BAŞKA BİR BOYUTTA- Bölüm 4

265 17 31
                                    


Merhaba canlar nasıl gidiyor bakalım , umarım her şey tam da istediğiniz gibidir ve  yolundadır. 

Hikaye ile ilgili duygu ve düşünceleriniz çok önemli, duygu, düşünce ve varsa isteklerinizi yazarak hikayenin gelişimine katkı sağlamanızı rica ediyorum. Her hikaye okuyucuları ile değerine değer katar. Hikayeyi sevdiklerinize tavsiye ederseniz mutlu olurum. Güzel hikayelerde  görüşmek dileğiyle...

KEYİFLİ OKUMALAR...

***


" Uzun bir yolculuk tek bir adımla başlar."  demiş Konfüçyüs. Uçak havaalanına indiğinde bizi alan Kartal beyin adamları bizi çiftliğine doğru götürürken bu sözü düşündüm. Ben bu yolculuğa gönüllü olmasam da mecbur bırakılmıştım. Bana dayatılmış olan bu zoraki adım ile nasıl bir yolculuk yapacaktım. Bu yolculuk bana neler öğretecekti? Belki tenim belki de ruhum kanayacaktı. Eski hayatımda ne çok şeyim varmış meğer diye düşündüm. Düne kadar en azından babası olmasa da annesi tarafından çok sevilen bir Elya vardı eski yaşantımda. Şimdi ise annesi tarafından kandırılmış, babası tarafından terk edilmiş bir genç kızdım ben. 

Toscana'daki çiftliğe doğru giderken düşüncelerimden sıyrılmak için etrafı izlemeye  çalışıyordum. Yemyeşil tepelerin oluşturduğu görüntü nefes kesiciydi. Bir patchwork örtü gibi toprağı saklayan bitki örtüsüne hayran kaldım. Yeşilin hemen her tonu toprağı kucaklayarak gökyüzün mavisiyle yarışıyordu sanki. Öyle bir yarıştı ki bu kıyasıya bir görsel şölen sunuyordu. Buralarda şarapçılık yapıldığını biliyordum. Tepelerin etekleri uçsuz bucaksız bağlar ve meyve bahçeleri ile bezeliydi. Tepelere doğru baktığınızda yer yer ihtişamlı görünümü ile her yerin sahibi gibi görünen dev şatolar vardı. Görkemli ve şaşaalı görüntüleri ile bu dev şatolara hayran olmamak mümkün değildi.Daha önce masallardan dinlediğim şatoları görünce farklı bir merak kapladı içimi. Mutlu olduğum bir gün belki bir şatonun içini gezmeyi çok isterdim. O anda hayal kurabilmenin mutluluğunu yaşadım. Üzgünken bile hayal kurabiliyorsam benim için umut vardı. Sahi daha dün sabah annesiyle sakarlığı yüzünden tartışan o sıradan genç kız değil miydim artık? Bir anda bambaşka bir boyutta olmayı, farklı insanlarla yeni bir dünyaya adım atmayı bu kadar kolay kabullenmeli miydim? Neden oynanmıştı bu oyun ve neden ben seçilmiştim? Şimdi bu yolculuk sonucunda hayat benden daha neleri alacaktı? Kimse bana böyle ani, böyle değişken bir hayat yolculuğunu dayatmamalıydı. Bu dayatılmış bir yolculuktu. Planlı bir yolculuk değildi benimki, hevesle hazırlanmış bir valizim yoktu. Hatta her şeyim İstanbul'da kalmıştı. Anılarım, giysilerim, kitaplarım hepsini ardımda bırakmak zorunda kalmıştım. Tüm bunları düşününce içim daha da yaralı bir hal aldı. Sanki içimde hiç durmadan kanamaya devam eden bir yara vardı ve göğsümde nefes almaya yer kalmamış gibiydi. 

 Kendime ancak çalan telefon sesi ile gelmiştim, çünkü arabadaki herkes gergin ve sessizdi. Kartal bey telefonunu açtı sanırım Egemen diye biri ile konuşuyordu. 

" Yaklaştık Egemen, her şey yolunda oğlum.Tamam biz de yetişiriz diye düşünüyorum ." diyerek şoföre baktı.  Egemen dediği kişiye nasıl da içten oğlum demişti. Tabi ki derdi doğduğundan beri yanında olduğu, koruduğu, sevdiği ve gözünün içine baktığı oğluyla konuşuyordu. Ben kimdim peki? Değersiz bir kız bebek olarak her hangi bir kadının kucağına atılmış bir varlıktım sadece. Güya korumaya çalıştıkları ama artık korunmak için uzakta olması gereken bir insandım. Vicdan kırıntısı kalan yüreklerinde silik bir izim kalmıştı ve şimdi kendi sildikleri izleri yeniden tazelemeye mi çalışıyorlardı? Sanırım her an, her tanıştığım kişi ve her duyduğum sözcükle kalp kırıklığım biraz daha yerleşiyordu ruhuma. İçime attıklarım ve söyleyemediklerim kalmıştı hala. 

İLLÜZYON- Yeni HayatımWhere stories live. Discover now