İkinci Perde/ Bölüm yedi

44 6 8
                                    

Oy ve yorum atmayı unutmayın bebeklerim. İyi okumalar...

Beste Saygın...

Her seçim, onlarca insanın hayatını mahveder...

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordu Civciv.

"Evimize," Dedim gözümü yoldan ayırmadan.

"Evden çıkalı yarım saat oluyor, şimdi mi aklına geldi?" Diye söylendi Civciv ama, onu duymazdan geldim. Asıl evime gidiyordum, doğup büyüdüğüm evime. Şu an yaşadığım ev benim evim değil, sadece geçici olarak kaldığım bir yer.

"Acıkmadın mı hala? Yemek yemedik, ben açım." Dediğinde hafifçe kıkırdadım. "Sen, aslında ben olduğunu biliyor musun?"

"Zaten o yüzden açım, karnın gurulduyor!" Kıkırdayarak ona göz devirdim ve direksiyonu sağa kırdım. "Bu akşam toplantı var, heyecanlı mısın?"

"Örgüte dönüyorum ve sana söz veriyorum, dönüşüm tarihe geçecek." Dedim kendimden emin şekilde. Döner kavşaktan ikinci çıkışa girdikten sonra eve gelmeme beş dakikadan az kalmıştı.

"Hey!" Civciv heyecanla bağırdı. "Burayı hatırlıyorum, burası babamın evi!" Başımı hafifçe aşağı yukarı salladım. Sonunda nereye geldiğimizi anlamıştı, cidden küçükken bu denli aptal mıydım?

Arabayı evin önünde durdurduğum anda, gözümde anılar canlanmaya başladı. Yüzüme bir tebessüm yerleşti. Arabanın kapısını açıp indim. Kalbim hızla atıyordu. Eve bakarken gülümsemeden edemedim, daha içeri bile girmemiştim ama pek çok anım vardı burada.

Tam evin bahçesinin önünde kavga etmiştim. Lisedeydik daha, yanımda sadece Eda vardı. Kavganın sebebi, bir çocuğun Eda'ya iltifat etmesiydi. Çocuk, Eda'ya iltifat ettiğinde sevgilisi deliye dönmüştü ve bize saldırmıştı.

Yedi yıl önce, sarhoşken eve giremeyip bu kapının önünde hıçkırarak ağlamıştım, babam sesimi duyup gelmişti ve beni eve sokmuştu. Adamcağızın üzerine kusmuş üstüne babama, "çok yakışıklısın, evlenelim mi?" demiştim. Babam ara ara bana, bunu hatırlatıp utanmama sebep olurdu ve dalga geçerdi.

Ve daha niceleri, evin bahçe kapısı benden az çekmedi. Ah ah... Bu ev neler görmedi ki?

"İçeriye girmeyecek misin?" Dedi Civciv. Derin bir nefes aldım ve bahçe kapısını aralayıp bahçeye ilk adımımı attım. Zorlukla yutkundum ve boğazımı temizledim.

Sakin ol Beste, sadece eşyalarını alacaksın.

İçeri girdiğimde Defne'ye mesafeli olmam gerekiyor. Değil ona sarılmak, gerekmedikçe konuşmayacağım bile. Onunla aramızda sözlü beyan edilmemiş olsa da bir savaş, bir düşmanlık var. Gardımı indirmem söz konusu bile olamaz.

Evin kapısına doğru yürürken avuç içlerim terlemişti, gergindim. Defne'yi çok özlemiştim, saçının her bir telini öpmek ve onu ne kadar özlediğimi dile getirmek istiyorum. Hem de binlerce kez ama... Ama bunu yapamam. Ben bu değilim, ben artık Beste Demir değilim. Defne'nin biricik ablası, hiç değilim.

Kapının önünde durdum ve zile bastım. Defne günlerdir evden dışarı çıkmıyordu, kimsenin telefonlarını da açmıyormuş. Onu merak ediyorum, umarım iyidir. Benim yüzümden üzülmesini istemiyorum.

"Topla şunları!" Defne'nin bağırdığını duyunca kaşlarımı çattım. Sesi ilk defa bu kadar sinirli geliyordu. Zile yeniden bastım. "Kapıyı açın!" Bu kez sesi daha sinirli geliyordu. "Yakında hepinizi kovacağım, dayanamıyorum size!" Sanırım evdeki çalışanları azarlıyor. Ne olmuştu bu kıza? Benim tanıdığım Defne, her zaman kibar ve mutlu birisi olmuştur, şimdi ne oldu? Sesinden bile ne kadar sinirli olduğunu belli oluyor.

İntikam (+18)Where stories live. Discover now