13.Bölüm

18 4 0
                                    

Barlas'la oradan ayrılıp geri gerçek dünyaya geçtiğimizde bana birşeyleri açıklamak için bir yere geldik.

O gün ağladığım ve onun da şarkıya eşlik ettiği yere.

"Evet, anlat. Herşeyi."dedim. O uçurumun kenarına oturmuştu, bende yanına geçtim.

"Neyi anlatacağım? Herşey açık ve ortada zaten."dedi. Elindeki enerji içeceğini neredeyse bitirecekti. İkide bir iç çekip uzaklara dalıyordu ve hiç konuşmuyordu şuan.

"O kolye neden beni öldürmedi? Herkesi çıkardığında yok eden şey bana niye etki etmedi? Birkaç soru daha var, onlara sonra geleceğim."dedim ve başımı ona çevirdim cevap beklercesine.

"O kolyenin sana işlememesinin sebebini tam olarak bilmiyorlar. Ama ben biliyorum. Cani olduğun için sana etki etmiyor. Ve diğerleri de bunu bilmediği için çözüm yolu arıyorlar. Onlara cani olduğunu da söyleyemem. Rütbem düşer, belki beni yok ederler. Kim bilir?"dedi ve bana çevirdi kafasını. Duyduğum şey gerçekleşebilir miydi? Sırf böyle birşey yüzünden yok olur muydu?

"Bunu bilmiyordun. Ve kolyeyi sen bana vermedin, o kadın verdi."dedim anlamadan.

"Sana kolyeyi veren o kadın. Ondan da ben sorumluydum. Kolyesini aniden çıkarıp gidince sadece onu bulmaya çalıştım. Bulduğumda zaten sen takmıştın. Çok geçti. Ve o an senin cani olduğunu da bilmiyordum, bilseydim başka yollar bulurdum ve seni hayalet yapmazdım."dedi Barlas tekrar önümüzdeki denize dalarak. Sonra aniden arkaya doğru uzandı ve bu sefer gökyüzünü seyretmeye başladı.

"Anladım."dedim sadece. Ne diyebilirdim bu bilinmezlikte.

"Şuan tek yapmamız gereken kolyeyi bulmak."dedi ve kalktı yerinden. Arkasından bende kalktım. Buraya motorla gelmiştik. O da motor sürmüştü, ben de. Bu konuda iyi bir ikili olmuştuk sanırım. Hayaletçe.

Hemen motoruna atladı ve kaskını taktı. Bende onun gibi motoruma binip sürmeye başladım. O başka bir tarafa bende başka tarafa sürmüştüm. Ve yollarımızı ayırmıştık. Gittiği her eviydi sanırım yada başka bir yer. Ama ben evime gidiyordum.

Evime giderken herşeyin başladığı o tünele girdim. Tünel uzundu ve sürerken o günü hatırlayarak sürüyordum motorumu.

Akıl ermiyordu olanlara...

Motorumu sürerken aniden yanıma bir araba geldi.  Dibimden sürüyordu arabasını resmen gerizekalı.

Ben arabadan uzaklaşırken o anı hareketlerle yakınlaşıyordu. Elimle kenara çekmesi için bir işaret yapıp motorumu sağa çektim. Arabanın sahibi de arabayı çekince motorumdan inip kaskımı çıkardım ve motorun üzerine bıraktım. Adamın yanına gittim ve konuşmaya başladım.

"Amacın ne senin? Ne istiyorsun, kaza yapmak falan mı? Üzerime sürüyordun, aklın neredeydi?"diye bağırdım sinirle. Kaza olsa o geberecekti, ben değil.

"Önce bir sakin olalım. Amacım kaza yapmak falan asla değildi. Sadece kenara çekmeni sağladım. Seninle konuşmam gerekiyor."dedi fazla kullandığı jest ve mimikleriyle.

"Tanımıyorum sizi."dedim sadece. Kimdi bu adam? İlk defa görmüştüm oysaki.

"Bir yere geçelim. Uzun bir konuşma olacak çünkü."dedi tek kaşını kaldırıp seksi bakışlar atarak. Yavşak mıydı, neydi. Hareketlere bak, iğrenç.

"Beyfendi."diye başladım sınanarak. "Sizi tanımıyorum ve sizinle bir yere gelmek istemiyorum. Gelmeyeceğim de. Ne istiyorsunuz, burada söyleyin ve gideyim. Hatta direkt gideyim. İyi günler."dedim tane tane ve arkamı dönüp motoruma doğru ilerledim. Kaskımı kafama takıyordum ki aniden birşey söyledi ve kalakaldım dediği şey karşısında...

|Hayat Üçgeni|Where stories live. Discover now