1

232 26 14
                                    

"Bu sefer neden kovdular?"

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.



"Bu sefer neden kovdular?"

Dakikalardır kapalı tuttuğu gözlerini, Jisung'un sesini duymasıyla araladı. Elinde iki meşrubat kutusu ile gelen arkadaşı birisini ona uzatıyordu. Keyifsizlikten bir yudum su bile aramasa da onu bozmadan uzattığı kutuyu aldı, açmadan yanına koydu. "Kavga ettim." diye mırıldandı parmakları arasındaki sigarayı dudakları arasına yerleştirirken. Zehirli duman tüm ciğerlerini sardığında içinde bir yanma hissetti. Bu bile keyif vermedi ona.

Birkaç saniyeliğine kendi kendine homurdandı, açtığı meşrubattan iki yudum aldı ve kendisini kaldırıma, Chan'ın yanına bırakıp arkasında kalan duvara yaslandı. Karşı kaldırımda kavga eden çifti izlemeye başladı onları zerre umursamıyorken. "Zar zor kaptığın işi ne için kaybettin acaba?" çektiği sigara dumanını henüz havaya bıraktı genç adam, gri dumanın havada dans ederek kayboluşunu izledi. Kafasında o kadar çok düşünce vardı ki Jisung'a cevap vermesi biraz zamanını aldı.

"Adam kayırıyorlardı."

"Seni kayırmadılar mı?"

"Konu bu değil. Sadece bana yapılmadı haksızlık. Orada yıllardır çalışan yaşlı bir kadına yaptıkları muameleyi gözlerimle gördüm Jisung. Kayıtsız kalamadım işte."

"Kadını da kovdular mı?"

"Hayır, o devam ediyor."

"Harika, bu kahramanlığının kime faydası oldu peki? Üstüne üstlük şimdi bir işin de yok."

"Bazen prensiplerim ağır basıyor, ne yapayım?"

Güldü ikisi de, omzuna vurdu hafifçe Chan'ın. Bir yudum daha aldı. "Şimdi ne yapcaksın?" omuz silkti Chan. Neredeyse dibi gelmiş izmaritine baktı boş gözlerle. "Yapmam gereken çok şey var Jisung. Ama ne yapacağımı bilmiyorum." alt dudağını ısırdı istemsizce. "Hannah ve Lucas olmasaydı şu an bir uçurumun kenarındaydım muhtemelen." duraksadı Jisung, bunun ihtimalini düşündüğünde sertçe yutkundu ve bakışlarını çevirdi ona. "Saçma sapan konuşup durma. Canımı sıkıyorsun."

"Sana ne hissediyorsam onu söylüyorum. O iki velet olmadıktan sonra boktan hayatımla ne yapmamı bekliyorsun?"

"Sahip olduğun tek arkadaşı bile umursamıyorsun yani. Bencilsin gerçekten."

"Yapma Jisung, sınavı kazandığında birbirimizi hatırlamayacağız bile. Bu kadar anlam yükleme arkadaşlığımıza."

Kaşlarını çatabildiği kadar çattı. Bir kez daha vurdu omzuna, bu sefer tepkiliydi. Başını ona çevirdi Chan. Gözlerinin yaşardığını fark etti. "Benden kurtulmaya bu kadar meraklı mısın yani?" sessiz kalmaya devam ettiğinde tepkisi büyüdü Jisung'un. Ağzının içinde bir küfür mırıldanarak meşrubat kutusunu bir kenara fırlattı ve yerinden kalkıp hızlı adımlarla kaldırım boyunca yürümeye başladı.

Arkadaşının -artık arkadaşı mıydı orası da meçhul- gidişini sakin bir tavırla izledi. Güldü kendi kendine. Parmakları arasındaki izmarit yerinden sıyrılıp soğuk kaldırım taşıyla buluştu. Bunu fırsat bilip elleriyle yüzünü örttü genç adam, yorgun bir nefes verdi. Gönlünü alırdı Jisung'un. Onun oldukça alıngan ve kırılgan olması bir yana Chan da depresif haline büründüğü zaman fazla acımasız ve bencil davranabiliyordu. Törpülemesi gereken bir durumdu, lakin kendisine çeki düzen vermek için bile zamanı olmuyordu genelde.

wabi-sabi, hyunchanUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum