18. Bölüm

1K 96 12
                                    

Arka arkaya iki bölüm attım 👆🏼

Yoongi sabah okula Yeonjun'la beraber girmişti. Yeonjun, Yoongi'nin sınıfındaydı ve bunun için epey bağış yapmak zorunda kalmıştı tabi.

İkisi de dünden beri heyecanla konuşuyorlardı. Sınıfa girip Yoongi'nin sırasına oturmalarıyla Jungkook'un arkadaşları hemen başlarında toplanmışlardı. Anlaşılan Jungkook henüz gelmemişti.

Yeonjun'la kısaca tanıştıktan sonra Yeonjun'un girişkenliği sayesinde kimse yabancılık çekmeden dün hakkında konuşmaya başladılar. Tabi isim vermemeye çalışıyorlardı sınıftakiler anlamasın diye.

Yoongi ise onların heyecanıyla daha da heyecanlanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. 'Sen de hoşlanıyor musun' sorularını ustalıkla geçiştiriyordu.

Zil çalmasına çok kısa bir süre kalmışken delta da uykulu bir şekilde sınıfa girip en arka sıraya gitti. Arkadaşlarını umursamadan Yeonjun'la konuştu. "Yeonjun, ben Yoongi'nin yanında otursam sen Hoseok'la otursan olur mu bugünlük?"

Yoongi de istiyordu eşiyle beraber oturmak ama kuzeninin ilk günüydü bugün. "Ama Yeonjun'un ilk günü bugün."

"Ama çok uykum var. Sadece öğleden önce."

Yeonjun ise bu durumu hiç dert ediyor gibi değildi. "Saçmalama Yoongi ne olacak, gel Jungkook otur sen." diyip hemen ayaklandı.

Jungkook Yeonjun'un bu hareketine minnettar olduğunu göstermek için omzunu sıvazlayıp yerine yerleşti.

Yerleşir yerleşmez sırada öne kayarak kafasını Yoongi'nin omzuna koydu. Arkadaşları abartılı tepkiler vererek bir şeyler söylese de umursamayıp gözlerini kapattı ama Yoongi'nin heyecanlandığını hissetmesiyle yüzünde hafif bir sırıtma asılı kalmıştı.

Öğretmen derse girip herkes yerlerine dağıldığında bile konumunu bozmadı. Sınıftaki herkes gördüğü şeyle birkaç saniyelik şaşkınlıkla onlara bakıyor, sonra önlerine dönüyordu.

İki ders boyunca omzunda uyumuştu ve Yoongi uyandırmamak için hareket bile etmiyordu. Arada onun kokusuyla mayışıp kendisi de uyumak istese de gözlerini zorlukla açık tutmaya çalışıyordu.

Oysa ilk teneffüs okulu gezdirecekti Yeonjun'a. Ama kuzeni kendisine göre oldukça girişken olduğu için pek de gerek kaldığını sanmıyordu. Sınıftakilerle çoktan konuşmaya başlamıştı.

İki ders sonunda Jungkook uyanıp, henüz gözlerini açmadan Yoongi'nin boynuna minik bir öpücük kondurdu.

Eşinin kalp atışını hızlandırmak hoşuna gidiyordu. Yavaşça omzundan kalkıp doğruldu. "Günaydın."

"G-günaydın."

Ne kadar uyuduğunu anlayabilmek için saate baktı. Sınıfta az kişi vardı. Bir sonraki dersleri de beden eğitimi olduğu için çoğu kişi spor salonuna gitmiş olmalıydı.

"Omzunu ağrıttım mı?"

"Hayır, hayır ağrımadı."

"İyi o zaman. Bizimkiler çıkmış sanırım. Gidip kantinde kahve içmeye ne dersin?"

"Çok iyi olur. Uykum geldi zaten."

"Hmm o zaman içmesek mi? Diğer derslerde de sen benim omzumda uyursun."

"Jungkook. Kalk."

Delta yapmacık bir üzüntüyle kalkıp omegasını da elinden tutarak kaldırdı. Sınıftan çıkana kadar elini bırakmamıştı.

Beraber kantine gidip birer kahve aldılar. "Ben çikolata da istiyorum."

Yoongi'nin bu isteğiyle Jungkook kulağına eğilip "Beni yiyebilirsin." diye fısıldadı çapkınca. Tabi  karşılığında aldığı karnına yediği dirsek olmuştu ama ikisi de gülüyordu.

Kahvelerini içtikten sonra spor salonuna gidip basketbol oynayanların arasına katılmaya karar verdiler. Önceden karşılıklı oynayamamışlardı bu yüzden farklı takımlara girdiler.

Kendi arkadaşlarından pek katılan olmamıştı. Taehyung, Yoongi'yle aynı takımdayken karşı takımda da Seokjin vardı.

Maç boyunca Jungkook sürekli Yoongi'ye temas etmek için yer aramıştı.

Maç sonunda galip gelen Jungkook'un takımıydı ama iki taraf da maç sonunda çok gergindi bu sebeple tartışmaları kaçınılmazdı. Herkes arasında hiddetle tartışırken Yoongi birden "Hile yaptınız." diye bağırdı hepsinin duyacağı şekilde.

Jungkook da "Ne hilesi? Yapmadık hile falan." diye karşı çıktı beklemeden.

Salonun ortasında iki takım karşı karşıya duruyordu. "Sen hiç konuşma. Deltasın diye milletin suratına son hızla top atmana gerek yok."

"Hızla top atmıyorum. Narin olan sizseniz benim suçum ne?"

İkisi de daha önceden telefonda yaptığı tartışmayı şimdi tekrarlıyordu ve bundan çok keyif alıyorlardı. Fazla yükselmişlerdi. Diğerleri tartışmayı tamamen ikisine bırakmıştı.

"Narin olan biz değiliz. Siz oynamayı bilmiyorsunuz!"

"Oynamayı bilmesek kazanamadık o-"
Neredeyse omega demek üzereydi ama son anda çevirdi. "o-oyanayamayan sizsiniz."

"Öyle mi delta? Öğret o zaman."

Git gide birbirlerine yaklaşmışlardı ve şimdi aralarında sadece bir adım vardı. Jungkook kalan son adımı da kapatıp omeganın kulağına eğildi. "Çıkışta özel derse ne dersin?"

Geri çekildiğinde yüzünde muzip bir ifade vardı. Yoongi ise gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. Etraftakiler onların bu tavrını görünce kavganın bittiğini anlayıp dağılmaya başladı.

Etraflarında insan azalınca bu sefer Yoongi Jungkook'un kulağına doğru fısıldadı: "Dersimi şimdi istiyorum." Jungkook ne olduğunu anlayamadan Yoongi onu bileğinden tutup soyunma odasına sürükledi.

"Yoongi?"

İçeriye girdiklerinde kimsenin olmamasından faydalanıp kapıyı kapattı omega. Jungkook anlamaz gözlerle onu takip ediyordu.

Kapanan kapıya deltanın yaşlanmasını sağladıktan sonra ellerini ensesinde birleştirip hafifçe yükselerek dudaklarının birleşmesini sağladı.

Jungkook'un şaşkınlığını atıp kontrolü eline alması fark edilemeyecek kadar kısa sürmüştü. Birkaç saniye sonra hızla Yoongi'nin beline yerleştirdiği elleriyle yerlerini değiştirip omegayı kapıyla arasına aldı ve öpüşmelerini derinleştirdi.

Omega's Secret | Yoonkook ✓Where stories live. Discover now