"Neyse herkes bir şekilde tanışmış işte. Artık sipariş verelim valla Kyungsoo krize girip başımıza bela olacak yoksa."

Siparişlerin gelmesiyle ortam biraz daha gevşemişti. Herkes keyifle sohbet ediyordu,başta bir tuhaf olan Sehun bile sonunda gülerek konuya dahil oluyordu. Irene'nin annesinin Alman olduğunu,Baekhyun hyung'un ortaokuldayken 70 kg olduğunu ve daha bir sürü detay öğrenmiştik.

"Ben sigaraya çıkıyorum."

Gözlerim kocaman olurken direkt yanımdaki bedene döndüm. İyi bir içici olmadığı da göz önüne alınırsa sigarayla falan asla işi olacağı aklıma gelmemişti.

Ayaklanıp ceketini aldığında ben de kalktım. Sen nereye der gibi baktığında arka cebimden paketimi çıkardım.

"Ben de kullanıyorum." Kafasıyla onaylayıp önden adımladığında başka gelen olmadı. Yeşilay temsilcisi gibi bir arkadaş grubum olduğu için sigaraya her zaman tek başıma çıkardım. Şimdi biriyle,hele de Baekhyun hyung gibi biriyle çıkmak garip gelmişti.

Dışarıya çıktığımızda restorantın köşesine doğru adımlayıp karanlık sayılabilecek yerde durdu. Yağmur daha yeni yağmayı kestiği için çatıdan ara ara damlalar düşüyordu. Umursamadan cebinden paketini çıkardı ve içindeki son dal sigarayı dudaklarına yerleştirdi. O zaman parmaklarının ne kadar ince ve uzun olduğunu gördüm. Tam bir mimar elleriydi,mimar eli nasıl olur bilmiyordum ama öyleydi işte.

Narinlerdi.

"Ateşin var mı? Benim çakmak yine arkadaşta kaldı sanırım."

Hipnoz olmuş gibiydim. Yerim'in dalga geçmek için aldığı ama bayılarak kullanacağımı söylediğimde bozulduğu pespembe çakmağı çıkardığımda kıkırdadı.

"Garip bir çocuksun."

Bıkkınlıkla nefes verdim.

"Sor hadi."

Sigarasını tutuşturup yanakları içine çökecek kadar derin bir nefes aldığında yutkundum. Sigara içmek işte böyle bazı kişilere çok yakışıyordu. Bendeyse kamyoncular gibi duruyordu,ergen Sehun öyle demişti.

"Neyi?" Bunu derken kafasını da aynı şeyi sorar gibi iki yana sallamıştı.

"Gay misin?"
Dediğim şeyden sonra öksürük krizine girmese benim için dünyanın en karizmatik insanı olabilirdi ama işte artist gibi içeceğim dersen böyle çarpardı adamı bu meret.

"Yaramıyorsa içme."

"Niçin sana öyle bir şey sormalıymışım? Pembe çakmak kullanıyorsun diye mi?" Omuz silktim. Hakkımda ne düşündüğü önemli değildi,gay değildim ama iması canımı sıkacak bir şey de değildi.

"Yani pembe çakmağımı görüp garip birisin diyince ne düşündüğün az çok belli oluyor." Alayla demiştim. Sigarasından bir nefes daha alıp benim gülümseyen yüzümün aksine ciddi bir şekilde suratıma doğru üfledi. Bilerek yapmamıştı ama murphy kanunuydu bu,o sigara dumanı illa karşıdaki kişiyi bulurdu.

"Gay olman garip olduğun anlamına mı geliyor?" Ciddiyetinin farkına varmış gibi gülümsedi. Yeniden omuz silktim.

"Bence hayır. Ama genel yargı budur. Pembeyse gaysindir,gaysen de garip."

Anladım der gibi kafasını aşağı yukarı salladı.

"Sen yakmayacak mısın?"

Konuşma öyle garipti ki sigarayı yakmayı unutmuştum. Hızla bir dalı dudaklarıma koyup ceplerimi yokladım. Kahkaha attığında ellerim yokladığı yerin üstünde donakaldı. Parmaklarının arasındaki pembe çakmağımı sigarama yaklaştırıp diğer eliyle siper etti. Uzun,narin parmakları suratıma değiyordu,elinin bu ılık havada böyle buz gibi oluşu irkilmeme neden oldu.

First Listener Problems (Problems Texting Serisi-4)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang