değildi ki? "Dayı bari sen yanımda olsan. Cenaze..." Dudağımda bir yumru oturup kalmıştı öyle, nefesim giderek kesiliyordu. "Dayı cenazeleri kaldırmadık. Sen olmazsan nasıl yapacağım babam, abimler hala hastanede."

"Elya beni dinle yavrum, sen şimdi bunları düşünme tamam mı? Baban ve abilerin iyi olacaklar. Hepimiz çok iyi olacağız. Bu günler geçtiğinde söz veriyorum sana her şey eskisi kadar güzel olacak. "Dayım benimle dalga mı geçiyordu. Nasıl olacaktı bu? "Dayı sen ne dediğinin farkında mısın? Bir sürü sevdiğimi kaybettim ben, hayat nasıl eskisi gibi olabilir? Eğer bu bir şakaysa hiç de komik değil. Yanıma gelmen lazım."

Dayım birkaç dakika sessiz kaldı. sonra "Gelemem kızım, şimdilik gelmemem lazım. " Sesindeki acıyı hissetsem de ona kızmadan edemiyordum. " Sana ihtiyacım var diyorum anlamıyor musun? "

"Elya sakinleş ve sadece bir tatile çıktığını düşün. Senden tek isteğim bu süreçte kendini yıpratmaman ve kendine zarar vermemen anladın mı beni?"

Anlamıyordum ve anlamak da istemiyordum. Şu anda bu sözlerin bu uyarıların bana ne kadar anlamsız geldiğini kimse bilemezdi. Sakin olmak da iyi olmak da istemiyordum. Sadece sevdiklerimi yanımda sağ salim istiyordum. Hayattan tek beklentim buydu. Dayım ne dediğinin farkında mıydı? Her şeyi bu kadar doğal karşılaması ve beni teselli etmeye çalışması saçma geliyordu. Ne demek gelmemem lazım? Ben burada acıdan kıvranırken gerçekten beni bu halde bırakacak mıydı? Ona inanamıyordum. "Sana inanmıyorum? Sevgine de beni düşündüğüne de inanmıyorum dayı, bugün gelmeyeceksen hiç gelme bir daha..." diyerek elimdeki telefonu duvara fırlattım. Telefon parçalarına ayrıldığında yattığım yatağın üzerindeki örtüyü savurdum. Öfkeden ve üzüntüden yorulmuş ruhum her şeyi dağıtmak parçalamak istiyordu. Hıçkırarak ağlarken  elime ne geçerse fırlatmaya başladım. Kendimi kaybetmiştim. Yakıp yıkmak kendim de dahil her şeyi yok etmek istiyordum. Sonu olmayan bir boşlukta havada kalmıştım. Yere çarpıp dağılmak istesem de elimden hiçbir şey gelmiyordu. Dakikalar sonra gürültüye gelen Ayaz abi kendimi kaybettiğimi anladığında beni zapt etmek için bana doğru geldiğinde "Sen de gelme, istemiyorum. "diye bağırdım. "Elya sakin ol. Bak kendine zarar vereceksin. "diyerek beni arkamdan doğru kavradığında iri kolunu kollarımın zerinden geçirerek beni göğsüne yaslamıştı. Bu kes debelenerek başımı sallamaya başladığımda bir eliyle le da alnımdan tutarak iyice zapt ettiğinde artık hareket edemiyordum. "Dur be kızım, dur artık. Nefes al. "dediğinde bırak beni diye bağırdım. Nafile beni bırakmıyordu. "Bir şartla bırakırım seni sakinleşeceksin ve doktorun bıraktığı ilaçlardan içeceksin. " 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now