⋆11⋆

17 2 0
                                    

Theodore ile sarıldıktan sonra banka oturup konuştuk. Sonra Theodore ile Lorenzo, Daphne ve Mattheo'nun yanına gittik. Bütün gün uzun uzun konuştuk. Theodore'u iyi hissettirmek ve rahatlatmak için hepimiz odalarımıza dağıldık ve Theodore'u yurt odasında yalnız bıraktık. Lorenzo tabii Theodore'u odasına bırakmak için beni zorlamıştı.

Theodore beni yalnız odama göndermek istememişti. Ama ben gerek olmadığını söylemiştim. Ona rağmen içinde kötü bir his olduğunu, beni tek bırakmak istemediğini söylemişti.

Zor uğraşlar sonucunda kendi odama geçmeyi başardım. Üstümü çıkarmadan önce Calcifer'i sevdim. Biraz sonra kapım çalındı.

?:
"Max."

"Efendim? Oh.. Pansy..? Bunca zamandır neredeydin..-"

Pansy gelmişti. Kızgın ve gergin görünüyordu. Yavaşça bana yaklaşıyordu. Ve dişlerini sıkarak konuşuyordu.

"Söyle o sevgiline benden uzak dursun."

"Ne? Kim? Kim benim sevgilim?"

Pansy kolunu sıvadı, sıvaması ile birlikte birkaç sigara izi görünmüştü. Çok derin ve çok kötüydü.

"Bunu görüyor musun? Bunu Theodore yaptı. Bir daha sana bulaşmamam için beni tehdit etti. Dizlerimin üstünde ona yalvarmamı istedi."

Duyduklarımla şoke olmuştum. Evet Theodore bunları yapabilecek birisiydi ama onun yapacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti.

"Ben şuanda o aptal sevgilin yüzünden kolumu kaybedebilirim."

"Ben.. Özür dilerim.."

"Hah.. Özürle her şey geçebilir mi sanıyorsun? Ne sanıyorsun sen kendini? İyilik perisi mi? Bu karşılıksız kalmamalı."

Pansy yavaşça bana yaklaşıyordu. Vücudumu dikleştirdim ve o bana yaklaşmaya devam ederken ben de geriye doğru gidiyordum.

☆-Theodore Nott;

𔓘Max beni odama bıraktığından beri içimde beni rahatsız eden bir şey vardı. İçim içimi kemirip duruyordu. Yanına gidip rahatsızlık vermek istemiyorum. Yatağımda uyumaya çalışırken kalbime bir ağrı saplandı. Kendimi çok kötü hissettim ve dayanamayıp Max'in odasına doğru yol aldım.

Odasının kapısına geldiğimde kapıyı çalmak ya da çalmamak arasında kararsız kalmıştım. En son dayanamayıp içimi kemiren şeyden kurtulmak için kapıyı çalmadan direkt içeri girdim. Yatakta sırtı kapıya dönük bir şekilde yatıyordu. Doğruldu ve kapıya doğru baktı.

Max.

Bana bakıyordu.

Yüzü kanlı bir şekilde.

Yüzü tırnak izleriyle kaplıydı. Her tarafı kanıyordu. Bir kaç damla parlak kan başından gözüne doğru akıyordu.

☆-Max Thompson;

ৎ୭:

"KİM YAPTI BUNU?!"

Theodore oturduğum yerden beni omuzlarımdan sarsmaya devam ediyordu. Yaşananları anlatmak istemiyordum. Yüzüne bakmaktan utanıyordum. Her anlamda. Ben gözlerimi kaçırırken o konuşmaya devam etti.

"MAX! SÖYLE DİYORUM SANA! KİM YAPTI BUNU?!"

Çıldırmış gibi bağırıyordu. Vereceği tepkiden çok korkuyordum. Theodore korktuğumu anlamış olacak ki sesini alçalttı. Yüzümü elleri arasına aldı ve benimle aynı boya gelmek için önümde eğildi.

"Max.. Lütfen söyle bana.."

"Pansy yaptı."

Theodore sakince ayağa kalktı ve kafamı tutup kendi vücuduna bastırdı.

𝐒𝐭𝐨𝐫𝐲 𝐨𝐟 𝐌𝐚𝐱 𝐓𝐡𝐨𝐦𝐩𝐬𝐨𝐧 || 𝑯𝑷⋆𝑭𝒂𝒏𝒇𝒊𝒄𝒕𝒊𝒐𝒏          Where stories live. Discover now