⋆9⋆

29 2 8
                                    

Sabah gerçekten çok rahat ve mutlu bir şekilde uyandım. Bugün hafta sonuydu. Hemen yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim, Theodore'un hediye ettiği küçük kediyi, çizim defterimi ve kullandığım birkaç kalemi montumun cebime koydum. Sonrasında odamdan çıktım ve bahçeye indim.

Cebim büyüktü bu yüzden genellikle çanta taşımıyordum. Tabii çanta kadar büyük değildi ama genişti. Lorenzo topladığı çiçekleri geri almak sözüyle cebime tıkıştırıyordu ve geri almıyordu. Bu yüzden cebim sürekli renkli çiçek yapraklarıyla dolu oluyordu.

Bahçede Lorenzo'yu gördüm ve koşarak yanına geldim. Çiçekleri suluyordu.

"Eeeeennnnzzzooooooo!!"

Sesim okulun bahçesine yayılmıştı. Lorenzo anladı ki dönüp bakmadı. Yanına geleceğimi biliyor tabii.

"Nasılsın??"

"İyiyim Maximo sen?"

Dünkü olayları sürekli düşünüyordum bu yüzden Lorenzo'nun yanında 32 diş sırıtıyordum. O kadar mutluydum ki...

Tekrardan kendi kendime kıkırdarken Lorenzo duydu. Tebessümle konuşmaya başladı.

"Hey, ne gülüyorsun öyle? Theodore'la bir şeyler mi oldu yoksa?"

Lorenzo'nun yüzüne bakmadan gülümseyerek cevap verdim.

"Haaayııırr, şimdi söylemeyeceeeğiiimm."

Lorenzo gülmeye devam ediyordu. Sanki benimle gurur duyuyormuş gibi. Sonra arkadan birisi konuştu.

?:
"Ne oldu Maximo? Neyi söylemeyeceksin?"

Arkamı dönüp konuşan kişiye baktım.

"Theodore!"

Mutlulukla parlayan gözlerimle ona bakıyordum, sanki dünden daha fazla yakışıklı olmuştu. Gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Nasılsın? Biraz daha iyi misin? İyi uyudun mu?"

Ona bakarak cevap verdim.

"Çoook iyi uyudum! Harikayım!"

Kıkırdadı.

"İyi o zaman. Yemekhanede görüşürüz."

"Görüşürüz!!"

Theodore gözden kaybolana kadar arkasından baktım.

Lorenzo:
"Hey hey hey! Bir şeyler olmuş! Hemen anlatıyorsun!"

"Ah tabii ki!"

Her şeyi anlattım. Lorenzo şaşkınlıkla ve mutlulukla dinliyordu.

"HA-Rİ-KA!"

"Ay tabii ki! Şey Lorenzo, sana demiştim ya bazı bilgiler edinebilir misin diye."

"Tabii ki onu sürekli izliyorum için rahat olsun."

Gülümsedim.

"Teşekkürler! Hadi yemekhaneye gidelim."

Yemekhanede genellikle herkes binasının masasına oturuyor ama bu kural bizim için geçerli değil.

"Lorenzo! Gel çabuk Gryffindor masasında yan yana iki sandalye boş!"

"Hey bekle!"

"Selam millet biz geldik! Sorun olmaz değil mi?"

Harry:
"Hoşgeldiniz Max- Eh.. Lorenzo?"

Hermonie:
"Sende hoşgeldin Lorenzo! Otursanıza"

𝐒𝐭𝐨𝐫𝐲 𝐨𝐟 𝐌𝐚𝐱 𝐓𝐡𝐨𝐦𝐩𝐬𝐨𝐧 || 𝑯𝑷⋆𝑭𝒂𝒏𝒇𝒊𝒄𝒕𝒊𝒐𝒏          Where stories live. Discover now