31. Bölüm

200 16 4
                                    

"Bak Sude, Burak ile aranda ne var bilmiyorum. Yada benim ve Ayaz hakkımda ne düşündüğünüzü de bilmiyorum." Dediğimde gözlerini kaçırmıştı.

"Burak ile aramd-" Diyerek hızla konuşunca,

"Anlatmak zorunda değilsin." Derin bir nefes aldım, "Abine bir şey söylemem." Dedim.

"Açıklamak istiyorum." Dedi sonunda gözlerime bakarak.

Sessiz kalıp öylece yüzüne bakmıştım. Bu 'Evet' demekti. O da anlamış olmalı ki konuşmaya başladı.

"Burak ile aramızda ne var bende bilmiyorum. Açık konuşacağım." Kızarmaya başlayan yanakları ile gülümsedim. Kesinlikle Burak'tan hoşlanıyordu.

"Sana açık olacağım ama ne olur-"

"Kimseye söylemem." Dediğimde beni başıyla onayladı.

"Yani, Burak çok değişik bir insan. Beni her zaman mutlu ediyor. Yanındayken eğleniyorum. Ve ben öyle kolay kolay insanların yanında mutlu veya bu kadar rahat hissetmem." Duraksadı. Sanırım doğru kelimeleri seçmeye çalışıyordu.

"Seviyorum... Sanırım." Dedi. Dediği an yüzümdeki gülümseme büyüdü. Böyle konuları konuşmak hoşuma gidiyordu. Sude'nin utandığını görmek gülümsememe sebep oluyordu.

Elimi dizine koydum ve ona en içten şekilde gülümsedim. Rahat etmiş olmalı ki tekrar konuştu,

"Ben düşündüm. Acaba o da beni seviyor mu diye düşündüm. Ama sonra fark ettim ki, ben onun için sadece arkadaşının kız kardeşiyim. Ve bu yüzden bana böyle davranıyor." Tam ağzımı açacaktım ki bunu görüp konuşmamamı istediği için devam etti,

"Hayır, tersini iddia etme çünkü ben de başta öyle düşünüyordum. Sonra biraz daha dikkat ettim hareketlerine, diğer insanlara karşı olan hareketlerinde." Dizinin üstünde olan elimin üzerine elini koydu ve gülümsedi. 

Buruk bir tebessüm. 

"Herkese karşı böyleydi." Dedi gözleri dolarken. Gözleri dolunca ben de üzülmüştüm. Her ne kadar yaşamasam da kötü bir durum olduğunu anlayabiliyordum.

"Ya, daha yeni tanıştığı kıza bile böyleydi." Sitem dolu cümlelerinden sonra sonunda konuşmam için bir fırsat olmuştu.

"Nasıl?" Diye sordum.

"O kızı güldürüyordu, şakalar yapıyordu, gözleri parlıyordu. Ben sadece... O gözleri bana parlasın istiyorum." Utançla başını eğdi. "Bu kıskançlık mı? Evet, kıskanmamam gereken birini kıskandığım için utanıyorum."

Sadece dinliyordum.

"Gülünce kısılan gözlerini, yanaklarında oluşan o minik gamzeleri sadece ben göreyim istedim." Sahi, Burak nasıl anlamıyordu? Nasıl görmüyordu kızın bu halini? Ya Sude kendisini saklamakta bir numaraydı, ya da Burak bunu göremeyecek kadar kör biriydi.

"Bazen bana öyle yakın davranıyor ki, kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor." Güldü. Güldüm.

Yüzünde ki gülümseme solunca bana döndü. "Beyza, bir şey söyle. Ne olur ne yapabilirim sen söyle."

Adeta yalvaran Sude ile beraber derince düşünmeye başlamıştım. Düşünmem yarıda kesilmişti çünkü Sude arkama fal taşı gibi açılmış gözler ile bakıyordu. Neye baktığını görmek için arkamı dönecekken dönmeme gerek kalmamıştı çünkü,

"Ben de seviyorum." Dedi bir ses. "Ama kardeşim olarak." Diye ekledi. 

Bu sesin sahibi Burak'tı... 


BORSACI BEYWhere stories live. Discover now