Bölüm 31

156 14 6
                                    

Ve finali yetiştremeyen bir ben...  Söz veriyorum bu kez son. Bunu yayınladıktan sonra finali paylaşacağım. Final bölümü zaten kısa olacak, birkaç bin kelime falan. Böyle uzun tutmayacağım. İyi okumalar kelebeklerim.

Toplantı bitmişti ve Aras toplantı boyunca bana bakmıştı. Onu umursamadan toplantıya odaklanmaya çalışmıştım ama aklım durmuş gibiydi.

Atlas son anda yemeğe gelemeyeceğini söylemişti. Bir işi çıktığını söylemişti ama işinin ne olduğunu söylememişti.

"Beste?" Giray'ın sesi ile bakışlarımı yerden kaldırdım. "Sipariş verir misin?" başımda dikilen garsona baktım.

"Aç değilim. Sadece su alayım." dediğimde Giray bana göz devirdi. "Beste yemek yemelisin. Saat iki ve sen hala hiçbir şey yemedin."

Bir iç çekip menüye baktım. İştahım yoktu ama Giray söylensin istemiyorum. Yemek yemem için de ısrar etsin istemiyorum. Bugün hiç söylenme dinleyecek havamda değilim.

"Avakado salatası alayım. Yanında ise kırmızı şarap." dedim halsiz sesim ile.

"Siz?" dedi garson Giray'a ithafen.

"Hanımefendi'nin aldığından alayım. Seçimine güveniyorum." dedi Giray. Hafifçe gülümsedim. Garson yanımızdan ayrılana kadar ikimizde konuşmadık.

"Aras bir şey anlamadı, değil mi?" dedi Giray. Başımı iki yana salladım. "Hayır. Anlamadı."

Giray hafifçe başını salladı.

---

Üzerime siyah askılı bir crop ve siyah bir mini etek giyindim. Eteğin ufak bir yırtmacı vardı. Siyah stilettoları giyip telefonu elime aldım.

22.30

Bir saat kadar sonra Aras beni almaya gelecekti. Gelmesine gerek yoktu ama geleceğim diye ısrar etti. Tartışmak istemediğim için kabul ettim.

Salona geçip koltuğa oturdum ve bugün olanları düşündüm. Aldatıldığımı öğrenmiştim. Evlatlık olduğumu öğrenmiştim. En yakın arkadaşlarımdan birinin daha bana ihanet ettiğini öğrenmiştim. Bora yalan söylemişti.

Efsun'un dedikleri... Çok kafa karıştırıcıydı. Beyza hakkında dedikleri doğru mu, bilmiyorum. Beyza, iş için Fransa'ya gidecekti.

Bir günde çok fazla şey öğrenmiştim. Hepsi birbirinden kötü. İki yıl önce olsaydı, bir iyi yön arardım. Fakat, şu an tek bir iyi yön yok. Hepsi birbirinden berbat.

Şimdi ne diyebilirim ki? "En azından hayattayım." falan mı? Hiçbir şey diyemiyorum.

Telefonumu çantamdan çıkarıp Beyza'yı aradım. Telefonu kapalıydı. Uçakta olmalı diye düşünüp rehbere girdim.

Uzun zamandır aramadığım o isme tıkladım. Eda'yı arıyordum ve muhtemelen sonrasında pişman olacaktım. Bunu yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Onu arayıp amacını öğrenmem gerekiyor.

Neden beni rahat bırakmadığını bilmeliyim.

Telefon açılınca şaşırmıştım. Açmayacağını düşünüyordum.

"Ne oldu Beste?" dedi Eda. Sesi mesafeli ama bir o kadar da pişman geliyordu.

"Beni ne zaman rahat bırakacaksın Eda?" diye sordum. Sesimden ne hissettiğim belli olmuyordu.

İntikam (+18)Where stories live. Discover now