4. Bölüm/ Dünürler

333 136 15
                                    

4. Bölüm/ Dünürler

Bu bir evlilik teklifi miydi? Yoksa bir dalga mı? İdrak edemediği gibi sinidirememişti de duyduklarını. Bu şaşkınlığın üzerine adam bir kez daha sesinin tınısını olabildiğince sert ve baskın hâle getirerek,

"Benimle evlen!" dedi

"Senin kafan güzel heralde. Ben seninle neden evleneyim. Hem her şeyi geçtim sen evlisin be! Senin derdin beni kuma almak mı?"

Adam parmağındaki yüzüğü parmakları arasında gezdirdi en sonunda rastgele fırlattı.

"Evli falan değilim sadece istemediğim bir kadınla sözlüyüm."

Hüma anlamıştı. Adamın onunla neden evlenmek istediğini anlayabilmişti. Adam onunla anlaşma uğruna evlenicekti.

"Kabul etmiyorum. Ben as-" Asla diyecekken sustu. Asla asla dememeyi daha dün öğrenmişti. Rüzgar saçlarını savururken ardına bile bakmadan koşucaktı.

"Senin saçmalıklarını dinlemek istemiyorum. Ben gidiyorum." Dediğinde seri adımlarla ilerliyordu.

"Yalnız orası bizim konağa gidiyor."

Hüma duraksadı. Yollar hep aynı görünüyordu. Bu sefer öteki tarafa geçerken Berzan yeniden konuştu.

"Buraya neden geldiğini biliyorum."

Genç kız afallarak duraksadı. Nerden bilebilirdi ki? Tek kelime laf etmemişti bu konu hakında. 'Ah' dedi içinden 'ah dünkü orta yaşlı kadın!'

Genç adama "bu seni hiç ilgilendirmez." Dediğinde adamın ellerini kumaş pantolonun ceplerine koyup ona doğru yaklaştığını görünce yüzünde belirsiz bir ifade yayıldı.

"İlgilendirmez ama yardım etmemi sağlar. Dinle anlaşmamı kesinlikle kabul edeceksin."

"Etmem!" Etmemeye niyetliydi. Ne o hiç tanımadığı bir adamla evlenmek. Hem de kalbinde başka biri varken. O başka biri ölmüş dahi olsa.

Az ileride büyük bir kaya taşı vardı. Etraftaki çocuklar bu eskiden beri burada olan taşın üzerinde ayakta durup atlarlardı. Berzan bu taşın üzerine otururken eliyle, gitmek üzere olan kadına oturması için işaret verdi.

"Peki oturmadan anlatayım o zaman."

"Seni dinleyeceğimi nerden çıkardın?"

"3 dakika!"

Yine ne üç dakikasından bahsediyordu. Başlamıştı yine bilmece gibi konuşmaya.

"3 dakika içinde gitmediğine göre beni dinlelemek için burdasın."

Haklıydı adam. Hüma merak ediyordu diyeceklerini. Başını sağ tarafa, sol tarafa çeviriyor, anlatacakların umrumda değil izlenimi vermek istiyordu.

"Hiç istememe rağmen ailem yüzünden bu evliliğe maruz kalacaktım ama sonra dedim ki bu benim yaşamım ben istemediğim biriyle neden evleneyim ki? Aklıma bir fikir geldi. Seninle evlenmek."

"Başka kız mı yok?" Diye çıkıştı Hüma. Hüma adı gibi emindi ki onunla evlenmek isteyen bir yığın kız vardı. Peki ama neden daha dün karşılaştığı kişiyle yani onunla evlenmek istiyordu? Neden ben diye tekrar sorucakken sormadan adam cevaplamıştı.

"Çünkü ikimizin de bir amacı var."

Hüma adamın yüzüne sanki bir bilmece sormuşta cevabını bilmiyormuş gibi baktı. Bu adam onun amacını nerden biliyordu?

Kollarını göğüsünde bağlayıp,"ne amacım varmış benim?" diye sordu.

"Sevdiğin adamın katilini bulmak."

