4

4.6K 400 438
                                    

Ufak bir şey söyleyeceğim.

Eğer hikayeyi sevdiyseniz lütfen bölümleri votelemeyi unutmayın. Çünkü beğenileriniz ve yorumlarınız yazma isteğimi arttırır. Mutlu olurum 🫰

Şimdiden teşekkür ederim ve keyifli okumalar :))))

*********

"Bir spor mücadelesi."

Suyun içinde pişen noodle'a öfkeyle bakıyordum. Bir an önce pişmesini ve yemeyi istiyordum. Tabi tek ben yemeyecektim. Bay Kim en acılı olanı kendine yapmamı istemişti, ona da onu yapıyordum. Tabi bakışları yüzünden diken üzerindeydim, asla ona bakmıyordum. Ama o pozisyonunu bozmamıştı ve gözlerini dikmiş beni izliyordu. Elime yüzüme bulaştırmaktan korkuyordum doğrusu.

Neden gecenin bir vakti bir anda beni yakalayıp benden böyle bir şey istemişti bir fikrim yoktu. Ama kalkıp da 'yapmam' demeye zaten cesaretim yoktu, o sıkardı yani.

Aslında yemek yapmayı seviyordum, babam bile güzel olduğunu söylerdi. Gereksiz laf etse de iyiye bazen iyi diyebildiği zamanlar vardı. Ben de yemek yaparken kendi düşünceme, kafamın içine dalıyordum. Müzik de açıyordum ve bu terapi gibi geliyordu. Bir süreliğine olduğum konumdan kopuyor gibi oluyordum.

Sonunda pişen noodle'ı, tabakla buluşturdum. Taehyung'unkini koyarken bile acıdan dolayı burnumun içi yanmıştı. Nasıl yiyecekti bunu? Her neyse, bu beni değil onu ilgilendirirdi.

Masanın üzerine tabağını ve çubukları bıraktım. Kendi tabağımı da karşısına koydum. Neden beraber yemek zorundaydık ki?

Karşısındaki sandalyeye oturdum ve masaya yakınlaştım. Ona bakmamaya çalışarak elime aldığım çubuğu tabağın içine daldırdım ve hızla yemeye başladım. Gerçekten o kadar açtım ki ağzımdakini hızla çiğnerken gözlerimi de kapatmıştım. Onun da bana baktığını hissediyordum, bu beni aşırı rahatsız etse de açlıktan cidden umursamayacak durumdaydım ve hızla önümdekini kıtlıktan çıkmış gibi yemeye devam ettim.

O da sonunda bana bakmayı kesip önündekinden yedi ama hiç acı onu etkilememiş gibiydi. Gayet rahat bir şekilde yiyordu. Ben de önümdekini bitirdiğimde rahat bir nefes vermiştim. Gerçekten mutluydum, karnım doymuştu.

Bu yüzden kafamı kaldırıp ona baktığımda göz göze geldik.

Ağzındakini çiğnerken bir anda konuşmuştu. "Telefonun nerde?"

Bir anda durdum. Telefonum? Onu babam ardımda kanıt kalmasın diye, işini garantiye almak istediği için parçalamıştı. Ve haberleşeceğimiz bir şey de vermemişti bana.

Dilimle kuruyan dudağımı ıslattım. Sonra da, "Evden kaçarken telefonu almak aklıma gelmedi, tek derdim kendimi kurtarmaktı." deyiverdim.

Göz göre göre yalan söylüyordum ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Başka çarem yoktu çünkü artık.

Gözleri o kadar sert ve delici bakıyordu ki içime titrek bir nefes çektim. Masanın altındaki ayak parmaklarımı içe doğru büktüm gerginlikle.

Başını çok kısa aşağı yukarı salladı. Bilmiyordum, bana inanmış mıydı bilmiyordum ama inandığını da hissetmiyordum. Önündekini yemeye devam etti ve benim durup da onu izlememe bir şey demedi.

agent | taekookWhere stories live. Discover now