SÜRPRİZ - Bölüm 27

119 9 12
                                    

BİR AY SONRA 

Yazlıktaki ilk haftamızın üzerinden tam bir ay geçmişti. Dün Egemen abimi ve Başak'ı muayene eden Metin amca artık normal yaşantılarına dönebileceklerini söylemişti. Ben ise tamamen iyileşmiştim. Babam ilk haftadan beri ayaktaydı denize girmese de  çok dirençli bir adam olduğundan ameliyat olduğu günden beri normal hayata dönmek için elinden geleni yapıyordu. Annemle iyice yakınlaşmışlardı. Her akşam bana çaktırmamaya çalışarak sahilde yürüyüş yapıyorlar, her fırsatta yan yana geliyorlardı. Ben durumun farkında olsam da görmemiş duymamış gibi yapıyordum. Sanıyorum artık onların bir arada olmasını ben de istiyordum. Başlarda kıskansam da şimdi hayatımın en önemli iki insanının bir arada olması bana doğal geliyordu. Hatta diğer normal insanlar gibi annesi babası bir arada olan, sevdiklerinden hiç ayrılmamış ve ailesi ile büyümüş bir genç kız gibi hissetmeye çalışıyordum. Artık hayatımda normalleşme istiyordum. Normal sakin sıradan bir hayat, sıradan dertler, sıradan muhabbetler istiyordum. 

Çınar buradayken daha az gergin bir insan olmuştu, bana aşırı yakın davranmasa da daha yumuşak ve ilgili davranıyordu. Hiçbir zaman davranışlarıyla sınırı aşmıyordu. Zaten aramızda öyle ismi konulmuş bir ilişki de yoktu. Sonuçta bizler kalabalık bir ailede yaşıyorduk. Çınar her davranışı ile ölçülü bir insandı ve ben de ona saygı duyuyordum. Onun yakınımda olması beni önemsemesi bana yetiyordu. İnsan yaşadıklarıyla bir hamur gibi şekil alıyordu çünkü, ruhum dinginleşmiş oturmuştu sanki. Cıvıl cıvıl bir genç kız olduğum eski günlere dönemeye çalışsam da artık büyümeye başladığımı biliyordum. 

Bu sabah hep birlikte denize girmeye karar vermiştik. Abilerim Çınar ve ablalarım hep bir arada denize girecektik, hemen kalkıp hazırlandım. Üzerime turkuaz rengi bikinimi giydim ve aşağıya indim. Burada çok rahattık çünkü evimizin hemen önünde denize girebiliyorduk. Başak'da giyinmişti. Bir aydır yatakta ya da evde takılmak onu epey bunaltmıştı. Onu görünce gülümsedim. "Günaydın ..."

"Sana da günaydın canım. Diğerleri gittiler mi? "

" Bilmem ki kimseyi görmedim. Haydi gel biz gidelim. "

Burası bana çok iyi gelmişti. Ruhum dinlenmişti, herkes evdeydi ve tatilin tadını çıkarıyorduk insan daha ne isterdi ki? Maddi sorunlar yok, fabrika sorunları yok, düşman korkusu yok. Burası bizim cennetimiz olmuştu. Annelerimize haber verip dışarı çıktık. Başak'la ikimiz de sırıtarak birbirimize baktık. Ve deliler gibi "İnanmıyoruuuuum, birlikte denize gireceğiz. "diye bağırarak tepinerek kollarımızı da önde kenetlemiş dönüyorduk. Bir anda arkamızdan gelen sesle irkilip durduk ve Egemen abimle Çınar'ın da denize girmek üzere sahile geldiklerini öğrenmiş olduk. Üzerlerindeki deniz şortları çok havalı görünüyorlardı hem de sinir bozucu bir derecede havalı. Koşup abimin kucağına atladım. " Yaşasın abi birlikte yüzeceğiz. "

Abim beni yakalayıp havada döndürdükten sonra yere bıraktı. " Sabrettiğine değmiş bakıyorum. " 

Yanağından öperken hala ayaklarım havadaydı. yalnız abimin yüzünde bir muzırlık vardı. "Ne dersin Çınar sulu bir kutlama ile açılış yapalım mı? "

Çınar bize bakarken " Bence uygundur. "diyerek o da Başak'ı kucakladığı gibi denize doğru koşmaya başladılar. Ben çığlık atmaya başladım Başak' da benden farksız değildi. "Abi yapma, abi kendimiz yüzeriz. " Başak da benden farksız değildi. "Bak, beni atarsan konuşmam senle. Yapma bak. " dese de zaten bizi önemseyen de yoktu. Bizi suya attıklarında ikimiz de suyun dibini boylamıştık. Suyun yüzeyine çıkıp kendime geldiğimde tuzlu sudan gözlerim yanmıştı. Yine dudaklarımı büzerek abime baktım. " Ne oldu bebeğim . "dediğinde elimle suyu ona atmaya başladım. Sonra yetinemeyip kollarımı abimin boynuna dayayıp onu bırakmadım. "Cezalısın Egemen bey şimdi beni taşımak zorundasın. " Başak ise hiç aldırmamıştı bile sanki biraz önce bağıran o değilmiş gibi yüzmeye başlamıştı. Onca şeyden sonra yüzmek o kadar iyi gelmişti ki bir tüy kadar hafiflediğimi hissediyordum. Çınar "Gençler ben biraz açılacağım "dediğinde canım sıkılmıştı. Abim de onunla birlikte açılmaya kara vermişti. Başak ile ben onlar kadar iyi yüzücü olmadığımız için biraz daha suda oyalanıp güneşlenmek için sudan çıktık. Buranın güneşi oldukça yakıcıydı. Havlularımızı serip uzandık. Yorulmuştum, gözlerimi kapatıp güneşin sıcaklığıyla iyice mayıştım. Başak da benden farksızdı. Eskiden birlikte denize girme hayali kurar ama bir türlü gerçekleştiremezdik. Yıllar sonra bu hayalimizi gerçekleştirmiştik. Güneşin altında kavrulmamak için kısa süre sonra ikimiz de kalktık. Egemen abim ve Çınar hala dönmemişlerdi. Biz onların denizden çıkmasını beklerken onlar kulübün olduğu taraftan çıkıp gelmişlerdi. Yanlarında Savaş abim de vardı. Egemen abim elini kolunu sallayarak konuşan Savaş abimin ensesinden tutup sinirli bir şeyler söylüyordu ona. Ne olmuştu acaba, hemen onların yanına koştum. Aralarına girip "Abi neden tartışıyorsunuz ne oldu?" diye sordum.  Egemen abim elini omzuma atıp "Bir şey yok ufaklık abin sabahın köründe sosyalleşmeye gitmiş o kadar. " dediğinde Savaş abim ona cevap vermedi. Başak hala güneşin altında kavrulmakla meşguldü. İleride gamsız bir şekilde uzanan Başak'a seslenen Savaş abim sinirini ondan çıkarıyor gibiydi. " Başak haydi eve." dediğinde Çınar sessizliğini bozdu. " Söyleyene bakın. Sabahın köründe sahile çapkınlık yapmaya gitmemiş gibi bir de kıza bağırıyor. " 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now