Hüma buz kesmiş yüzüyle elini kalbine götürdü. Yine o ölüm anını anımsamıştı. Sevdiği adamın kanlı bedenini anımsamıştı. Ah ne acı bir olaydı. Kesik kesik nefes alıp verirken omuzunda adamın elini hissetti.

"Sana o katili bulmana yardım edeceğim. O katili bulup kendi ellerimle sana teslim edeceğim. Senin yapman gereken tek şey ise bir süreliğine benim karım olman!"

Zahari Konağı

Hazırlıklar telaş içinde sürmeye devam ediyordu. Konağın yaşça büyüğü Delal ana iki büklüm olmuş beliyle gelinlerine emir yağdırıyordu.

"De oyalanmayın. Gelecekler gelecekler!"

"Telaş etme Delal ana halledecez."

Delal ana eliyle hafiften gelininin omuzuna dokundu "Ne teleş etme. Senin oğlan nerde? Hem söyle Hazal'a insin. Tıkanmış çıkmaz odadan. Bari bugün çıksın."

Gelinin düşen yüzüne aldırış etmeden öteki gelini azarladı.
"De sende bardakları koy! Ah ah şu deli oğlan delilik etmeyeydi."

Etrafta evhamlı evhamlı dolaşan analarını gören
Hozan Zahari ve Kervan Zahari anaların kolundan tutup sandalyeye oturttular.

"Sen sakin olasın ana. Hallolacak her şey. Bugün düğün günü kesinleşecek. Hem Berzan akılanmıştır artık istemem falan demiyor."

"Utanmaz bide istemem diyo ya sinir oluyom. Bu oğlana bir öğretemedik biz ne dersek o diye. Evlenecek eşek gibi evlenecek. Ah yine başıma ağrılar girdi. Gelin bana su getir."

Akşam olmuş güneş batmıştı. Zelal'in de Hozan'ın da gözü konağın büyük kapısındaydı. Oğullarının dünürlerinden önce gelmesi için âdeta dua ediyorlardı. Öteki oğullarının kulağına çaktırmadan, 'agabeyini bul' diye fısıldamışlardı. Bir süre sonra konağın kapısı açılmış, kulaklarına fısıldadıkları oğulları başını sallaya sallaya avluya kadar ilerlemişti.

Delal ana büyük bir öfkeyle ayaklandı. Ayaklanırken sandalyesini düşürmüştü. Tam geline ve oğluna çatıcakken konağın büyük kapısı açıldı. Gelen dünürlerdi. Gelen koskoca aşiret ağalarından olan Seroğulları ailesiydi. Bir hayli kalabalık gelmişlerdi.

En arkada anne ve babasının arkasından kuzeninin yanında yürüyen Dila'nın gözleri sevgili sözlüsünü aradı. Canını dahi verecek kadar çok seviyordu Berzan Zahari'yi. Berzan dedi mi kalbi duracakmışcasına atıyordu. Yanındaki kuzeninin kulağına fısıldadı.

"Berzan'ı görürsün?"

"Yok valla görmem."

Dila yüzünü düşürmüş vaziyette kaynanası olacak kadının yanına yer vermişlerdi. Oturduğunda hâlâ etrafa bakıyordu. Nerdeydi sevdiği adam! Bu eksikliği sadece Dila değil az evvel teşvik eden tüm Seroğulları fark etmişti. Yaşça en büyük olan adam sordu.

"Hani damat nerdedir?"

Bir çıt çıkmamıştı. Zahari ailesinin gözü konağın büyük kapısındaydı. Şu an tek istedikleri, o kapının açılıp oğulları Berzan Zahari'nin içeri teşvik etmesi.

Delal ana kıpkırmızı kesilmiş yüzüyle tam konuşacakken sonunda büyük kapı tekrar açılmıştı. Ve gelen belli idi. Berzan Zahari.

"Hele hele torunum da gelmiş. Berzan gel hele kayınbabanın elini öp."

Yüzler bir anda gülümsemişti. Bu gülümseme kısa sürmüştü çünkü Berzan Zahari'nin hemen ardında bir kız belirmişti. Şimdi herkes biliyordu ki Zahari konağında büyük bir gümbürtü kopacaktı.

🌷🌷🌷

ACI VAVEYLAWhere stories live. Discover now