𝐘𝐨𝐮𝐫 𝐋𝐢𝐩𝐬

44 17 6
                                    

Büyük ihtimalle bunların hepsi bir rüyâdan ibaretti. Bu an, belki bu gün aslında yaşanmamıştı. Kafamda kuruyordum. Hislerim çok karışıktı. Artık Hyunjin'i sevmediğimden eminim ama Minho'ya karşı hislerimi çözmek ve belki kabullenmek çok zordu. Ah hayır, o kadar dalgındım ki sanki bir an rüya görüyormuş gibi hissetmiştim sadece. Olanlar gerçekti. (Yazarınız size şaka yaptı) Minho'nun dudaklarının sıcaklığı beni tekrar içinde bulunduğumuz gerçekliğe döndürmüştü. O da kısa bir sürede şaşkınlığını atıp karşılık vermeye başlamıştı. İkimizin de nefes alıp verişi hızlanmıştı. Alt dudağımı hafifçe ısırmasıyla benden kısık bir inleme kazanmıştı. Sonrasında neler olacağını bilmiyorum ama beni öpme şekli daha fazlasını istediğini gösteriyordu. Ama ben de ne kadar istersem isteyeyim daha fazla ilerleyemezdi. Henüz ona karşı hislerimi anlayamamıştım ve daha sonra üzülmesini istemiyordum. Ellerimi göğsüne koyup hafifçe iterek dudaklarımızı ayırdım. İkimizin arasında hâlâ çok az mesafe vardı. Lanet olsun, ondan uzaklaşmak neden bu kadar zordu? Bunu benim için daha da zorlaştırmak ister gibi boğuk bir sesle fısıldamıştı.

"Jisung lütfen... Sana ihtiyacım var"

"Y-yapamam Minho, bana düşünmek için bir az zaman ver lütfen"

Zor da olsa ondan uzaklaşmıştım. O da söylediğim şeyle kendini toparlamıştı. Gözleri bir yerlere dalmış, ifadesiz ama parlak bakıyorlardı. İkimiz de birbirimize bakmaya utanıyorduk. Garip bir sessizlik olacağından korkuyordum ki Minho sanki derinlerden geliyormuş gibi çıkan sesiyle konuşmaya başladı.

"Zamana ihtiyacın varsa istediğin kadar kadar bekleyebiliriz. Ben seni sevdiğimden çok uzun bir zamandır eminim. Sen de ne hissettiğinden emin olana kadar ben hep burda olacağım"

Bir şeyler söylemek, ona cevap vermek istesem de yapamamıştım.

"Ben gitsem iyi olur"

Kalması için ısrar etmek yerine kalkıp kapıya kadar eşlik ettim. Ayakkabılarını giydi. Tam çıkacakken bana dönüp gözlerime baktı. Dayanamayıp ona doğru uzandım ve son bir kez yumuşak bir şekilde dudaklarından öptüm.

"Görüşürüz"

"Umarım görüşürüz"

Kafamı öne eğdiğimde daha fazla uzatmayıp arkasını döndü ve uzaklaştı. Ben de arkasından bakmayı kesip kapıyı yavaşca kapattım. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım bile. Saat çok geç olmuştu bu yüzden odama gidip yatmaya karar verdim. Sanki vücudum gücünü kaybetmişti, bacaklarımın titrediğini daha yeni fark etmiştim. Daha fazla ayakta duramayacağımı bildiğim için telefonumu alıp kendimi yatağa attım. Telefonumdan yıllar önce Minho söylerken duyduğum ve bağımlısı olduğum o şarkıyı açtım. (Medyadaki)
Düşünmem gerekiyordu, sadece onu değil ona karşı hissettiklerimi. Ama beynim buna izin vermiyordu.

...♡...

Ne yapıyorum ben? Sözde onu sevip sevmediğimden emin olacaktım, saat üç olmuştu ve benim tek yaptığım dudaklarının sıcaklığını hissettiğim her anı kafamda tekrar tekrar canlandırmak olmuştu. Şu aptal kelebek uçuşması hissi de beni bir türlü rahat bırakmamıştı. Yüzümdeki gülümsemenin farkında bile değildim. Parmaklarımı dudaklarıma götürüp yavaşça dokundum.
Gözlerimin önüne gelmişti o güzel gözleri, gülümsemesi, saçlar. Bir an sesini duymuş, kokusunu almıştım sanki...
Ah biri bana yardım etsin ben sanırım ona âşık oluyorum!

𝐀𝐧 𝐔𝐧𝐡𝐞𝐚𝐥𝐭𝐡 𝐎𝐛𝐬𝐞𝐬𝐬𝐢𝐨𝐧 // 𝓜𝓲𝓷𝓼𝓾𝓷𝓰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin