34. Bölüm

11.1K 835 230
                                    

İyi okumalarr



Kapıyı açıp içeri girince derin bir nefes aldım, gittiğim yerde ne kadar rahat olsam da insanın evi gibisi yoktu bence, yanıma aldığım küçük valizi vestiyerin kenarına bıraktım. Büyük valizleri getirme görevini aileme bırakmıştım.

Ben onlardan erken gelmiştim ve bunun sebebi tabii ki üst katta oturan sevgilimdi. Dediği gibi aileme okulla alakalı bir şey uydurmuştum. Babamın içi rahat olmasada beni tek göndermek zorunda kaldı, eğer önceden söylemiş olsaydım beraber dönmek için planlar yapardı fakat ben bilerek dün gece söylemiştim. Gerçi akrabalar ile planlanan yemek olmasaydı son gece dahi söylemiş olsam beni tek bırakmazdı.

Deniz tabii ki de buna inanmamıştı ve bunu açıkça bana söylemişti, bende ona yalan söylemeden gerçeği anlatmıştım. Memnun kalmamıştı, gitmemem için bazı tekliflerde bulunmuştu teklifler baya cezbediciydi, mesela bana 5 kitap almayı teklif etmişti ama sevgilime olan özlemim daha ağır bastığı için reddettim.

Deniz ile sürekli kavga etsek de kardeş olmayı çok iyi bilirdik, mesela bu yalanımı asla bana karşı kullanmazdı. Hatta yalan ortaya çıksa benimle birlikte üstünü örtmeye çalışırdı, tabii ki aynı şekilde bende ona karşı böyleydim. Asla birbirimizi ele vermezdik. Denendi onaylandı.

Aslında erken gelmek ilk günden beri aklımdaydı ama bunu Mustafa Yiğit'e söylemeyip sürpriz yapmak daha cazip gelmişti. İçim içime sığmıyor desem çok doğru demiş olurum, sanki onu ilk defa görecekmişim gibi heyecanlıydım.

İlk önce eve sağ salim geldiğimi aileme haber vermem gerekti, telefonu alıp annemi aradım. Annem ve babamla yaptığım kısa görüşme sonrası telefonu kapattım.

Daha fazla oyalanmadan sevgilimin yanına çıkmak için harekete geçtim. İlk önce duşa girsem çok iyi olurdu, odama geçip giyeceğim kıyafetleri çıkardım. Geçen sevgilimden aldığım kırmızı sweatshirt ve altına siyah tayt giyecektim, diğer eşyalarımı da çıkarıp banyoya ilerledim.

Kısa bir duşun ardından üstümü giyinip saçlarıma ve yüzüme bakım yağlarını sürdüm, yukarı çıkmak için en hızlı şekilde hareket etmeye çalışıyordum. Mustafa Yiğit'in çok mutlu olacağından şüphe yoktu, en son konuştuğumuzda evdeydi ve bugün evde olacağını söylemişti.

Kapıdan girmeyecektim tabii ki.

Bakımlarım bittiğinde yukarı çıkmak için hazırdım, pencereyi açıp merdivene tarafına geçtim ve pencereyi kendime doğru çekip biraz aralık bıraktım. Basamakları hızlı hızlı çıkıp istediğim kata geldim, pencerenin, Kuma'yı bırakırken olduğu gibi yine açık olması için kısa bir duadan sonra pencereye baktım. Evet, aralıkltı şükür. Pencereyi yavaşça iterek açık hâle getirdim.

Odayı kısaca inceledim, Mustafa Yiğit ve Kuma ortalıkta yoktu, içeriden müzik sesi geliyordu. Müzik yüksek sesle olduğu için ses çıkarsam da duyacağını sanmıyordum, odanın yakınlarında değilse tabii ki.

Kendimi bir an hırsız gibi hissettim ve buna güldüm.

İçeriye rahat bir şekilde geçebildim, Mustafa Yiğit odada olsaydı beni daha rahat şekilde geçirebilirdi. Müzik sesini takip ederek odadan çıktım, mutfaktan geliyordu adımlarımı oraya yönlendirdim.

Mutfağın kapısına geldiğimde ses çıkarmadan kenarda bekledim ve karşımdaki sevgilimi izlemeye başladım, çalan şarkıya eşlik ederken bir yandan da tezgahın üstünde sebzeleri kesiyordu, yüzümde kocaman gülümseyle onu izliyordum.

"Delice bir sevda delice bir tutku bu
İçimde sancısı yüreğimde korkusu
Öylesi sardı ki bu hırçın sevda beni
Kaçamam susamam kapalı kaçış yolu"

IBAN AT -textingWhere stories live. Discover now