"Tamam. Alırım şimdi. Odamdayım ben."dedim mutfaktan çıkarken.

Salondaki masanın üzerindeki zarfları alıp üst kattaki odama doğru ilerledim. Odaya girip kendimi yatağa attım. Zarfları alıp açmaya başladım. Biri babamın şirketinden , biri de bankadan gelmişti. Son zarfı elime alıp üzerindeki Türk Silahlı Kuvvetleri amblemini görmemle uzandığım yerden doğruldum. Kalbim ağzıma geldi. Yavaşça zarfı açtım.

🇹🇷


Vatanın her bir toprağı için verilen savaşın adıdır Türk' lük. Bu ülke için yaşayan herkesin adıdır Türk'lük.

Asker olmaya ne zaman karar verdim bilmiyorum. Tek bildiğim her asker fotoğrafı gördüğümde göğsümde kabaran âştı. Daha bacak kadarken içimdeki vatan sevdasıyla imrenerek bakardım askerlere.

Hep istemiştim. Büyük bir aşkla bağlıydım vatanıma,mesliğime. Vatana uzanan her eli parçalamaya, mazluma uzanan eli kökünden koparmaya ant içmiştim. Bununla büyümüş, bu yolda ilerlemiştim.

Akşam yemeğini yemiş çaylarını bahçedeki oturma gurubunda içiyorduk. Nefes teyze bugün ne kadar çok yorulduğunu anlatıp durmuştu. Ahmet amca da galeriye gelen bir müşteriyle yaşadığı tartışmayı anlatmıştı. Daha sonra da Ezgi bugün Nefes teyzeye yaptığımız şebeklikleri anlatmış ve Nefes teyzeden bir anne terliği yemişti. Şimdiyse herkes köşesine çekilmiş birşeylerle uğraşıyordu. Nefes teyze elindeki peştemale bir çiçek figürü işliyor, Ahmet amca kitap okuyor, Ezgi' de elindeki telefondan bilmem kaçıncı flörtüyle mesajlaşıyordu.

"Yeni görev yerim belli oldu."diyerek dikkatlerini üzerime çektim.

Üçüsü ellerindeki işleri bırakıp bana döndüler.

"Neresi?"diye söze giren Nefes teyze oldu.

"Tunceli"diye yanıtladım ona bakarken.

"Hayırlısı olsun kızım."dedi Ahmet amca. "Ne zaman gideceksin?" diye sordu.

"Bir hafta sonra."dedim.

"Bu kadar çabuk mu?"dedi Nefes teyze. Bakışlarımı ona çevirdiğide gözlerinin dolduğunu gördüm. Yerimden kalkıp onun yanına oturdum. Elini tutup konuşmaya başladım.

"Sultanım yapma böyle ama. Sanki ilk defa göreve gidiyorum."dedim onu sakinleştirmeye çalışarak.

"İster ilk olsun, ister beşyüzüncü olsun.Anneyim ben tabii dolar gözlerim."dedi ağlamaklı bir sesle. Babamı kaybettikten sonra beni yanlarına alıp büyütmüş, bu yaşıma kadar sahip çıkmışlardı.
Sevgilerini hiç eksik etmemiş kendi kızlarında hiç ayırmamışlardı. Onların hakkını asla ödeyemedim. Kendi annem bile beni doğduğum gün bırakıp gidecek kadar acımasızken onlar beni kendi kızları olarak görmüşlerdi. Şimdi yaşlı gözlerle bana bakan kadın kendi annemden daha çok anne olmuştu bana.

"Dolmasın. Söyle o anneye onun gözleri dolunca kızının içi yanıyormuş."dedim. Eğilip elinin üzerine bir öpücük bıraktım.
Gözleri daha da dolup bir damla yaş gözlerinden süzülünce kaşlarımı çattım.

"Kızıyorum ama. Daha bir hafta var gitmeme sen bugünden ağlamaya başlarsan ben ne yaparım?"dedim kollarımı ona sararak.

"Tamam tamam ağlamıyorum."dedi gözyaşlarını silerek. Buruk bir gülümseme belirdi dudaklarında.

"Demek yeni macera rotamız Tunceli. Hemen araştırmalarına başlıyorum bebeğim, sen merak etme."dedi Ezgi sarı saçlarını savurup ilk defa konuya dahil olurken.

Ona doğru döndüm."Ezgicim sen artık beni bir rahat mı bıraksan canım. Gittiğim her yere benimle gelemezsin."dedim.Nereye göreve gitsem peşimden geliyordu.

KURU GÜLWhere stories live. Discover now