T9

53 10 11
                                    

"Bunlar gerçek mi?" Direktör ellerini Jungkook'un göğsüne gezdirirken siyah damaların etrafındaki pembe çiçeklere bakıyordu. Jungkook yorum yapmamıştı.

Hemşireler de şaşkınlıkla izliyordu.

"Bu kendiliğinden olamaz Jungkook. Jimin'in işi bu." Dönüp hemşirelerden birine seslendi.

"Jimin'i çağırır mısın?" Jungkook olumeuzca kafasını sallayıp reddetti.

"Hanımefendi lütfen. Bir anda kendiliğinden oldu." Direktör onu dinlemeyip önündeki kitabı okurken kapı açılmıştı. Jimin'in üstünde büyük beyaz bir kazak ve trençkot vardı. Beyaz eldivenleriyse her zamanki gibi elindeydi

Gözleri neden çağırıldığını anlayamaz bir şekilde bakarken Direktör döndü ona.

"Jimin, tatlım. Çabuk gel. Nasıl yaptın bunu?" Jimin'in gözleri bu sabah ilk kez gördüğü çiçeklere gitti. Gamzesi hafifçe belli olurken konuşmuştu.

"Bilmiyorum Hanımefendi. Ben yapmadım." Direktör onların birbirlerinden kaçmalarından sıkıldığından Jimin'e gözleriyle işaret etti.

"Dokun." Jimin tereddütle direktöre bakmıştı. Jungkook ifadesi yüz ifadesiyle dümdüz karşısındaki kapıya bakıyordu.

Baş parmağını hafifçe göğsüne dokundururken bir şey olmamasıyla seçti. Direktöre ben söylemiştim der gibi bakarken Direktör pes etmemişti.

"Eldivenini çıkart Jimin." Jungkook da bu sefer Direktöre bıkmışlıkla bakmıştı. Jimin eldivenini çıkartarak tereddütle eldivene bakarken Jungkook onun bileğinden kaldırıp elini göğsüne koydu.

Çok sıkılmıştı bu durumdan. Pembe ve morçiçekler dallanarak Jungkook'un göğsündeki siyah damarları kaplarken Direktör heyecanla alkışlamıştı.

Hemşirelerse şaşkınlıkla bakıyordu.

"Gördünüz mü? Jimin yapıyor işte." Jungkook zatn bunu bildiğinden derin bir nefes vererek kafasını eğerken Jimin yeşil gözlerini direktöre götürdü sonra tekrar Jungkook'a.

"Ağrı, peki ağrısı hala devam ediyor mu?" Jungkook kafasını sallamıştı.

"Görüntüsü düzelse de ağrısı artıyor. Sevinilecek bir şey yok yani?" Direktör'e dönerken söylediği sözlerle gömleğinin düğmelerini iliklemeye başlamıştı.

"Bekleyin, bir karışımım vardı onu bulacağım." Adımlarını dışarı götürürken hemşireler de peşinden gitmişti.

Jimin gözlerini sabah yanında uyandığı bedende gezdirdi. Ağrısını kendisinin dindireceğini biliyordu.

"Direktöre dünkü olayı söylemediğin için, teşekkür etmek istiyorum. Yardımcı olabilirim." Jungkook kafasını salladı. Ağrıları bazen dayanılmaz oluyordu.

"Gece yarısında, burada?"

//

"Kusura bakma gerçekten. Taehyungla alakalı bir durum vardı." Jimin adımlarını ona götürürken Jungkook da ona dönmüştü.

"Sorun değil." Yeşil gözlü olan koşmuş olduğundan nefes almakta zorlanıyordu. Acelesinden Jungkook'un gömleğinin düğmelerini kendisi çözerken Jungkook'un kendisinden ne kadar nefret ettiğini bildiğinden bu işe neden girdiğini de sorguluyordu.

Ama onun canının yandığını hissediyordu, Jungkook her şeyi son zamanlara kadar unutmuş olsa da Jimin hatırlıyordu.

Jungkook sedyeye dayanmışken Jimin de aralık bacaklarında ne kadar uzak durabilirse o kadar uzak durmuş ve elini kalbine götürmüştü. Jungkook onun belinden biraz daha yaklaşırken bir süre öyle durdular.

Jimin onun acısının azaldığını hissediyordu. Yaklaşık yarım saat sonra Jungkook'un alnı Jimin'in göğsüne düştü.

Jimin onun nefeslerini hissediyordu, elini göğsünden çekmedi bir diğer elini de ensesine koydu. Karanlıkta gözükmüyordu, siyah damarlar hafiften de olsa silikleşiyordu.

Jungkook'un da uyuduğunu hissedebiliyordu, onu uyandırmazdı da ayakta öylece o uyanana kadar beklerdi.

Fakat Jungkook onun bu düşüncesini hissetmişçesine onu belinden çekip bacağına oturmasını sağlamıştı.

Dakikalar sonraysa Jimin de uykuya dalmıştı.

//

Direktör her yerde aradığı Jungkook'u ikinci revir odasında bulurken gözleri gördüğüyle açılmıştı.

Jimin Jungkook'un kucağında başı onun boynunda uyurken Jungkook da bacağındaki bedeni belinden tutuyor ve o da onun göğsüne yaslanmış uyuyordu.

Jimin'in pembe saçları Jungkook'un boynuna dağılmıştı. Adımlarını onlara götürecekken takıldığı sehpadan düşen vazoyla Jungkook hızla kafasını kaldırmıştı. O anlamazcasına etrafına ve direktöre bakarken Jimin sadece yasladığı alnını kaldırıp yanağına dayamıştı.

"Hanımefendi?" Jungkook'un sesiyle gözlerini açtı. Ne olduğunu anladığı gibi de kalkarak uzaklşırken ikisinin de gözleri direktördeydi.

"Uyandırdım çocuklar kusura bakmayın. İkinizi de arıyordum ama burada bulacağını düşünmemiştim. Jungkook, tesadüfe bak ne kadar iyileşmiş damarların." Jungkook onun dalga geçen tavrıyla ayağa kalktı.

"Hanımefendi, biz ondan şey yaptık." Jimin kendisini açıklamaya çalışırken Direktör daha da gülmüştü.

"Tabi canım, biz de harıl harıl çalışıp Jungkook'a ilaç arıyoruz. Jungkook ilacını bulmuş." Jungkook onun tepkilerine gülerken Jimin şaşırarak göz devirmişti direktörün şakasına. Trençkotunu alarak kapıya yöneldi.

"Ben kaçıyorum, sohbetinize doyum olmaz."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TomorrowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin