Ten

117 15 2
                                    

4 ya da 5 hafta sonra ;

-

"Michael , artık eve dönmem gerek ." Yaklaşık beş ya da altı saattir Michael'ın geçen sene yılbaşında kendine aldığı arabasının arka koltuğunda birbirimize kitap okuyor , müzik dinliyor ve kısa komedi filmleri izliyorduk . İki kere sıkılıp dışarı çıkmış ve yiyecek içecek birşeyler alıp geri dönmüştük .

" Biraz daha kal Gigi , lütfen ." Onun omzuna başımı koymuştum . Böyle durmak rahattı . Ama ailem bütün gün ne yaptığımı sorduğunda onlara okuldaydım demeliydim . Michael'ın arabasında film izledik ve gezindik . Ah , tabi biraz da öpüştük . Ama sorun değil biz bunu bir aydır her hafta en az bir kere yapıyoruz değil .

" Michael , eve geç kalıyorum . Lütfen artık gidebilir miyiz ?" Michael ofladı . Ben de onunla burada kalmak istiyordum ama pek mümkün değildi .

" Aileni ara ve bu gece bir arkadaşında kalacağını söyle ."

" Michael , olmaz ."

" Sadece uyuyacağız , madam . Lütfen ."

-

Eve yaklaştığımızda Michael bana uzandı ve dudağımla yanağım arası bir yerden beni öptü.

Arabadan indiğimde bizim evde birkaç arabanın daha olduğunu gördüm . Anneminki buradaydı , tamam . Babamınki de buradaydı , o da tamam . Ama geride iki büyük araba daha vardı ve babam kapının önünde durmuş beni bekliyordu .

Beni gördükten sonra Michael'ı fark etti . Onu başını eğerek selamladı ve Michael'ın utandığını gördüm .

Eve girdiğimde takım elbiseli bir sürü erkek ve ütülü elbise ile gömlekler giymiş bir sürü kadın gördüm . Annem de onların aralarında oturuyordu ve kalem eteği ile beyaz şifon gömleği onun hanımefendiliğinden taviz vermiyordu .

Beni görünce hepsi beraber ayağa kalktılar . Bu benim sanki bir fransız dükünün eşiymişim gibi hissetmeme neden oldu .

Adamlardan biri konuşmaya başladığında , aklımdan Fransa'nın ya da fransızlığon geçmiş olması sadece ufak bir tesadüf olmalıydı . Fransa'da doğmuştum ve fakir , aynı zamanda güçsüz annem , babama hamile olduğunu söylememişti . Evli değillerdi . Daha sonra annemin hastaneye yatırılması gerekti ve şimdiki anne ve babam'ın beni evlat edinmesiyle Amerika'ya gelmiştim .

Ayaktaki uzun boylu adamın , bence havalı görünen koyu kahverengiye kaçan siyah saçları , açık kahve gözleri , buğday bir teni vardı . Aynı zamanda almanca öğretmenimiz Bayan Guardien'in aksine oldukça düzgün bir burnu vardı . Adam Fransız aksanıyla konuşmaya başladı .

" Güzel kız , sen Cora olmalısın . Aynı annene , yani öz annene benziyorsun ."

" Ben Cora değilim , efendim . Adım Gigi ."

Babam , arkadan yanıma geldi ve ellerini omzuma koydu . " Ona Gigi adını verdik , bir Amerikan kızı için güzel bir isim ."

" O bir Amerikan değil , " dedi ayaktaki adam . " O bir Fransız ve adı Marissa Cora Sharp . "

Adam bana yaklaştı ama babam beni omzumdan geri çekti . " Gigi bizim kızımız . Ayrıca onu sana vermemiz için geçerli hiç bir sebep yok ."

" Evet var , ben onun babasıyım ve Cora artık büyüdü , onu Fransa'ya götüreceğim , orada mükemmel bir eğitim alacak ve ileride mağazalarımın başına geçecek ."

" Kimsenin mağazasının başına falan geçmeyeceğim bayım . Aynı zamanda öz babam olsanız bile bana bakmadınız , beni büyütmediniz . Sizinle gelemem ." Babam ve öz babam olduğunu iddia eden babam bana baktılar . Eğer konu benim geleceğim , eğitimim ve işimse ilk söz sahibi ben olmalıydım .

Anneme döndüm . Duvara biraz yaslanmış , dolu ve kızarmış gözlerle bizi izliyordu . Onu bırakmak istemiyordum ve okulda öğrenmemize rağmen yeterince Fransızca konuşamıyordum .

" Cora , kızım , lütfen benimle gel . Yıllardır seni arıyorum . Annen büyük bir ameliyat geçirdi ve onu bulduğumda senden bahsetti . Senin varlığını evlat edinildiğinden sonra öğrendim . Öğrendiğimden itibaren de tüm hayatımı seni bulmaya adadım Cora . Tüm hayatımı annenin seni yeniden görebilmesine ve üçümüzün mutlu bir şekilde yaşamasına adadım . Lütfen benimle gelmeyi kabul et . Sana ihtiyacımız var ."

Rainbow Love // CliffordWhere stories live. Discover now