4.8

14K 745 218
                                    

Ben geldimmm naber tavşanlarım?

Sınav haftasında olduğum için bölümler biraz daha geç geliyor, kusura bakmayın lütfen.

İyi okumalar...

Sena Savaş...

Hiç birini karşılık beklemeden sevdiniz mi? Ya da en küçük gülümsemesiyle mutlu oldunuz mu? Hiç aşık oldunuz mu?

Ben oldum, hem de çok yanlış bir kişiye.

Beni sevmeyeceğini bile bile sevdim onu, bir gün o bilmese de ona kırılacağımı, onun için ağlayacağımı bilerek sevdim ben.

Bir imkansızı sevdim ben.

Bundan iki- iki buçuk yıl önce mezun olduğumda ilk defa fark etmiştim, duygularımı. Tüm ailem benimle gurur duyduğunu söylerken o bana hayran olduğunu söylemişti. İlk defa benimle bu kadar ciddi bir şekilde konuşmuştu ve galiba sondu.

Bana “ Sana hayranım” demişti. “Çünkü bunu kendin yaptın, çünkü her şeye rağmen yaptın. Ve ben bu yüzden sana hayranım.” diyerek deva etmişti.
Sonrasında beni sarmış ve bunu ayrılana kadar tekrarlamıştı.

Bu çoğu kişi için normal gelse de benim için değildi ve bunu en iyi o biliyordu. Çok güzel bir ailem ve benimle sürekli olarak ilgilenen ebeveynlere sahiptim. Şanslıydım ve bunun farkındaydım. Anne ve babam bir konu dışında beni, abim ve ikizimden hiç ayırmadı.

Bu konu eğitimdi.

Annem sürekli olarak başarılı olmamı istiyordu ve bunun sebebi de açıktı; “Eğer kadınsanız ve güçlü değilseniz bir erkeğin kölesi olmaya mahkumsunuz. Canınızı, özgürlüğünüzü ve haklarınızı o erkeğe vermeye mahkumsunuz. Başınızı eğmeye mahkumsunuz.” bu bir düşünce değildi, bu gerçeklerdi.

Bir kadın okumazsa maddi olarak özgür olamazdı, en azından çoğunluk için öyleydi. Özgür değilse bir mahkumdu ve sonu bir adamın ellerinde olurdu. Ardından bir gün bir haberde cinayet vakası olarak siz görülürdünüz. Hayır, bu bir düşünce değildi, bunlar gerçeklerdi.

Annem hep kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olmamı istedi. Ona göre bir erkek her türlü işte çalışarak hayatta kalabilirdi ancak bu kadınlar için aynı değildi. Ve hayır bu sadece onun düşüncesi değildi, bu adaletsizlikti.

Adalet, eşit şartlar altında yaşamak değildi. Adalet kişinin hayatına göre esnetilen eşit şartlardı.

Bu gerçek maalesef ki bana yüktü. Beni o çalışkan “inek” öğrencilerden biri yapmıştı ancak üniversite sınavından sonra bunu kaldırmaya gücüm yetmemişti. Başlayan krizlerim, kitap görünce o hissettiğim kötü his ve odaklanamama gibi sorunlarım olmuştu.

Bunların hepsine sadece o şahit olmuştu. Bu yüzden bana hayrandı. Her şeye rağmen pes etmeyişime hayrandı. Onun önünde kriz geçirdikten sonra bir şey olmamış gibi dik durmama, ağladığımda kendi gözyaşlarımı kendim sildiğimi görmüştü. Çünkü ben güçlü olmak zorundaydım. Birçok kadın gibi yaşamak için bende güçlü olmak zorundaydım.

Burada bahsedilen güç neydi?

Duygusuz olmaktı. Korkmamaktı, ağlamamaktı. İnsanların zayıflık olarak görebileceği hiçbir şeyi yapmamaktı.

Bende bu yüzden bu insana dönüştüm ya.
Her şeye rağmen gülen bir kadın, duygularımı gülüşüme gömen bir insan olmuştum.

Ama her şeye rağmen bana hayran olduğunu söyleyen adamdan hiçbirini gizleyememiştim. O beni görmüştü, o beni hissetmişti.

HAYALPEREST/ Texting Where stories live. Discover now