⋆3⋆

21 2 0
                                    

Sabah saat 10:44 gibi uyandım. Odamdan çıkıp kızlar banyosuna gittim. Oraya vardığımda tanıdık birkaç kızı gördüm ve ayaküstü konuşup işimi halledip çıktım. Tekrar odama gidip üstümü değiştirip bahçeye çıktım. Hermonie ve Luna bir bankta konuşuyorlardı beni görünce el salladılar ve yanlarına gittim.

"Günaydın."

"Günaydın Max."

Gülümsedim, Luna biraz kenara kaydı ve oturmam için yer açtı. Yanlarına oturdum ve biraz sohbet ettik. Hermonie bana projeyi ne yaptığımı sordu o gün sınıflarımız ayrıydı bu yüzden ne olduğunu görmemişti tabii.

"Projeyi ne yaptın?"

"Vermedim." İkiside aynı anda bana şok olmuş bir şekilde baktı.

"NE"

"Vermedim işte. Ayrıca düşündüğüm kadar sinirli değildi, ne bana patladı, ne de umursadı"

Luna sordu.

"Sen ciddi misin?! Gerçekten kızmadı mı?"

"Hayır kızmadı ve binamdan puanda kırmadı, ben de şaşırdım merak etme."

Hermonie,

"Vay be.. orada olup izlemek isterdim"

"Aynen aynen."

Kızları biraz geçiştirmiş gibi oldum ve yanlarından kalkıp biraz bahçede dolaştım. Kendi kendime söylenirken bu sefer Lorenzo kafasında çiçek tacı ile yanıma gelip elinde yaptığı diğer çiçek tacını kafama takıp konuşmaya başladı.

"Dün gerçekten kimsenin cesaret edemediği şeyi yaptın çok havalıydı!" Aynen ne demezsin! Ondan önceki ders resmen gerginlikten bayılacaktım.

"Projeyi vermeyen öğrencilerin cesaretleri olmadığı için ben kalkıp söyledim işte"

"Harikasın arkadaşım"

"Teşekkür ederim Çiçek Enzo"

Lorenzo çocukluğundan beri çiçeklerle ilgilenmeyi çok seviyordu odasında hep saksıda bir iki tane çiçeği olurdu. Şu anda bile yurt odasında birkaç tane çiçeği var. Çocukluğumuzdan beri ona Çiçek Enzo diye sesleniyordum oda bir şey demiyordu tabii.

"Ee bugün boş musun? Bir şeyler yapalım mı?" Durup bir süre düşündü.

"Piknik yapalım mı? Ya da.. farklı birşey?" Lorenzo ile çocukluğumuzdan beri piknik yapmayı çok severdik, gerekli gereksiz birsürü şey hakkında konuşurduk Hogwarts'a geldiğimizden bu yana uzun zamandır birlikte vakit geçirmemiştik bu yüzden bu fikir güzeldi.

"Pekala. Birkaç atıştırmalık alıp astronomi kulesinde dedikodu yapalım!"

"Tamamdır!"

𖡼.𖤣𖥧𖡼.𖤣𖥧𖡼.𖤣𖥧𖡼.𖤣𖥧

Kahvaltıdan sonra yaklaşık yarım saat sonra astronomi kulesinde buluşup havadan sudan konuştuk, bu konuşma daha sonra kaotik dedikodulara dönüştü Lorenzo'nun anlattıkları dedikoduları şok içinde dinliyordum, oda benim anlattığım dedikoduları aynı şekilde dinliyordu.

"SEN CİDDİ MİSİN YA?!"

"BUNU ELLİ YEDİNCİ KEZ SORUYORSUN! CİDDİYİM DEDİM NEDEN İNANMIYORSUN?!"

"İNANMAK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ!"

"İNANMASANA O ZAMAN ÇATLAK PROFESÖR"

"SENSİN ÇATLAK PROFESÖR! ASLANAĞZI ÇİÇEĞİ"

Son dediğim şeyden sonra ikimizde aynı anda durduk ve yüzümüz gülmemek için ekşidi, bunun üzerine dayanamayıp ikimizde gülmeye başladık.

"ASLANAĞZI HAHAHAH"

Ne kadar süre güldüğümüzü hatırlamıyorum ama en son yerde gülerek yuvarlanıyorduk.

Nerdeyse aralıksız ve nefessiz otuz dakika boyunca boş boş güldük o anda birisinin astronomi kulesine adım attığını duydum ama gülmekten dönüp bakamadım.
En son gülmeyi bırakıp nefes almayı akıl ettiğimiz zaman.

