altı

1.4K 99 50
                                    

Merhabaa, ben kış uykusuna yatıp uyanıyor ve sonra bir anda bölüm ile beliriyorum ama özür dilerim 🥲🥲 bölümü okurken fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum, iyi okumalar 🧡🧚🏻

Cumartesi 07.52

Gözlerim yavaşça aralanırken duyduğum sesleri idrak etmeye çalışıyordum. Aydınlığın hakim olduğu odanın görüş açıma girmesiyle birlikte anında yattığım yerden doğrultum. Bazen vücudumun bu hız ile reaksiyon göstermesini garip karşılasam da alışmıştım. Yabancı bir evdeydim, bunun çoktan bilincindeydim. Gece boyunca uyanıp durmuştum. Önce saat üçte, gecenin karanlığıyla İpar'ın evinde olduğumu fark etmem uzun sürmüştü, buna rağmen ben daha anlayamadan uykuya dalmıştım. Sonra sabah beşte, bu sefer ise birkaç düşünceye varamadan uykuya bırakmıştım kendimi.

Sık sık uyanmış olsam da rahat bir uykuydu. Genel olarak bu saatlerde hep uyanan bir insandım, artık komik geliyordu. Saate bakmaya bile gerek duymuyordum. Gecenin bir köründe uyanıyorsam saat ya üç ya da beş oluyordu. Üniversitedeyken hep saat üçte uyanıyor oluşum beni korkutmuştu, bu sebepten birkaç gece boyunca saat üçe kadar uyanık kalmış ve sonrasında saat üçte uyumaya başlamıştım. Bu sefer de beşte uyanmak gibi bir huy yapışmıştı yakama. Tamam demiştim ben de...Ne var ise bu gecelerde uyanıp göreceğim.

Bazen, tüm dünya uyurken sessizliğin içinde bir ben varmışım gibi hissettiriyordu. Gözlerim açılıyor, etrafı süzüyor, yalnızlığı hissediyor ve camdan dışarısını izlerken yeniden uykuya dalıyordum. Küçük anlar, ben artık sadece onları yakalayabiliyordum. Yakaladıklarımı sıkıca avuçlarımın arasında tutuyor, peşimde sürüklüyordum.

Derin bir nefes alırken ellerimi yüzüme bastırdım ve hızlıca kalktım oturduğum yerden. Bir baş dönmesi hissetsem de yürümeye devam etmiştim. Seslerin geldiği mutfağa yönelmeden doğrudan lavaboya ilerledim. Tuvaletteki işimi hallettikten sonra tamamen ayılmak amacıyla soğuk suyu sonuna kadar açtım ve yüzümü güzelce yıkadım. Ağzımı da birkaç kez çalkaladıktan sonra yüzümü kağıt havluyla kurulamıştım. Bakışlarım aynaya kaydığında derin bir nefes alarak üzerimdeki kıyafetleri düzelttim. Saçlarım iyice dağılmıştı.

Lavabodan çıkarak mutfağa doğru adımladığımda görüş açıma giren beden ile birlikte duraksadım. Tezgahın hemen önünde durmuş, elindeki domatesi doğruyordu. Beceriksizce yanlış bir noktadan kestiğinde domatesin suyunun sıçramasıyla huysuzca bir mırıltı döküldü dudaklarının arasından. Kendime engel olamayarak küçük bir kahkaha attığımda bakışları anında bana dönmüştü. "Günaydın," Ses tonumdaki canlılık beni hayrete düşürüyordu.

"Günaydın," Derin bir nefes alarak gülümsemiş ve tekrardan önüne dönmüştü. Küçük adımlarla ilerleyerek camın önüne yerleştirilmiş masaya oturdum ve bakışlarımı üzerinde tuttum. "Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Diye mırıldandım etrafı süzerken. Kahvaltılıklar, çay bardakları ve çatallar çoktan masaya yerleştirilmişti. Çoğu şeyi hazırlamış olmalıydı. Saat yediyi biraz geçiyordu. "Yok, çay sevmezsen meyve suyu da var. İstiyorsan onu dolaptan çıkartabilirsin." Başımı onaylamazca iki yana salladım. Sabahları çay içmek daha iyi oluyordu.

İpar küçük küçük kestiği salatalık ve domateslerin olduğu tabağı masaya bıraktıktan sonra çay bardaklarını doldurdu ve hemen karşımdaki sandalyeye yerleşti. "Çayı kupada içmeyi seviyorsan..." Gözlerim gözlerine kaydığında dudaklarımı araladım. "Su bardağında bile çay içebiliyorum, fark etmiyor." Dediğimde küçük bir kahkaha döküldü dudaklarının arasından. "O kadar da değil."

"Sahiden...Herhangi bir şekilde zevkli bir insan olduğum da söylenemez zaten. Çayın tadını alsam yeter. Fark ediyor mu sence?" Çatalını alarak kızarttığı patateslere uzandığında ben de çatalımı elime aldım. "Bence fark ediyor." Dedi ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra. "Küçük ve cam bardaklarda olduğunda tadını daha fazla alıyor gibiyim. Pek çay düşkünü de değilim, yalnız olduğumda içesim gelmiyor."

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt