π¹⁹

602 71 15
                                    

'Hepsi senin suçun'

Bir kere daha vurdu kafasını soyunma odasının duvarına.

'Sen bir katilsin jisung'

Kafasındaki kime ait olduğunu anlamdıramadığı ses, bir kez daha konuştu.

En yakın arkadaşını öldürdüğünü gerçeği her aklına geldiğinde çıldıracakmış gibi oluyordu. Kendisine ettiği ihânet yetmezmiş gibi, Jisung'a yalan söylemişti.

Hala kendisine gelemeyen genç, kafasında yankılanan anlamdıramadığı sesleri nasıl susturacağını bilmeden ellerini yere dayadı ve acı bir çığlık attı.

'Kendin ölmeliydin, onu seviyordun değil mi?'

"Sus artık, istemiyorum seni!"

Kafasını tekrardan paslanmış dolaba yasladı ve birkez daha vurdu kafasını.

Aynı zamanda içeriye giren Minho'yu fark etmemişti bile, zihnindeki sese o kadar çok odaklanmıştıki etrafında olan olaylara anlam veremiyordu. Gözünün önüne gelen yüzü kana bulanmış arkadaşının görüntüsünü bir türlü çıkmıyordu aklından.

Minho koşarak sevgilisinin önüne çöktü ve yanaklarından tutarak kendine çevirdi güzel çocuğu.

"Sikeyim iyimisin!?" Yüzündeki kanları silmeye çalıştı ve gencin kendisine bakmasını sağladı. O kadar boş bakıyorduki endişelenmeden edemedi Minho.

"Jisung, kendine gel güzelim hadi," yüzüne hafifçe vurdu ve bir tepki vermesini bekledi.

Fakat verdiği tepkinin bu kadar agresif olacağını beklemiyordu.

Minho'nun yanaklarında duran ellerini itti ve ayağa kalktı. Ellerini saçlarına geçirip yan taraflarında duran tabureye güçlü bir tekme attı.

'Onu öldürdün, sen bir katilsin.'

Zihninde yankılanan ses aynı şeyleri tekrar edip duruyordu. Minho'nun yüzünü bile seçemez hale gelmişti.

Minho ayağa kalktı ve sevgilisinin kolundan tuttu.

"Hadi ama kendine gel, şakanın sırası değil."

Kolunu hızlıca çeken genç Minho'nun suratına baktı. Ne yapıyorsun sen der gibi bakıyordu.

"Uzak dur benden!"

"Sevgilim, benim Minho. Nolur kendine gel bak hiçbir şey yok elimde, sadece sana sarılacağım, tamam mı?" Ellerini kaldırdı ve Jisung'a doğru doğrulttu, kendince güven vermeye çalışıyordu.

Güvensizce Minho'ya bakmaya devam eden genç ellerini saçlarından indirdi, biraz daha sakinleşmişe benziyordu.

"Ben, özür dilerim." hıçkırıklara boğularak ağlamaya başlayan gence bakarak iç çekti Minho, sık sık duygu değişimi yaşıyordu.

Titreyen ellerini Minho'ya doğru uzattı ve yavaşça güven ister gibi sarıldı sevgilisine.

"Herşey geçecek, söz veriyorum." Ellerini ağlayan bedenin saçlarına attı ve yavaşça okşamaya başladı. Kafasını boynuna gömen küçüğü ile kalbi deli gibi atmaya başlamıştı.

Jisung onaylayan mırıltılar eşliğinde sevgilisine sardığı kollarını daha'da sıkılaştırdı.

"Buradan çıkalım mı?"

"Evet, lütfen."

Ellerini gevşetti ve büyüğünün kendisini kucağına almasına izin verdi. Şimdi tamamen güvende hissediyordu. Sevgilisinin boynuna kafasını gömmüş, etrafında olan bitenlerden soyutlanmış, kendisini arabaya götürmesine izin veriyordu.

Kısa sürede kendini arabanın rahat koltuğuna bırakılmış bir şekilde buldu. Gözleri uykusuzluğa dayanamayarak kapanmaya başlarken, duyduğu son ses Minho'nun sesiydi.

"İyi uykular, benim küçük ağlak bebeğim."

___

cry baby, minsungWhere stories live. Discover now