"Bugün burada sabahlayalım mı?"

Fikir benden çıkmıştı sabahlarken yapabileceğimiz çok şey vardı. Ayrıca uzun süredir konuşmadığımız için birsürü şey hakkında sohbet edebilie ve eğlenebilirdik.

"Ödevleri ne yapacağız?"

"Birsürü vaktimiz olacak! Bahçede dolaşırız, kütüphanede kitap okuruz, burada yıldızları izleriz, aynı küçükken yaptığımız gibi"

Lorenzo bu fikri sevmiş gibi duruyordu ve onayladı. Etrafı toplayıp yediğimiz atıştırmalıkların ambalajlarını çöpe attık. Etrafı toparlarken, aklıma biz gülerken kulenin kapısından gelen ayak sesine takıldı duyup duymadığından emin olmak için Lorenzo'ya sordum ve oda duymadığını söylemişti.

İşlerimizi hallettikten sonra yasak saatine kadar odalarımızda bekledik ve yasak saatinde ikimizde aynı anda odalarımızdan çıkıp bahçede dolaştık.

O kadar sessiz dolaşıyorduk ki nedense geceleri adım seslerimiz daha sesli oluyor ve daha fazla yankılanıyordu. Bir banka geçip oturdum, Lorenzo her zaman yaptığı gibi çiçeklerle ilgileniyordu.Ona ve diğer arkadaşlarıma Theodore'dan hoşlandığımı söylememiştim. O benim çocukluk arkadaşımdı, çocukken birbirimize her şeyi anlatırdık bu yüzden ona söylemeye karar verdim.

"Enzo"

Çiçeklerle ilgilenirken bana bakmadan ağzında bir şeyler geveledi.

"Hm?"

"Benim için Theodore'un sevdiği şeyleri ve boş zamanlarında ne yaptığı hakkında bir şeyler öğrenebilir misin?"
Başını kaldırıp şaşkınlıkla bana baktı.

"Sen Theo'ya mı aşıksın?!"

Aniden bağırdığı ve söylediği şey ile şok oldum ve ani refleksle sert bir şekilde omzuna vurdum.

"Bağırmasana ya!"

"Ah! Çok sert vurdun! Acıyor!" Bağırışlarımız daha da artarken sesimiz neredeyse Hogwarts'ın her tarafına yayıldı ve o korkuyla koşarak kütüphaneye çıktık. İkimizde nefes nefese kütüphanede ki herhangi bir koltuğa oturduk ve soluklandık.

Nefesimizi düzenledikten sonra Lorenzo konuşmaya başladı.

"Şimdi." Anlamayarak yüzüne baktım.

"Theodore'dan hoşlanıyorsun öyle mi?" Çok ciddi sormuştu, onu daha önce bu kadar ciddi gördüğümü hatırlamıyorum, gözlerimi kaçırıp cevap verdim.

"Evet.. galiba"

"Tamam, endişelenme halledebiliriz. Theo dışarıdan soğuk görünse bile içi şekerpare kadar tatlıdır"

Onun duyabileceği şekilde kıkırdadım benzetme için verdiği örnek çok komikti. ŞekerpareTheo ya da ŞekerTheo, TheoPare'de olabilir aslında. Bulduğum lâkapları Lorenzo'ya söylerken ikimizde ses çıkarmamak adına kıkırdayarak gülüyorduk.

Enzo'ya güvenebileceğimi biliyordum. Her konuda o benim sahip olduğum en iyi arkadaştı. Arkadaştan öte kardeşim de olabilirdi. Ona sahip olduğum için çok şanslıyım, bunu sürekli dillendiriyordum ve oda benim gibi düşünüyordu.

⋆ ˚。⋆୨୧˚ ˚୨୧⋆。⋆ ˚。⋆୨୧˚ ˚୨୧⋆。˚ ⋆

Gece boyunca hiç bir şey yapmadık. Daha doğrusu yapamadık. Uykumuz o kadar çok gelmişti ki artık gözlerimiz kendisini otomatik olarak kapatıyordu ve sonunda ikimizde dayanamayıp odalarımıza geçip uyuduk.

𝐒𝐭𝐨𝐫𝐲 𝐨𝐟 𝐌𝐚𝐱 𝐓𝐡𝐨𝐦𝐩𝐬𝐨𝐧 || 𝑯𝑷⋆𝑭𝒂𝒏𝒇𝒊𝒄𝒕𝒊𝒐𝒏          Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin