Bölüm 29

143 16 5
                                    

Ve final arifesi bölüm. Final kesinleşti. Otuzuncu bölüm final olacak. Şimdiden uyarıyorum, bu bölüm çok olaylı olacak.

İyi okumalar...

On yedi gün sonra...

Kumru ölmüştü. Cenazesi olmuştu. Bora'ya fazlasıyla destek olmuştum. Efsun ile hiç konuşmamıştık. Aras ile aramız iyi değildi. Ama, idare ediyordum.

"Yanındayım." diye fısıldadım kulağına. "Ağlama."

Bora kafasını boynuma gömdü. "Beste..." dedi hıçkırıklarının arasında. "Öldü..."

Kafasını kaldırıp kırmızı gözlerle bana baktı. Gözyaşlarını sildim ve hafifçe gülümsedim. "Kumru bunu istemez. Onun ardından ağlamanı değil, onun yaşamak istediği hayatı yaşamanı ister. Onunla birlikte kurduğunuz hayalleri gerçekleştir Bora."

Bora burnunu çekti. "Yapacağım." dedi güçlükle. Hafifçe gülümsedim. Denize bakan banktan kalkıp derin bir nefes aldım. "Biraz yürümek ister misin?"

Bora başını iki yana salladı. "Sen git." gülümseyerek saçlarını karıştırdım. "Görüşürüz."

Denize son kez bakıp arkamı dönüp yürümeye başladım. Biraz yürüyeceğim. Bu bana iyi gelecek tek şey. Tabii adam öldürmek dışında.

Artık planım hazırdı. Her şey kusursuz ve mükemmeldi.

Duygularım hariç...

Derin bir nefes alarak yürümeye devam ettim. Deniz kenarında boş boş yürüyordum. Boğaz köprüsü geceleri çok güzeldi. Çok hoş görünüyordu.

Derin bir iç çektim.

Bora acı çekiyor. Akın acı çekiyor. Atlas acı çekiyor. Efsun acı çekiyor. Ben acı çekiyorum.

Hepimiz acı çekiyoruz.

Adımlarımı hızlandırdım. Gözlerimi kapatarak yürümeye başladım. Hatta koşmaya.

Bir bedene çarpınca durdum. Ben gözlerimi açmadan iki kol bedenimi sardı. Adamın kokusu burnuma dolunca gülümsedim. Gözlerimi açmadım. Kollarımı onun boynuna doladım. Saçlarıma bir öpücük kondurdu. Başımı göğsüne yaslayıp kokusunu içime çektim.

En sevdiğim koku...

"Güneşim," dedi Aras.

"Sevgilim, " dedim içten bir tonda.

Beni kollarımdan tutup kendinden uzaklaştırdı. Gözlerini kapatarak, yüzüme eğildi. Dudaklarımda hissettiğim baskıya karşılık verdim.

Tutkulu biçimde öpüşmeye devam ettik. Dakikalarca öyle kaldık.

Acılarımın dindiğini hissediyordum.

Ondan ayrılıp gözlerine baktım. Hafifçe gülümsedim. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Aynı onunki gibi.

Gözlerinde hala çözemediğim bir ifade vardı. Arkasında ise... O küçük şeytan. Yeşil gözleri parlıyordu.

Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Onun burada ne işi vardı? İlacımı almıştım. Onu görmemem gerekiyordu. Yutkunarak gözlerimi ondan ayırdım.

"Eve gitmeliyim. Emir tek başına." bir cevap beklemeden hızlı adımlarla yanından ayrıldım. Normalde, rasgele biri vurulmuş olsaydı, pekte umrumda olmazdı. Ama Emir... Emir benim en sevdiğim üye. Kıdemli üyelerin en iyisi. O, Örgütte ki en güçlü ve güvenilir kişi.

Henüz on dokuz yaşında, fakat yaşına göre çok olgun ve güçlü. Öfkesini kontrol edemez. Aynı gücü gibi. Kontrol edilemeyen her şey bir tehlikedir. Emir'in kontrolsüzlüğü çoğu açıdan işime yarıyor.

İntikam (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin