yirmi yedi

986 97 77
                                    

"İşte o an,
Bir kıpırtıyım yüreğinde
Ve iki damla yaş olacağım
Güneşli gözlerinde, gözlerinde."

Perşembe 23.49

Soğuk bir rüzgar yüzüme vururken titrek bir nefes aldım. Birkaç adım ilerleyerek merdivenlerin son basamağına oturduğumda kapının arkamdan kapanma sesini duymuştum. İpar da benim gibi merdivenlerden birkaç adım indi ve hemen yanıma oturdu. Aramızda hatırı sayılır bir mesafe vardı. O ilk anda aklıma yine böyle merdivenlerde yan yana oturduğumuz akşam geldi. O anın içerisinde huzurluydum, şimdi ise fiziksel ve ruhsal olarak huzursuzluğun kelime anlamıymışım gibi hissediyordum.

Aramızdaki sessizlik devam etti, rüzgar saçlarımı uçurdu. Üşüme hissinin içime dolduğunu hissettim. Kollarımı önümde bağladım. Bakışlarım doğrudan bahçedeki ağaçların üzerindeydi. Dalları kıpırdanıyordu, hepsi ilkbaharla birlikte yeşile bürünmüşlerdi. Çocukluğumuzdan kalma olan salıncak rüzgarın etkisiyle sallandığında yutkunmakta zorlandım. Uzun zamandır gözüm üzerine değmiyordu bile. Hayatın telaşıyla kapıdan çıkıp gidiyordum. Oysaki bir zamanlar yanından ayrılmazdım.

"O gece hakkında hiç düşündün mü?" İpar'ın ses tonunu duymamla dikkatimi gerçek dünyaya çevirdim. Gözlerimi salıncağın üzerinden çekemiyordum. İpar'a bakarsam kararlı duruşumu devam ettiremezdim. Ben başka bir ihtimali düşünmüyordum ki...Ona hislerimi söyleyebildiğim bir anı düşünmüyordum bile. Benim zihnimde dönen her şey hep kaçmak üzerineydi. Başka bir ihtimali düşünmeye cesaret edemiyordum.

"Düşündüm." Düşünmediğim tek bir an bile yoktu.

"Neden beni öptün?" Yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu. Oysaki ben onun soğukluğuyla karşılaşacağımı düşünmüştüm. Bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Onu öpmek istemiştim ve öpmüştüm. O küçük saniyelerin içerisinde onu öpecek olmam hayatım boyunca kendime yaratacağım en güzel an olacakmış gibi gelmişti. Öyle olmuştu da...Beni yaralayan sonrasıydı.

"Nasıl hissettireceğini merak ettim." Diye fısıldadım. Yalan değildi ama doğru da değildi. İkisinin ortasındaydı. Dürüst davranamıyordum. Yalan da söyleyemiyordum çünkü onu kırmak istemiyordum. Kırılacak mıydı onu bile bilmiyordum ama...Ben hala, her şeye rağmen onun gözünde sanki kırılabileceği bir insan bile değilmişim gibi hissediyordum. Sen kimsin ki? Diyordu derinden bir ses. Kimsin?

"Nasıl hissettireceğini merak ettin?" Dedi sorarcasına. Sesindeki o ince siniri fark edebiliyordum. Başımı ona doğru çevirdiğimde göz göze geldik. Derin bir nefes aldım, rüzgar içimi üşütmeye devam etti.

"Peki o adamı da sırf ne hissedeceğine bakmak için mi öptün?" Dediğinde bakışlarındaki kırıklığı görebiliyordum. Evet...Ne hissedeceğimi merak ettiğim için öpmüştüm ama ikisinin arasında kocaman bir fark vardı. İpar'ı öpmek istediğim için öpmüştüm ve göğüs kafesimde yayılan hisler dışarı çıkabilmek için can atmıştı. Tanımadığım o kişiyi ise bir şeyler hissedebilmek umuduyla öpmüştüm ama hiçbir şey hissetmemiştim. Aptallıktı. O an sağlıklı düşüncelere sahip değildim. Anlamı olmayan, çaresizce yapılmış bir şeydi.

Sessiz kaldığımda İpar devam etti. Sakin kalmak için kendisini zorladığını fark edebiliyordum. Anlayışlı bir tını vardı konuşmalarında. Beni...Anlamaya çalışıyordu. Ben bile kendimi anlayamazken ona nasıl içimi açacaktım?

"Ne hissettin peki?" Saçları önüne düşmüştü. Bir eliyle kulağının arkasına sıkıştırdığında titrek bir nefes aldım. "Yani...Öpüştüğümüzde?

Sıcaklık. Heyecanın getirdiği bir şeylere tutunma hissi, İpar'ın kollarını sıkıca tutuşum. Bırakırsam, düşerdim. Bırakmıştım ve fena bir şekilde düşüyordum. Dudakları yumuşaktı, onu öptüğüm anda hissettiklerim aramıza yayılmıştı sanki. İçimde dolaşmış...Dolaşmıştı. Dudağıma kondurduğu o küçük öpücükte ve yanaklarımı okşadığı küçük anların içerisinde nefes alabilmiştim. Birisini öpmek nasıl bu denli...İyi hissettirebilirdi? Hepsi, İpar olduğu içindi. Bunların hiçbirini İpar'a söyleyemedim.

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Where stories live. Discover now